top of page

Bugünü Åžekillendiren Gelecek Beklentileri

"Tarihin Sonu"na Ne oldu?

1990’larda, kısa bir süre için de olsa, tek kutuplu bir dünya hayali kuruldu.

 

“Tarihin Sonu” üzerine tezler yazıldı, tartışmalar yapıldı.

​

Aslında bu tezde bahsedilen, soÄŸuk savaşın son bulması ile birlikte, Batı kültür ve deÄŸerlerinin, tüm dünyanın paylaÅŸtığı (dolayısıyla evrensel) deÄŸerler haline geldiÄŸi ve buna hiçbir itirazın olmayacağıydı. 

​

Bugün artık kimse bu iddiayı dillendirmiyor.

​

"Tarihin Sonu" Mümkün Olabilir miydi?

Objektif olarak deÄŸerlendirilirse, "Tarihin Sonu" beklentisinin, gerçekleÅŸmesi tamamen imkânsız bir beklenti olmadığı görülür. 

​

Tarih, bir toplumun, kendi kültür ve deÄŸerlerini uzun süre dayatılabilecek güce sahipse, bunun gerçekleÅŸebilir olduÄŸunu gösteren örneklerle doludur. Tabii ki dayatılan kültür ve deÄŸerlerin gücü ve tutarlılığı da bu kabulde önemli rol oynar. 

​

Bu aÅŸamada, Batı kültür ve deÄŸerlerinin gücünü ve tutarlılığını tartışmayı bir kenara bırakarak sadece "dayatma gücü" üzerine odaklanmak istiyoruz.

​

“Tarihin Sonu” beklenirken acaba Batı’nın bunu yapacak gücü var mıydı?

​

Rakamlar bize, batının I. Dünya savaşı sırasında gücünün zirvesine ulaÅŸtığını, I.Dünya savaşı ile II.Dünya Savaşı arasında bir duraklama dönemine girdiÄŸini, II. Dünya Savaşından sonra düÅŸüÅŸe geçtiÄŸini, düÅŸüÅŸün 1980'li yıllardan sonra ivmelenerek devam ettiÄŸini gösteriyor.

​

Bir baÅŸka deÄŸiÅŸle, teorik olarak "Tarihin Sonu" mümkün olsa bile, konunun konuÅŸulmaya baÅŸlandığı 1990'ların başında artık buna imkân kalmamıştı.

   

"Tarihin Sonu" DeÄŸilse "Medeniyetler Çatışması" mı?

EÄŸer dünya üzerinde tek bir gücün hegemonyasından söz edilemiyorsa, rekabet ve mücadele kaçınılmaz hale gelir. Rekabet de iÅŸbirliklerini gündeme getirecektir. Bunun birçok örneÄŸini bugün de görüyoruz:

​

ÖrneÄŸin günümüzde Batı ile Rusya (Slav-Ortodoks kültür bölgesi) arasında çekiÅŸme yoÄŸun ÅŸekilde yaÅŸanıyor. Yine Batı ile Çin (Çin-Tibet kültür bölgesi) arasındaki rekabetin önümüzdeki birkaç on-yıla damgasını vurması bekleniyor. Hem Rusya hem de Çin Batı ile rekabet edebilmek için iÅŸbirliÄŸi imkânları arıyorlar ama aynı zamanda bu iki kültür bölgesi arasında da ciddi sürtüÅŸmeler söz konusu.

​

Muhtemel İttifakların En Tehlikelisi (!)

Sözü fazla uzatmak gereksiz. Gelecekte ortaya çıkması muhtemel birçok bölgesel rekabet ve iÅŸbirliÄŸi ihtimalinden söz etmek mümkün ama bunlardan bir tanesi var ki, herkesin uykularını kaçırıyor.

​

Farklı kültür bölgeleri içine yayılmış, aralarında ciddi bir ihtilaf konusu olmayan - belki Fars kültür bölgesinin ihtilafı hariç-, çıkarları büyük ölçüde örtüÅŸen, üstelik iÅŸbirliÄŸi için katalizör görevi görecek paylaşılan deÄŸerler sistemine sahip ve en önemlisi de bulundukları durum dolayısıyla iÅŸbirliÄŸine en fazla ihtiyaç duyan Ä°slam ülkelerinin ittifak ihtimalinden bahsediliyor. 

 

Böyle bir ittifakın oluÅŸma ihtimali tamamen göz ardı edilebilir mi? Gelecekle ilgili öngörülerde bulunan birçok uzmanın Ä°slam dünyasını zaten tek bir yapı olarak deÄŸerlendirdiÄŸini hatırlamakta yarar var.

​

Batı ile ilgili iddialarımızı delillendirmek için rakamlara baÅŸvururken,  Ä°slam dünyasının durumunu da yine veriler ışığında deÄŸerlendirmek istedik.   

