top of page

2005-2007: Ergenekon'un DönüÅŸü

​

Cumhuriyet Çalışma Grubu (CÇG)

Cumhuriyet Çalışma Grubu’nun (CÇG) KuruluÅŸu - 2002

Åžamil Tayyar:

AK Parti’nin 2002 yılı sonunda iktidara gelmesiyle birlikte Jandarma Genel Komutanlığı’nda oluÅŸturulan ve kısa adı “CÇG” olan Cumhuriyet Çalışma Grubu’nu kurdu.[1]

​

1997 yılı Mart ayında kurulan, Batı Çalışma Grubunun (BÇG) benzeriydi.[2]

​

H.BüÅŸra Erdal:

Ergenekon dava dosyasında yer alan dokümanlarda ve sanıkların ses kaydında hangi isimlerin ve kuruluÅŸların bu ideoloji etrafında toplandığı açıkça görülüyor. Bu toparlanmanın aslen, Åžener Eruygur’un kurduÄŸu Cumhuriyetçi Çalışma Grubu’nun (CÇG) bir faaliyeti olduÄŸu anlaşılıyor. Peki nedir CÇG?[3]

​

28 Åžubat post modern darbenin mimarlarının kurduÄŸu Batı Çalışma Grubu’nun (BÇG) bir benzeri olan ve bu kez Jandarma Komutanlığı içinde kurulan CÇG, darbe planlarının operasyonel üssüdür.[4]

​

Eski 1. Ordu Komutanı Ahmet HurÅŸit Tolon ve eski Jandarma Genel Komutanı Åžener Eruygur, general olarak görevdeyken (muvazzafken) asker merkezli bir yapılanmaya gidiyor. CÇG iÅŸte bu yapılanmanın adı. Ergenekon’un yöneticilerinden olduÄŸu gerekçesiyle sanık olan bu iki asker, daha sonra bu yapılanmayı siviller içinde hayata geçirmeye çalışıyor.[5]

​

Burada dikkat edilmesi gereken nokta ÅŸu, o dönem CÇG’nin kurucusu asker. Askerler, bir karar alıyor ve akademisyen, hukukçu, avukat, emekli asker ve bankacı gibi farklı meslek gruplarından insanlar bu kararı harfiyen uygulamaya baÅŸlıyor.[6]

​

​

​

​

​

​

​

​

Eruygur Emeklilik Hazırlığı Yapıyor

Ä°smet Berkan:

Eruygur’un Ocak 2004’ten AÄŸustos 2004’e, yani görevdeki son gününe kadar neredeyse bütün mesaisi, kendisi yapamayacak bile olsa gelecekteki bir darbeyi planlamak, ona kamuoyu desteÄŸi oluÅŸturmak için kapasite yaratmak ve psikolojik harekât konseptlerini oturtmaya çalışmakla geçti. Yani Eruygur, görevdeki son dokuz ayında, emekliliÄŸindeki baÅŸlıca meÅŸgalesini hazırladı. Her ÅŸey o kadar hazırdı ki, emekli olur olmaz göreve baÅŸlayabildi.[7]

​

Bugün ortaya çıkan belgelerden çok daha net görüyoruz ve biliyoruz ki Eruygur, emekli olmadan, çoÄŸu bugün bile mahkeme tarafından ‘Devletin ulusal ve uluslararası çıkarları ve güvenliÄŸi açısından çok gizli’ sayılan binlerce dokümanı ve bu arada kurmaylarına hazırlattığı son darbe planını da yanma aldı ve ‘sivil’ hayata geçti.[8]

​

Ama bu hayata geçmezden önce kendi (ve ülke) geleceÄŸini de planlamıştı. Daha üniforması üstündeyken, belki de Cumhuriyet gazetesinin o dönemdeki efsane yöneticisi Ä°lhan Selçuk’un verdiÄŸi akılla, Atatürkçü DüÅŸünce DerneÄŸi etrafında bütün muhalif ‘sivil’ toplum örgütlerini bir araya getirecek bir platformun kurulmasını saÄŸlamıştı. Emekli olunca da ilk iÅŸi ADD’nin başına geçmek olacaktı.[9]

​

Türkiye, maalesef çok çirkin olaylara gebeydi.[10]

​

Kızıl Elma Koalisyonu

H.BüÅŸra Erdal:

