top of page

Cemaat AK Parti'nin ve Liberallerin

Desteğini Nasıl Sağladı?

AK Parti’nin İktidara Geliş Yıllarında Cemaat-AK Parti İlişkileri

Latif Erdoğan:[3]

Ak Parti’nin ilk kuruluş aşamasından ilk genel seçimlere gireceği kadarki süreçte Cemaat tamamen bu oluşumun karşısında bulundu. Gerekçe ise askerin asla bu partiye geçit vermeyeceği şeklindeydi. 

Seçimler yapıldığında ben Arjantin’deydim. Gelişmeleri sınırlı imkânlarla takip edebildim. Fakat, üç sene sonra tekrar Türkiye’ye yerleşik olarak döndüğümde, Harun Tokak’tan mealen şunları dinledim: “Seçime günler kalasıya kadar Ak Parti karşıtlığımız sürdü, Ak Parti’nin asla seçimi kazanamayacağına olan inancımız devam etti. Bir gün Hocaefendi telefonla aradı. Kendisine daha önceki görüş açımızı esas edinerek bir şeyler söyledim. Bana, adamlar gürül gürül geliyorlar, siz daha neler konuşuyorsunuz, koşun beraber görünün, dedi.”

 

Sabri Uzun:

Cemaat, Türkiye'de Kasım 2002'de iktidara gelen Ak Parti hükümetinin, er geç askerler tarafından iktidardan uzaklaştırılacağına inanıyordu. Muhtemel bir Ak Parti­ Asker çatışması durumunda da Cemaat'in bürokrat kadrolarının harcanmasını istemiyordu. Bu nedenle Cemaat, 2002-2005 yılları arasında hiçbir "imamının'' bürokraside görev almasını istemedi. Geçen zaman içinde Ak Parti hükümetinin, beraber çalıştığı bürokratlarla "başarılı" olduğunu görünce yeni bir taktik belirledi; ihbar mektubu ve ihbar elektronik postalarıyla o bürokratlar görevden alınıp, yerlerine Cemaat İmamları getirilmeye başlandı. Cemaat o bürokratları, devleti işgal amaçlarının önünde engel olarak görüyordu. Cemaat, namuslu bürokratları bertaraf etmeye ve onların yerine kendi hakim-savcı, emniyet müdürü ve komutan görünümlü imamlarını görevlendirmeye başladı. Ak Parti'nin 2005 yılı öncesinde göreve getirdiği bürokratların içinde hiç "Cemaat İmamı" yoktu. [1]

Latif Erdoğan:

Gülen, Ak Parti’ye, kuruluş dönemi de dahil uzun süre mesafeli durdu. Ak Parti’nin iktidara gelemeyeceğini, gelse bile askerin onu iflah etmeyeceğini düşünüyor ve bu düşüncelerini doğrudan dillendiriyordu. Önceleri mesafeli bir yakınlığa gidildi; ikinci, üçüncü seçimlerden de Ak Parti güçlü çıkınca Gülen cemaati bütünüyle Ak Parti’ye angaje etti. Ak Parti de bu yakınlığı, bu sahip çıkışı karşılıksız bırakmadı; cemaat ne istediyse verdi. [3]

Fakat cemaatin talepleri bitmiyordu. Çünkü cemaat, Ak Parti’yi iktidara taşıyan gücü kendisi olarak görüyor ve taleplerini de bir iktidar ortağı gibi istemekten çekinmiyordu. [4]

Nihayet olaylar Başbakan Erdoğan’ın İsrail’e sert bir tavırla rest çekişine geldi dayandı. Dananın kuyruğu koptu, cemaat önce örtülü, sonra da açıktan hükümete, Ak Parti’ye, özellikle de Recep Tayyip Erdoğan’a cephe aldı. [5]

Hanefi Avcı:

2002 Kasım seçimleri sonrası AKP büyük bir çoğunluğu ele geçirmişti. Hükümet kurulmuştu ama hükmedemiyordu. Asker, rejimin asıl sahibi olduğu, yeni gelenlerin özellikle laiklik konusunda yapacağı hiçbir şeye müsaade etmeyeceği; ileri gidilirse tedip ve müdahale edeceği havasını veriyordu. Asıl hükmedenin asker olduğu, hükümet ileri giderse asker tarafından karşı çıkılacağı, hatta fiili bir tavır alınacağına dair emareler görülüyor ve sözler dolaşıyordu. [6]

İşte bu ortamda bizim bilmediğimiz ama hükümet üyelerinin yaptığı bazı konuşmalardan anladığımız o ki, aslında daha sonra davalara dönüşecek olan birçok askeri belge o sırada Cemaat’in elindeydi. Cemaat bunları hükümet yetkililerine, Başbakana, Cumhurbaşkanına, bakanlara ve bazı makamlara göstererek, nasıl büyük bir tehlike içinde olduklarına, tüm askeri konularda kendilerinin haber ve bilgi aldığına, askerin yapacağı tüm faaliyetler hakkında bilgi sahibi olduklarına onları inandırdı. [7]

Cemaat Demokratların ve Liberallerin Desteğini Nasıl Aldı?

