top of page
DoÄŸu (Kürt) Medreselerinin Kökeni
Serdar-Şengül.jpg
Serdar Åžengül'ün Osmanlı ve Cumhuriyet ModernleÅŸmesi ile KarşılaÅŸma Sürecinde DoÄŸu Medreseleri adlı  Doktora Tezinden (Hacettepe Ünv.: 2008)  kısaltılarak alınmıştır.

 

Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu’nun 16. yüzyılda güçlenen Ä°ran’la iliÅŸkileri DoÄŸu’nun kuruluÅŸu açısından merkezi bir öneme sahiptir. 15. yüzyılın ikinci yarısından itibaren doÄŸuda özellikle Åžii-Türkmen Beyliklerin güçlenmesi ve Ä°ran’daki Safevi merkezli geliÅŸmeler Osmanlı Ä°mparatorluÄŸunun dikkatlerini “doÄŸu”ya yöneltmiÅŸtir. 

​

Osmanlı ve Ä°ran arasındaki cereyan eden çatışmaları konumuz açısından önemli kılan noktalardan biri bu iki imparatorluÄŸun arasında, dağınık halde bulunan ve merkezi bir yönetimleri bulunmayan bir dizi irili ufaklı Kürt Beylikleri bulunmasıdır. 

​

Åžii ve Türkmen olan Akkoyunlu ve Karakoyunlu devletleri bugünkü DoÄŸu ve GüneydoÄŸu bölgesinin bir kısmında egemen olmuÅŸlardır. Bu dönem Kürt beyliklerinin birçoÄŸunun Akkoyunlu ve Karakoyunlu yönetimlerini tanımak zorunda kaldığı bir dönem olmuÅŸtur.

​

Ancak Gerek Osmanlı Ä°mparatorluÄŸunun ve gerekse Safevi Devleti’nin güçlenmesi ve Karakoyunlu ve Akkoyunlu devletlerinin egemenliklerine son vererek karşı karşıya gelmeleri hem bu devletler hem de bu devletlerin Kürt beylerine bakışı açısından yeni bir durum meydana getirmiÅŸtir. Eskiden Akkoyunluların Sarayında kâtip olan Ä°dris-i Bitlisî Osmanlı Ä°mparatorluÄŸunda saray kâtipliÄŸi yapmaya baÅŸlamış bir Kürt’tür ve Kürt Beyleriyle Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu arasında varılacak anlaÅŸmanın mimarı olarak da kendisi gösterilecektir.

​

Kürt Beyleri ve Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu arasında Osmanlı egemenliÄŸini tanımaları karşılığında Kürt beylerinin özerkliklerinin tanınacağı bir anlaÅŸmaya varılmıştır. 1514 tarihli bu anlaÅŸma Amasya AnlaÅŸması olarak geçmektedir. Bu anlaÅŸmayla Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu’nun temel beklentisi Ä°ran saldırılarına karşı Kürt beylerinden oluÅŸan bir set örmekti. Ayrıca hem Ä°ran seferinde hem de Batıya karşı giriÅŸilecek seferlerde Kürt beyliklerinin ve aÅŸiretlerinin askeri gücünden yararlanmaktı.

​

AnlaÅŸma sonucunda, baÅŸlangıçta, Erzurum ve Sivas’ın güneyinde kalan bütün yeni elde edilmiÅŸ Kürt toprakları, büyük ve küçük Kürt beylikleri Diyarbakır beylerbeliÄŸi idaresi altında birleÅŸtirilmiÅŸtir.

​

Kürdistan’ın büyük bölümü, uzun süre bu ÅŸekilde dolaylı olarak yönetilmiÅŸtir-bu otonom sancakların sonuncusu 1830’lara kadar merkezin doÄŸrudan kontrolü altına girmemiÅŸtir.

​

Kürt sancakları ve Kürt hükümetlerinin başındaki beyler kendi içlerinde özerk kalırken böylesi bir özerkliÄŸe sahip olamayanlar doÄŸrudan Osmanlı Ä°mparatorluÄŸuna baÄŸlanmışlardır.

​

Konuya medreseler açısından bakacak olursak Kürt beylerinin özerk olduÄŸu bölgelerde Kürt beyleri kendi medreselerini kurmuÅŸlardır ve Osmanlı Ä°mparatorluÄŸunun denetiminde olduÄŸu yerlerde de Osmanlı Medreseleri kurulmuÅŸ ya da kentsel mekânda var olan medreselere iÅŸlerlik kazandırılmış, Osmanlı medrese sistemine baÄŸlanmıştır. 

​

Bu medreseler 15. ve 16. yüzyıllarda faal olmuÅŸlardır ve burada isimleri bugün de bilinen birçok âlim ve edebiyatçı yetiÅŸmiÅŸtir. Ancak aynı dönemde Osmanlı Ä°mparatorluÄŸundaki medreselere iliÅŸkin çalışmalara baktığımız zaman bu medreselerin adına rastlanmamaktadır. Bu durum beylikler döneminde onlar tarafından kurulan medreselerin Osmanlı medrese sistemine dâhil olmadığı yönünde güçlü bir kanı oluÅŸturmaktadır.

​

Bölgenin medrese yaÅŸamına da sirayet eden idaredeki bu parçalı yapı 19. yüzyılın başına kadar neredeyse deÄŸiÅŸmeden aynı kalmıştır.

​

Kültür Sayfası

bottom of page