2000’li yılların hızlı ideolojisi “ulusalcılığa” en iyi ayna tutan oluÅŸum da Kızıl Elma Koalisyonudur. “Kızıl Elma Koalisyonu” olarak kamuo­yuna tanıtılan bu oluÅŸuma, 2003’ün başında can verildi. Avrupa BirliÄŸi karşıtlığı ve Kıbrıs sorunu gibi konular üzerinden muhalefet yapan bu grup, ilk olarak “DenktaÅŸ’a Destek” mitinginde bir araya geldi ve Annan Planı’nın gündemde olduÄŸu 23 Åžubat 2003 günü Abide-i Hürriyet Meydanı’nda eylem yaptı. Bu mitingde, Ülkü Ocakları, BBP’liler (Büyük Birlik Partisi), MHP’liler (Milliyetçi Halk Partisi), Ä°ÅŸçi Partililer, DSP’liler (Demokrat Sol Parti) hep birlikte “emperyalizme karşı”, “Kıbrıs Türk kalacak” diye slogan attı. Bu birliktelik eylemlerde kalmadı. Ä°lginç bir ÅŸekilde o dönem siyasi tartışma platformlarında, siyasi dergilerde milliyetçiler 1 ile solcular bir arada görünmeye baÅŸladı. Ama asıl çıkış, 30 AÄŸustos 2003 tarihinde Ä°ÅŸçi Partisi 1 Öncü Gençlik Kolları Ä°le Ä°stanbul Ülkü Ocakları BaÅŸkanı Levent Temiz'in kol kola girerek Ä°stiklal Caddesi'nden Taksim'e kadar düzenlediÄŸi yürüyüÅŸ oldu. Ä°kili basın karşısında birlikte poz verdi.[11]

​

Komutanların darbe planları yaptığı 2003 yılında birden aktif ola­rak ortaya çıkmış, sonra da unutulmuÅŸ gibi olsa da, 2008’de Ergenekon soruÅŸturmasında bir kez daha gündeme geldi bu ilginç koalisyon. SoruÅŸturma esnasında, Kızıl Elma oluÅŸumunun fikir babasının aslında Veli Küçük olduÄŸu anlaşıldı. Küçük, Ocak 2008’de gözaltına alındıktan sonra emniyette verdiÄŸi ifadesinde Kızıl Elma Koalisyonu’na iliÅŸkin be­yanlarda bulundu. Küçük’ün 25.01.2008 tarihli ifadesine göre; DoÄŸu Perinçek, oÄŸlu Mehmet Perinçek’i Veli Küçük’ün yanına göndermiÅŸti. Küçük Perinçek’e “Ülkücülerle birlikte 30 AÄŸustos günü Taksim’e çelenk ko­yun” diye öneride bulunmuÅŸtu. Mehmet Perinçek bu ‘öneriyi’ sahiple­nerek kendilerinin bu fikrin yanında olduÄŸunu iletmiÅŸti. Perinçek’in bu görüÅŸmesinden sonra Ä°ÅŸçi Partililerin ‘Taksim’e çelenk’ olayına sıcak yaklaÅŸması üzerine, elmanın diÄŸer yarısı olan ülkücüleri ikna etme iÅŸi de Küçük’e düÅŸecekti. Dönemin Ä°stanbul Ülkü Ocakları BaÅŸkanı Levent Temiz ile görüÅŸen Küçük, ‘30 AÄŸustos’ta birlikte yürüyüÅŸ’ fikrini ken­disine açarak Ä°P’li gençlerin konuya sıcak baktığını söylemiÅŸti. Levent Temiz de bu yürüyüÅŸe olumlu bakınca organizasyon gerçekleÅŸti.[12]

​

Kızıl Elma Koalisyonu, 30 AÄŸustos 2003’te yürüyüÅŸ yaptı ama daha sonra “ülkücü-solcu” birlikteliÄŸi bu ÅŸekilde somut, resmi bir düzlem­de devam etmedi. Belli ki, Ülkücülerin iÅŸin içine katılması, MHP’den destek görme­di.[13]

​

Kızıl Elma koalisyonunda boy gösterenler daha sonra Kuvvacı hareketi hızla hayata geçirdi. TürklüÄŸe hakaret suçunu düzenleyen TCK’nın 301’inci maddesinden gazeteci ve yazarlara açılan davalarda eylemci olarak boy gösteren onlardı. Cumhuriyet mitinglerinde ön sıralara geçenler de...[14]