​

​

Dikkat edilirse kültür bölgeleri ile ilgili bölümlerimizde Ä°slam kültür bölgesi diye bir bölge tanımlamadığımız görülür. Bu yüzden, Müslüman nüfusun çoÄŸunlukta olduÄŸu aÅŸağıdaki bölgeleri bir araya getirerek Ä°slam üst-kültür bölgesini oluÅŸturmaya çalıştık:

  • Altay, Türk (kültür bölgesi)

  • Sami, Arap (kültür bölgesi)

  • Fars (kültür bölgesi)

  • Hint-Ä°slam (Hint kültür bölgesinin alt kültür bölgesi)

  • GD Asya, Ä°slam (GD Asya kültür bölgesinin alt kültür bölgesi)

  • DoÄŸu Afrika (Sahraaltı Afrika kültür bölgesinin alt kültür bölgesi)

  • Batı Afrika (Sahraaltı Afrika kültür bölgesinin alt kültür bölgesi)

​

Bu bölgelerde yaÅŸayan insanların tamamının Müslüman olmadığı eleÅŸtirisi yapılabilir, buna karşılık Rusya, Hindistan, Çin hatta Batı gibi baÅŸka kültür bölgelerinde önemli miktarda Müslüman nüfus yaÅŸadığı da göz önünde bulundurulmalıdır.  

​

Kültür Bölgelerinin Nüfuslarının Zaman Ä°çindeki DeÄŸiÅŸimi

AÅŸağıdaki grafik, kültür bölgelerinin ve Ä°slam Ä°ÅŸbirliÄŸi potansiyelinin dünya nüfusu içindeki paylarının 1913-2050 yılları arasındaki deÄŸiÅŸimini gösteriyor:

​

 

Nüfus DeÄŸiÅŸimi ile Ä°lgili Dikkat Çekici Sonuçlar

  • Rakamlar, Batı kültür bölgesinde yaÅŸayanların, I. Dünya savaşının hemen öncesi olan 1913 yılında, dünya nüfusunun %26’sını oluÅŸturduklarını gösteriyor.

    • Yani her 4 kiÅŸiden biri Batılıydı.

  • 2015 yılı itibari ile bu oran %11’e gerilemiÅŸ durumda.

  • 2050 yılında ise %9’a düÅŸmüÅŸ olacak.

    • Her 10 kiÅŸiden 1'i bile Batılı olmayacak.

​

  • Yine Slav-Ortodoks dünyası 1913 yılında dünya nüfusunun %9’unu oluÅŸtururken, 2015 yılı itibari ile %3’ünü oluÅŸturur hale gelmiÅŸ durumda.

  • 2050 yılında bu oran %2’ye düÅŸmüÅŸ olacak. 

​

  • Ä°slam Üst Kültür bölgesinde yaÅŸayan insanlar  I. Dünya Savaşı’nın hemen öncesinde dünya nüfusunun sadece %13’ünü oluÅŸturuyorlardı.

    • Batı kültür bölgesinin neredeyse yarısı kadar.

    • Üstelik bu nüfusun Osmanlı toprakları dışında kalan kısmının neredeyse tamamının bağımsızlığını kaybetmiÅŸ durumda olduÄŸu gözden kaçırılmamalı. Orta Asya ve Kafkasya Rusların; Kuzey Afrika, Hint Alt kıt'ası ve G.DoÄŸu Asya ise Batılıların egemenliÄŸine girmiÅŸti. 

  • 2015 yılı itibari ile dünya nüfusunun %24’ünü oluÅŸturur hale gelmiÅŸ durumdalar.

    • Yani artık Batı'nın yarısı deÄŸil iki katından fazla bir nüfusa sahipler.

  • 2050 yılında ise dünya nüfusunun %31’sini oluÅŸturmaları bekleniyor.

    • Bu oran en yüksek nüfusa sahip olacak Çin ve Hint kültür bölgelerinin bile iki katına yakın.

    • Batı kültür bölgesinin ise 3 katından fazla. 

    • Dünya üzerinde var olan her 3 kiÅŸiden biri bu bölgede yaşıyor olacak.

​

Özellikle, I. Dünya Savaşının hemen öncesinde, Batı dünyası ile Ä°slam Dünyası arasındaki nüfusu dengesizliÄŸi oldukça dikkat çekici görünüyor. Bu hep böyle miydi? Muhtemelen deÄŸildi.

Dünya nüfus artışının 3. döngüsü 15. yüzyılda Avrupa’da baÅŸladı ve teknoloji kökenli olduÄŸu açıktır. Avrupa’nın diÄŸer kıtaları kolonileÅŸtirmesine imkân tanıyan silah ve gemi teknolojisini geliÅŸtirmesi ile baÅŸladı ve 18.-19. yüzyıllardaki tarım ve endüstri devrimi ile devam etti.