Hanefi Avcı:

ÖYM’lerde (Özel Yetkili Mahkemeler) açılan ilk davalar halktan, liberallerden, demokrat kesimlerden ciddi bir destek aldı. Çünkü Türkiye’nin yakın geçmişine bakıldığında askeri darbeleri, askeri müdahaleleri veya askerin siyasete etkisini görmek mümkündü. [8]

2002 de seçimler olmuş, AKP büyük çoğunluğu sağlamıştı. Ancak askerin tavırlarından bu gelişmeden memnun olmadıkları anlaşılıyordu... Asker, sivil siyasetin çözmesi, sivil hükümetin bakması gereken her sorunu kendi görev tanımı içine almış, devlet sorunu haline getirmişti; bunu kendisine bir hak olarak görüyordu. İç Hizmet Kanunu’nun 35. Maddesi denilen sıradan bir maddeye dayanarak Anayasayı, kanunların ve demokrasinin tüm ruhunu bir kenara bırakarak, bu olaylara müdahale etmeye hakkı olduğunu düşünüyordu.[9]

Böyle bir ortamda 2005-2006 yıllarına gelindiğinde, ÖYM’lerde Ergenekon veya benzeri adlarla başlatılan davalarla ilgili “militarizmle hesaplaşma, cuntalarla hesaplaşma, kirli geçmişle hesaplaşma yaşanacak, faili meçhuller çözülecek; Türkiye demokratlaşıyor, Türkiye geçmiş kirli mazisini temizliyor, bağırsaklarını temizliyor” anlayışı yaygınlaştırıldı. Bu konuda öyle güçlü bir beklenti oluşturuldu ki demokratların, liberallerin ve mevcut durumdan rahatsız olan geniş halk kesiminin desteği alındı. Söz konusu kesimler, gerçekten bu süreçte başlayan davaların geçmişle hesaplaşacağını, Türkiye’de demokrasinin standartlarının yükseltileceğini, demokrasinin ve hukukun geleceğini, askerin Batı ülkelerindeki gibi asıl olması gereken mevzilerine gideceğini ve sivil siyasetin hakim olacağım düşünüyorlardı. Bundan dolayı da siviller, demokratlar ve aydınlar bu gelişmeleri başta desteklediler. [10]

Zaman içerisinde küçük küçük hukuka aykırı şeyler olduğunda veya bazı soru işaretleri uyandığında ise, “bu tip şeyler olabilir, bunlar fevridir, düzeltilebilir; bu boyutta mesafelerin alındığı, önemli demokratik adımların atıldığı, bu kadar büyük bir hesaplaşma içerisinde küçük hatalar olabilir” düşüncesiyle yine desteklerini kesmediler, devam ettirdiler. Ta ki bütün bunların bir Cemaat operasyonu olduğu, hukuksuzluk temeli üzerinde geliştiği su yüzüne çıkana kadar... [11]

 

 

Dipnotlar

[1]İn. Sabri Uzun. Kırmızı Kedi: 2014

[3] Şeytanın Gülen Yüzü. Latif Erdoğan. Turkuaz:2016

[4] Şeytanın Gülen Yüzü. Latif Erdoğan. Turkuaz:2016

[5] Şeytanın Gülen Yüzü. Latif Erdoğan. Turkuaz:2016

[6] Cemaat'in İflası. Hanefi Avcı. Tekin: 2015

[7] Cemaat'in İflası. Hanefi Avcı. Tekin: 2015

[8] Cemaat'in İflası. Hanefi Avcı. Tekin: 2015

[9] Cemaat'in İflası. Hanefi Avcı. Tekin: 2015

[10] Cemaat'in İflası. Hanefi Avcı. Tekin: 2015

[11] Cemaat'in İflası. Hanefi Avcı. Tekin: 2015

Kültür Sayfası

bottom of page