​

Kızıl Elma test sürüÅŸünden sonra, saha asıl “Kuvayi Milliye” ideolojisini benimsemiÅŸ derneklere ve sivil oluÅŸumlara bırakıldı. Amaç “emperyalist güçlere” karşı çıkmaktı.[15]

​

Sivil Toplum Örgütlerinin Organize Edilmesi – 19 Åžubat 2004

Åžamil Tayyar:

…Kıbrıs süreci, Jandarma Genel Komutanı Åžener Eruygur’u daha agresif hâle getirdi. [16]

​

New York’taki Kıbrıs görüÅŸmelerinden hemen sonra 19 Åžubat 2004 günü “Ulusal Birlik Hareketi STK Platformu’ baÅŸlığı altında 114 sayfalık kapsamlı bir “Ulusal Mutabakat Eylem Planı” hazırlayarak piyasaya sürdü.[17]

​

Türkiye’nin sorunlarının “iç-dış siyaset”, “ekonomi”, “eÄŸitim” ana baÅŸlıkları altında incelendiÄŸi rapora göre, 225 sivil toplum kuruluÅŸu Åžener Eruygur’un doÄŸrudan koordine ettiÄŸi Ulusal Birlik Hareketi’ne destek verdi. [18]

​

Ä°lk gövde gösterisi – 3 Mart 2004

Åžamil Tayyar:

Ulusal Birlik Hareketi’nin 19 Åžubattan sonra ilk ciddi eylemi, 3 Mart 2004 tarihinde baÅŸkanlığını Sinan Aygün un yürüttü Ankara Ticaret Odası’nda Hilafetin Ä°lgası ve Tevhidi Tedrisat Kanunu’nun yıldönümü kutlama törenlerinde gerçekleÅŸti.[19]

​

Söz konusu kanunla ilgili geçmiÅŸte böylesine büyük bir kutlama yapılmamıştı. Kâğıt üzerinde böyle görünse de asıl amaç, hükümete siyasi mesaj vermekti. Günler öncesinden baÅŸlatılan yoÄŸun kampanya ile tüm kamuoyunun dikkatleri bu toplantıya çekildi.Genelkurmay BaÅŸkanı Hilmi Özkök ise o esnada yurtdışındaydı. Genelkurmay BaÅŸkanlığı’na vekâlet eden Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman, tüm üst düzey komutanlara toplantıya katılmaları için talimat verdi. Hem de eÅŸleriyle birlikte...[20]

​

Toplantıdaki “Emperyalist Amerika” ve “AB’ye hayır” sloganları etrafında örülen konuÅŸmalar komutanlarca alkışlandı. Bir nevi gövde gösterisi yapılıyordu.[21]

​

Eruygur’un Emekli Edilmesinden Sonra

Askeri Vesayet Karargâhtan Yeraltına Ä°niyor

2005 yılından itibaren darbeye zemin hazırlamak üzere sokak yöntemine baÅŸvurulduÄŸu izlenimini doÄŸuran bir süreç yaÅŸandı. 2 yıl boyunca her ÅŸey yolunda giderse, 2007’de darbe yapılabilirdi. 2007 yılının kritik önemi, bu dönemde hem cumhurbaÅŸkanlığı hem milletvekilliÄŸi seçimlerinin olmasıdır. Çankaya ya AK Parti içinden birinin seçilmesine ÅŸiddetle karşı oldukları gibi ErdoÄŸan'ın baÅŸbakanlığına artık son verilmesi gerektiÄŸini düÅŸünüyorlardı.[22]

​

Sivil Toplum Örgütleri

Åžamil Tayyar:

Yargı, iÅŸ dünyası ve medyanın yanı sıra sivil toplum kuruluÅŸlarını ortak harekete geçirerek kamuoyunu yönlendirmeyi planladılar. Jandarma Genel Komutanı Åžener Eruygur’un koordinatörlüÄŸünde 225 sivil toplum kuruluÅŸu Cumhuriyet Çalışma Grubu Ulusal Birlik Hareketi çatısı altında örgütlenerek darbe senaryosunun enstrümanı haline getirilmeye çalışıldı.[23]

​

Amaç,  psikolojik harekât yürütmekti.[24]