​

15. ve 16. yüzyıllarda dünya nüfusundaki artış mütevazidir: %21 ve %28.

 

17 yüzyılda büyüme önceki yüzyıldan daha düÅŸük gerçekleÅŸti: %12.

​

Bundan sonraki büyüme oranları dünya üzerinde daha önce hiç görülmemiÅŸ kadar yüksektir. 18. Yüzyılda %45'e ve 19. Yüzyılda %80'e ulaÅŸtı.

 

Bu nüfus artışı Avrupa tarafından domine ediliyordu: 19. Yüzyılda Avrupa’daki nüfus artışı %115’tir. Amerika kıtasına olan göçler de göz önüne alındığında bu oran %135’i bulur.

Atlas of World Population History. Colin McEvedy. Facts on File:1978

​

Kültür Bölgelerinin Ekonomik Büyüklüklerinin Zaman Ä°çindeki DeÄŸiÅŸimi

Kültür bölgelerinin dünya ekonomisi içindeki payları göz önüne alındığında da dikkat çekici bir deÄŸiÅŸim göze çarpıyor.

​

​

Ekonomik DeÄŸiÅŸim ile Ä°lgili Birkaç Sonuç

  • I. Dünya Savaşının hemen öncesine denk gelen 1913 yılında, Batı kültür bölgesi tek başına, tüm dünya ekonomisinin %61’ini oluÅŸturuyordu.

  • 2015 yılı itibari ile bu oran %35’e kadar gerilemiÅŸ durumda.

  • 2050 yılında ise %24’e düÅŸeceÄŸi öngörülüyor.

​

  • 1913 yılında, Ä°slam üst-kültür bölgesinin ekonomik büyüklüÄŸü, dünya ekonomisinin sadece %6’sı kadardı. 

    • Bir baÅŸka deÄŸiÅŸle Batı'nın %10'u bile etmiyordu.

  • 2015 yılı itibari ile Ä°slam üst-kültür bölgesinin dünya ekonomisi içindeki oranı 15’e kadar çıkmış durumda.

    • Hala Batıdan düÅŸük olsa da artık %10'u deÄŸil yarısına yakın.

  • 2050 yılında ise bu oran %18’e çıkmış olacak ve %24 Batı ve %25 Çin-Tibet kültür bölgelerinden sonra dünya üzerindeki en büyük ekonomik güç haline gelecek.

    • Batının %​75'i

​

DeÄŸiÅŸimin Sonuçlarının DeÄŸerlendirilmesi ve Günümüze Muhtemel Etkileri 

1913'teki gibi, %26’lık bir nüfusun, %61’lik bir ekonomik güç ile birlikte, dünyaya kendi kültür ve deÄŸerlerini dayatma potansiyeline sahip olabileceÄŸi en azından kabul edilebilir görünüyor. Ama %11’lik bir nüfusun, %35’lik bir ekonomik güçle hegemonya kurması herhalde oldukça zor olsa gerek.

​

Bugün dünya üzerinde yaÅŸananlar da aslında büyük ölçüde bunun sonucu. Artık daha güçsüz olan Batıya karşı dünyanın her yerinden sesler yükseliyor. Ekonomi ve nüfus olarak daha güçlü olduÄŸu dönemlerde daha fazla taraftar bulan batı kültür ve deÄŸerleri (evrensel deÄŸerler!) de düÅŸüÅŸe paralel olarak hızla aşınıyor ve çekiciliÄŸini yitiriyor.   

 

EÄŸer engellenemezse, 2050 yılında, %9 Nüfus, %24 Ekonomiye sahip Batı; %32 Nüfus ve %18 Ekonomiye sahip bir Ä°slam dünyası ile karşı karşıya kalabilir. Aslında bunun kaçınılmaz olarak çatışma ile sonuçlanmasını beklemek doÄŸru deÄŸil. Bu iki gücün baÅŸka iÅŸbirliklerine karşı birlikte hareket etme potansiyeli de mevcut.

​

Yine de risk almayıp, böyle bir birlikteliÄŸi olabildiÄŸince engellemeye çalışmak Batı için en doÄŸru (!) yol olarak görünüyor olsa gerek. Bu konuda empati kurulabilirse Batılı liderleri anlamak mümkün. Tarihe dayanan tecrübeleri Ä°slam dünyasının muhtemel birlikteliÄŸini saÄŸlayacak kültür ve deÄŸerlerin, Çin ya da Hint dünyasındaki deÄŸerlerle aynı sonuçları üretmediÄŸini gösteriyor.      

​

Dünya çatışma bölgelerinin neredeyse tamamının, çoÄŸunluÄŸunu Müslümanların oluÅŸturduÄŸu bölgelerde olması belki bu açıdan da deÄŸerlendirilebilir.  

