top of page
Ä°lahiyatçılar...
hasmet_babaoglu.jpg

https://www.sabah.com.tr/yazarlar/babaoglu/2010/08/20/ilahiyatcilar

 

20 AÄŸustos 2010, Cuma, HAÅžMET BABAOÄžLU

Herkesin kendine göre bir inancı olabilir ama herkesin kendine göre bir dini olmaz, olamaz!

Tanrı inancı ile din olgusunu birbirine karıştırmak Türk modernizmine özgü bir "icat"tır!

Ä°stenmiÅŸtir ki, her ÅŸey "birey ile inandığı Tanrı arasında bir iliÅŸki olarak" kalsın! Öyle kalırsa, laikliÄŸin de problemsiz yürüyeceÄŸi sanılmıştır!

​

Ama yürümemiÅŸtir. Yürümüyor! Yürümez!

​

Çünkü din bireysel olduÄŸu kadar toplumsal ve tarihsel bir paylaşımdır.

​

Siz ne kadar dini evlerin arka odalarına, insanların yalnız kaldığı saatlere ve zihinlerinin içine kapatmaya çalışırsanız çalışın...

​

O sokaÄŸa çıkar, komÅŸuluÄŸa gider, yollara düÅŸer!

 

***

Şimdi başka bir tuhaflık belirmeye başladı...

​

Ramazan gelince ekranlardaki ilahiyatçıların sayısı artıyor ya, o zaman daha iyi fark ediyorum bu tuhaflığı...

​

Türk modernizmi ve laiklik anlayışı bireyin din algısı ve yaÅŸamını sessiz bir arka odaya kapatmak istedi ya...

​

Günümüz ilahiyatçıları da (darılmasınlar ama) ÅŸimdi o odayı kütüphaneye çevirmek istiyorlar.

Haklarını yemeyeyim...

​

Bolca bilgelikten ve kalpten de dem vuruyorlar tabii.

​

Ama açtıkları kapı hep bilgeliÄŸe deÄŸil bilgiye, kalbe deÄŸil "ders çalışmaya zorlanan" zihne açılıyor.

Katı laiklerin sokaktaki insanın inancını küçümseyen ve gözden ırak tutmak isteyen tavrıyla çok bilgili ilahiyatçının sokaktaki insanın din bilgisini küçümseyen tavrı nerdeyse aynı madalyonun iki yüzü gibi...

​

***

Geçen yıldı galiba...

​

Üç ilahiyatçı bir masa çevresine oturmuÅŸ pek anlaÅŸarak sade insanın din yaÅŸantısını ÅŸöyle eleÅŸtirmekteydi: "Bazen eÅŸe dosta soruyorum, evinizde imanla ilgili hangi kitaplar var diye... Bir Kur’an meali, bir de Sahih-i Buhari diyorlar... Bunu maalesef yeterli buluyorlar!"

​

Tam bu noktada diÄŸer iki ilahiyatçı biraz bıyıkaltı, biraz da o sözü edilen insanları küçümseyici bir biçimde gülümseyerek gözleriyle arkadaÅŸlarını onaylıyorlardı.

​

Bu yıl da en gündelik dini konulardan söz edilirken hafiften kibirle "bu iÅŸin bir metodolojisi var canım, öyle rastgele iman olmaz" diyenine rastladım. Ekran karşısında, oturduÄŸum yerde büzüldüm kaldım...

Tv'ler, ilahiyatçılar ve itikat seçkinciliÄŸi!
hasmet_babaoglu.jpg

https://www.sabah.com.tr/yazarlar/babaoglu/2014/06/26/tvler-ilahiyatcilar-ve-itikat-seckinciligi

​

26 Haziran 2014, PerÅŸembe, HAÅžMET BABAOÄžLU

Ramazan geldi, hoÅŸ geldi ya...

​

Åžimdi yine çok sayıda ilahiyatçı tv kanallarında boy gösterip fikir yürütecek, tartışacak, nasihat edecek. Ä°yi!

​

Yine de insanın içini bir ÅŸüphe kaplıyor.

​

Hani "böyle giderse bu halk imanından ÅŸüphe etmeye baÅŸlayacak" diye fısıldayan bir ÅŸüphe...

Tv kanallarına çıkan ilahiyatçıların ifrat derecesinde karmaşık tartışmalarına ve daima halka tepeden parmak sallayan uyarılarına maruz kalan sıradan vatandaÅŸlardan biri de benim.

Yani iki çift laf etmek benim de hakkım.

​

***

Bir kısım ilahiyatçı "Sizi gidi cahiller, hayatınız hurafe, hiçbir ÅŸey bilmiyorsunuz!" kıvamında "yayın" yapıyor.

​

"Esas din" dedikleri bir ÅŸey var. Ya da "DoÄŸru inanç." Böyle ayırınca, halk hep "yanlış"ta kalıyor. Söylemleri ilk baÅŸta, izleyende tatlı bir öÄŸrenme hevesi oluÅŸturuyor.

​

Fakat daha sonra bütün ömrünü kendi halinde bir mütedeyyin olarak geçirenlerde bile örtülü bir eziklik ve yetersizlik duygusu baskın çıkıyor.

​

Bu nereden baksanız haksızlık!

​

Üstelik, kimilerinde (hele rasyonalist ekolden gelenlerde) "biz bu kadar okuduk, akademilerde dirsek çürüttük, boÅŸuna mı?" diyen bir kibir ve dayatma tavrı görüyorum ki, aman aman!

​

***

Ancak iyi niyetle bile olsa, bu türden programlarda sürekli halkın itikadının tartışma konusu yapılması yanlış ve "tehlikeli" deÄŸil mi? Geçenlerde Murat Küçükçiftçi'nin "Ä°tikadi Popülizm" baÅŸlıklı son derecede ilginç konuÅŸmasından alınmış notlara rast geldim. Orada Küçükçiftçi ÅŸunları söylüyor ki, yerden göÄŸe kadar haklı:

"Ä°nanma, baÄŸlanma, sevip sayma gibi ÅŸeyler entelektüel bir çabanın ürünü ya da sonucu deÄŸildir. Hidayet Allah'tandır... Halk, Müslüman olduÄŸu kadar da mümindir. Ä°nanır, inanıyor gibi yapmaz."

Kültür Sayfası

bottom of page