​

H.BüÅŸra Erdal:

Ulusal Birlik Platformu’nun en büyük baÅŸarısı kuÅŸkusuz Cumhuriyet Mitingleri... 2007’ye kadar Ä°stanbul, Ankara, Ä°zmir baÅŸta olmak üzere birçok ilde yapılan mitinglerde “darbe” çaÄŸrıları tekrarlanıyor.[25]

​

Ä°ddianamede “ulusalcı” dernekler ÅŸöyle sayılıyor: Uluslararası Noel Baba Barış Konseyi, Kuvayı Milliye DerneÄŸi, Vatansever Kuvvetler Güç BirliÄŸi Hareketi DerneÄŸi, Büyük Hukukçular BirliÄŸi DerneÄŸi, Ayasofya DerneÄŸi, Büyük Güç BirliÄŸi DerneÄŸi, Ulusal Birlik Hareketi Platformu, Kuvva-i Milliye DemeÄŸi, Atatürkçü DüÅŸünce DerneÄŸi, USÄ°AD...[26]

​

2005’te Ankara’da Vatansever Kuvvetler Güç BirliÄŸi (VKGB), Ä°stanbul’da Kuva-i Milliye 1919 kuruluyor ve bu derneklerin başında nedense hep emekli askerler geçiyordu. VKGB’yi Ankara’da kuran eski Özel Harp Dairesi baÅŸkanlığı yapmış emekli Korgeneral Hasan Kundakçı’ydı. Bu derneÄŸin Ä°stanbul ÅŸubesinin başında ise (Ümraniye’de bulunan 27 el bombasının sahibi olduÄŸu iddiasıyla sanık olan) emekli Astsubay Oktay Yıldırım vardı. Ä°stanbul’daki Kuva-i Milliye 1919’un başında ise emekli Albay Mehmet Fikri KaradaÄŸ geçmiÅŸti.[27]

​

Ä°smet Berkan:

…haber ÅŸöyle baÅŸlıyordu:‘Kuvayi Milliye’ adlı dört dernek var. Artık ‘Milli Mücadele’ bir derneÄŸin, ‘Ulusal Birlik’ bir platformun, ‘Müdafa-i Hukuk’ da iki partinin adı. Ve diÄŸerleri: ‘Vatansever GüçbirliÄŸi’, ‘Türkiyem’, ‘Yurtsever’...  [28]

​

Her parti, demek ya da platformun arkasından tanıdık isimler ve bir dönemin ünlü paÅŸaları çıkıyor: Emekli TuÄŸgeneral Veli Küçük, avukat Kemal Kerinçsiz'in yanında görülüyor. Emekli Korgeneral Hasan Kundakçı, Yörük köylerinde propaganda yapan Vatansever Kuvvetler GüçbirliÄŸi Platformu’nun eski ‘onursal’ baÅŸkanlığını yapıyor. DiÄŸer bir Kuvayi Milliye DerneÄŸi’nin basın sözcülüÄŸünü emekli Kurmay Albay Aziz Ergen üstlenmiÅŸ. Emekli Kurmay Albay Fikri KaradaÄŸ, baÅŸkanı olduÄŸu demekte silah ve Kuran üzerine yemin ediyor. Milliyetçi sendikacı Mustafa Özbek’in ‘Türkiyem TopluluÄŸu’nun kurucuları arasında emekli TuÄŸgeneral Alaettin Parmaksız, danışma kurulundaysa emekli Orgeneral HurÅŸit Tolon yer alıyor.[29]

O sırada ne Ümraniye’de el bombaları bulunmuÅŸ ne ortada Ergenekon isimli bir soruÅŸturma var. Hatta Cumhuriyet Mitingleri bile düzenlenmemiÅŸ.[30]

​

O damarı Åžener Eruygur’un daha emekli olmadan önce oluÅŸturmaya baÅŸladığını bugün Ergenekon belgelerinden çok daha net görüyoruz. ‘Ulusal Birlik Hareketi Platformu’ adi verilen bir platformu ‘çatı’ olarak seçmiÅŸti. Kendisi ise bu platformu oluÅŸturacak ulusalcı örgütler içinde en büyüÄŸü olan Atatürkçü DüÅŸünce DerneÄŸi’ni yönetecekti.[31]