​

Yirmi birinci yüzyılın baÅŸlangıcına Amerikan çağının ÅŸafağı olarak baktığımızda göreceÄŸimiz ilk ÅŸey HalifeliÄŸi yeniden yaratma arayışında olan bir Müslüman grubun yaptığı eylem olmuÅŸtur. Onların nihai hedefi Atlantik'ten Pasifik'e kadar uzanan büyük bir Ä°slam imparatorluÄŸu oluÅŸturmaktır. Kaçınılmaz olarak, onlar dünyanın birincil gücü olan BirleÅŸik Devletler ile çatışmak zorundadır.

 

BirleÅŸik Devletler buna Ä°slam dünyasına saldırarak yanıt verecektir. Ancak onun amacı zafer kazanmak deÄŸildir. Zaferin ne anlama geldiÄŸi hiç de açık olmayacaktır. Onun amacı basit bir ÅŸekilde Ä°slam dünyasını karıştırmak ve bir Ä°slam imparatorluÄŸunun ortaya çıkmasını engelleyecek bir oluÅŸum yaratmaktır.

BirleÅŸik Devletler savaÅŸlar kazanma gereksinimi duymaz. Onun gereksinim duyduÄŸu ÅŸey basit olarak karşı tarafta bir karmaÅŸa yaratmak ve kendisiyle mücadele edebilecek derecede büyük bir güç oluÅŸumunun meydana gelmesini engellemektir. 

(Gelecek 100 yıl. George Friedman. Pegasus: 2010)

​

Bu arada batı kültür bölgesinin liderleri ve teorisyenleri, böyle bir tehdit ile karşı karşıya kaldıklarında iÅŸbirlikleri konusunda zorluk çekmeyeceklerinin de herhalde farkındadırlar. Çünkü Ä°slam dünyasında oluÅŸacak bir ittifak sadece Batı kültür bölgesi için bir tehdit olarak algılanmayacaktır. Ä°ttifakın katılımcıları Latin Amerika kültür bölgesinde olduÄŸu gibi bir kenarda deÄŸil, dünya coÄŸrafyasının tam ortasında bulunmaktadır. Ä°ttifak, sadece Batı kültür bölgesi ile deÄŸil, Slav-Ortodoks, Çin-Tibet ve Hint kültür bölgeleri ile; hatta GD. Asya ve Sahraaltı Afrika ile kaçınılmaz olarak sınırlara sahip olacak ve çoÄŸu tarafından muhtemel tehdit olarak algılanacaktır.

​

Hatta bugün de böyle algılandığının ip uçlarını görmek mümkündür.

​

Hiç bir konuda anlaÅŸamayan, birisinin ak dediÄŸine diÄŸeri kara diyen dünya liderlerinin, konu DAEÅž'in bombalanması olduÄŸunda, stratejik tutumu falan bir kenara bırakıp, deÄŸerler sistemi üzerinden karar alarak inanılmaz bir hızla harekete geçebilmeleri dikkat çekici deÄŸil mi?!

​

Kaynaklar

  • 1-1990 arası nüfus ve ekonomi istatistikleri için: Two Thousand Years of Economics Statistics. Volume 2:By Conutry. Aleksandr V. Avakov. Algora Publishing:2015

  • 2010-2050 arası Ekonomi tahminlerini için IMF verileri: https://en.wikipedia.org/wiki/List_of_countries_by_past_and_projected_GDP_(PPP)  (11.02.2017) web sayfasından

  • 2050 nüfus tahminleri için BM tahminleri: http://www.photius.com/rankings/world2050_rank.html  (11.02.2017)

  • Ä°stisnalar hariç, nüfusu 1 milyonun altında olan ülkeler deÄŸerlendirme dışı bırakıldı. Bu yüzden bölge ve dünya toplamlarında bir miktar eksiklik olabilir ama bu eksiklik genel tabloyu deÄŸiÅŸtirmiyor.

  • Ä°lgili kaynaklarda eksik bırakılan-boÅŸ geçilen az sayıda bilgi, aynı kültür bölgesindeki yakın bir baÅŸka ülkenin deÄŸiÅŸimleri baz alınarak tarafımızdan hesaplanma yoluna gidildi.

  • Ülke istatistikleri için detay 

​

Sitemizden Ek Okuma Önerileri

Lider Ülkelerin DeÄŸiÅŸimi 

A.B.D. ve Ä°slam Dünyası 

Türkiye Hakkında Gelecek Öngörüleri

Ä°ran-A.B.D. AnlaÅŸması ve Bölge Üzerinde Etkileri 

​

​

 Not:   Tablo ve Grafikler Kültür Sayfası ekibi tarafından hazırlanmıştır.

Kültür Sayfası

bottom of page