​

Türkiye’nin dört bir yanından ama en çok da Ä°stanbul’dan pıtrak gibi ‘ulusalcı’ dernekler çıkıyordu. Eskinin ülkücüleri ve sol kemalistleri bir araya geliyor, birlikte eylem yapıyordu.Bu eÄŸilim çok daha önceden, ta 2003’ten itibaren gözle görülür olmuÅŸtu ama 2004 sonbaharında artık sokaklarda ciddi bir ‘ulusalcı’ militan hareket vardı.[32]

Ergenekon Uyandırıldı: Çeteler

Åžamil Tayyar:

2003-2004 yıllarındaki darbe projeleri suya düÅŸünce 2005 yılından itibaren yer altına inen Ulusalcılar,  orada Veli Küçük,  Sami HoÅŸtan, Ä°brahim Åžahin, Korkut Eken gibi ortak dostların bulunduÄŸu Susurluk ekibiyle karşılaÅŸtılar.[33]

​

2005 yılından itibaren yer altına inmeye baÅŸlayan darbeci taife, burada karşılaÅŸtığı bazı "Susurluk artıkları"yla ittifak kurarak, ... 2007 yılına kadar terörize edecekleri sokaklardan yeni iktidar çıkarmayı umuyorlardı. 2005-2007 yılları arasında Rahip Santoro cinayeti, Cumhuriyet gazetesine yönelik bombalı saldırılar, Danıştay baskını, Hrant Dink’in katledilmesi, Malatya misyonerler cinayeti gibi kanlı eylemler birbirini izledi.[34]

 

Zaman ilerledikçe, Türkiye'nin dört bir yanından hücre tipi yapılar olan çeteler, ufak ufak hortlamaya baÅŸladı.[35]

Burada hesaba katılmayan, siyasi iktidarın çetelerle mücadelede kararlılığı ve art arda yapılan operasyonlarla bu kirli oyunların bozulmasıdır.[36]

​

Kirli oyun bozuldu: Çetelere Karşı Mücadele

Åžamil Tayyar:

Ergenekon Ä°ddianamesi’ne göre Ergenekon’un … 2003 yılından itibaren daha agresif eylem planları hazırlamaya baÅŸladığı görüldü. Emniyet, örgütün 30’u Ä°stanbul’da olmak üzere 17 ayrı ilde 50 hücresini tespit etti.[37]

​

MÄ°T de BaÅŸbakan ErdoÄŸan’a 19 Ocak 2006 günü Ergenekon’un eylem stratejisiyle ilgili “uyarı” yazısı gönderdi. Bunun üzerine 2006 yılının ilk aylarından itibaren Türkiye’nin deÄŸiÅŸik bölgelerinde operasyonlar sıklaÅŸtırıldı.[38]

​

1996’daki Susurluk vakasından sonra 2007 ye kadar Emniyet’in 3 bin 12 operasyonunda 24 bin 931 kiÅŸi gözaltına alındı. Bunlardan 8 bin 602’si tutuklandı. Aynı dönemde Jandarma 771 operasyonda 10 bin 437 kiÅŸiyi yakaladı, 6 bin 269’u tutuklandı.[39]

​

Bu rakamlar, Türkiye’nin nasıl bir çete cennetine dönüÅŸtüÄŸünü gösteriyor.[40]

​

Ergenekon’un Ä°lk Operasyonları

Mersin – 20 Mart 2005

Åžamil Tayyar:

Mersinde büyük bir provokatif eylem sahneye kondu. DEHAP’ın 20 Mart 2005 günü Mersin’de düzenlediÄŸi Nevruz gösterisinde Türk bayrağının yerde sürüklenmesi, Türkiye’nin tansiyonunu yükseltti. Eylemciler 12 ve 14 yaÅŸlarında iki çocuktu.[41]

​

Mersin Ülkü Ocakları sokaklara döküldü, ÅŸehrin caddelerinde, sokaklarında arbede çıktı, Kürt kökenli vatandaÅŸların iÅŸyerleri taciz edildi, bazı okulların kapıları kırıldı.[42]

​

GeliÅŸmelerden anında haberdar olan MHP Lideri Bahçeli hemen devreye girerek Ülkücüleri sokaklardan çekmeyi baÅŸardı. Mersin Ülkü Ocakları’na ÅŸu mesajı verdi: “Tahriklere kapılmayın, saÄŸduyulu davranın.”[43]

​

Bahçeli, 29 Mart günü partisinin MYK toplantısından sonra yaptığı açıklamada da bu uyarısını tekrarladı: “Türk milletinin sabrını taşıran bu tahriklerin perde arkasındaki gözü dönmüÅŸ ihanet odakları ateÅŸle oynamaktadır.”[44]

​

MHP Lideri’nin Ülkücülere sokaklara dökülmemeleri yönündeki bu çaÄŸrısı, provokasyonun amacına ulaÅŸmasını büyük ölçüde engelledi. [45]

​

Daha sonra Ergenekon iddianamesine girecek olan Vatansever Kuvvetler Güç BirliÄŸi Hareketi, “YeÅŸil” lakaplı Ergenekon sanığı Osman Gürbüz’ün de katıldığı 15 Nisan 2006’da “BayraÄŸa Saygı” yürüyüÅŸü düzenleyecek, kalabalığa ÅŸöyle seslenecekti: “Vatanını sevenler bizden yana, vatan hainleri karşımızda dursun.” [46]

​

Mitingi organize eden dernek yöneticilerinden Salih Zeki Balaban, 5 Ekim 2006 günü saat 15.06 da 0 537 952 76 62 numaralı telefonundan 0 555 489 44 06 numaralı telefonu arayarak görüÅŸtüÄŸü Ahmet Kuy’a ÅŸöyle dedi: “He, he, çünkü Mersin yürüyüÅŸünde dört bin tane asker vardı kimse farkında deÄŸildi.”[47]

​

Trabzon – 7 Nisan 2005

Åžamil Tayyar:

Mersin’deki bayrak provokasyonu, Türkiye’nin her yerinde etkisini göstermeye baÅŸladı. 7 Nisan 2005 günü Trabzon’da “Tecriti kaldırın, ölümleri durdurun” kampanyası çerçevesinde bildiri dağıtan TAYAD üyeleri linçten güçlükle kurtuldu. Bir yerel TV kanalında TAYAD üyeleri için “Türk bayrağını yaktılar” ÅŸeklinde alt yazı geçilmesi, halkı sokaÄŸa döktü. Yaklaşık 2 bin kiÅŸi, TAYAD üyelerini kıskaca alarak dövmeye baÅŸladı. Öfkeli kalabalığı polis, güçlükle yatıştırdı.[48]

​

Ama saatlerce slogan attılar: “Hepimiz askeriz, PKK’ya yeteriz. Türkiye, Türkiye. Burası Trabzon, buradan çıkış yok. Burası Mersin deÄŸil. Bayrağı yakanı biz de yakarız.”[49]

​

Trabzon’daki linç giriÅŸiminden sonra Samsun ve Adapazarı’nda da benzer eylemler sahnelendi. [50]

​

Åžemdinli Olayı – 9 Kasım 2005

Şemdinli tuzağı

Åžamil Tayyar:

Sonra garip bir ÅŸekilde Hakkari ve çevresinde terör eylemlerinde artış gözlenmeye baÅŸlandı. 2005 yılı içinde Hakkari ve ilçelerinde 22 olay meydana geldi, bu olaylar sonucunda 13 asker ÅŸehit olurken 1 vatandaÅŸ hayatını kaybetti, 31 asker, 7 polis ve 32 vatandaÅŸ yaralandı.[51]

​

Åžemdinli’de 17 kiÅŸinin yaralandığı 1 Eylül patlaması, 28 Ekim’de Emniyet MüdürlüÄŸü binası önüne koyulan bomba ve 1 Kasım’da Ä°lçe Jandarma Komutanlığı ile askeri gazino arasında bomba yüklü bir aracın infilak etmesi, ardından 9 Kasanda Umut Kitabevi’ne yönelik bombalama giriÅŸimine ikisi astsubayın karışması patlamaya hazır durumdaki ilçeyi ayaÄŸa kaldırdı.[52]

​

Umut Kitabevi

9 Kasım 2005’te Hakkari’nin Åžemdinli ilçesinde, iki astsubay ve bir PKK itirafçısı, Umut Kitabevi’ni bombaladı ve saldırıda bir kiÅŸi hayatını kaybetti. Saldırganların olaydan sonra kaçmaya çalışırken, arabaları halk tarafından durduruldu ve içindeki üç kiÅŸi polise teslim edildi. Olay yerine gelen savcının incelemesi sırasında, kalabalığın üzerine tekrar ateÅŸ açılması sonucu bir kiÅŸi de burada hayatını yitirdi. [53]

​

Daha sonra, saldırganların kullandığı aracın Hakkari Jandarma Komutanlığına ait olduÄŸu tespit edildi. Aynı aracın içinde yapılan aramalarda, 105 kiÅŸilik bir liste ile Jandarma’ya ait olduÄŸu tespit edilen üç adet kalaÅŸnikof silah, bomba malzemeleri ve çeÅŸitli ev ve iÅŸyerlerinin krokileri bulundu.[54]

​

Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı YaÅŸar Büyükanıt’ın, olaya karışan iki astsubaya “Tanırım, iyi çocuklardır” diyerek sahip çıkması ile olay farklı bir boyut kazandı. [55]

​

Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya, soruÅŸturmanın kapsamını geniÅŸleterek, açığa çıkarılan çete ile Silahlı Kuvvetler’de çok daha yüksek rütbeli subayların iliÅŸki halinde olabileceÄŸini iddia metnine dahil etti, ancak HSYK tarafından meslekten ihraç edildi. [56]

​

Olaya karışan her iki astsubay da çete kurmak suçundan toplam 39 yıla mahkum oldu ama temyiz mahkemesi davanın askeri mahkemede görüÅŸülmesi gereÄŸine hükmetti. Askeri Mahkeme ise sanıkların ilk davada tutuksuz olarak yargılanmak üzere tahliyesine karar verdi.[57]

​

Cemaatin Müdahalesi

Hanefi Avcı:

Aslında Åžemdinli'de çok vahim bir olay gerçekleÅŸmiÅŸti, sanki Susurluk yeniden canlandırılıyordu. Ä°ki astsubay ve bir itirafçı ilçede PKK taraftan olarak bildikleri bir kitapçı dükkanına el bombası atmış ve olaydan sonra kızgın halk tarafından suçüstü yakalanmışlardı. Yakalan astsubaylar ve bir itirafçı ile bu kiÅŸileri bu iÅŸe gönderen üstlerindeki subaylar, hatta alay komutanına kadar pek çok kiÅŸiyi hukuken sorumlu tutacak deliller bulunuyordu. Fakat savcı Van'da bulunan AsayiÅŸ Kolordu Komutanını ve zamanın Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral YaÅŸar Büyükanıt'ı sanık olarak iddianameye yazdı. Bu iki komutanın belki daha büyük suçları vardır, ama bu olayla alakalarını gösteren hiçbir delil yoktu. GeçmiÅŸte Diyarbakır'daki bazı askeri faaliyetlerde maÄŸdur olmuÅŸ bir kiÅŸinin kendi yorumunu içeren ve söylediÄŸi ÅŸeyin ihtimal dahilinde olduÄŸu yönündeki beyanına dayanılarak zanlı yapılmışlardı, akılla ve mantıkla, hele hukuken izah edilebilecek bir ÅŸey deÄŸildi. Olayın teferruatı bilinmediÄŸinden, geçmiÅŸte askerlerin hukuk dışı davranış ve uygulamaları ve bunları gösteren deliller olmasına raÄŸmen hukukun askerlere karşı çalıştırılmadığından bu olay, bu kez dürüst bir savcı çıkıp gereÄŸini yaptı ama askerin baskısı ile Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu haksız bir iÅŸlem baÅŸlatarak savcıyı meslekten ihraç etti ÅŸeklinde yorumlanıyordu. Oysa ÅŸimdi iddianameyi tekrar incelediÄŸimizde, olup bitene baktığımızda aslında meslekten ihraç etmekle kalınmaması,  savcının cemaatle baÄŸlantısı ve kimlerden yardım aldığı araÅŸtırılarak hakkında ceza soruÅŸturması açılması gerektiÄŸini düÅŸünüyorum.[58]

​

Ä°ddianame kendi amacından sapıp sanki YaÅŸar Büyükanıt'ın Genelkurmay BaÅŸkanı olmasını önlemeye yönelik bir fırsata dönüÅŸmüÅŸtü. Ä°ddianameye hukuk deÄŸil, ideolojik bir dil hâkimdi. O tarihlerde cemaatin Büyükanıt hakkında yaptığı olumsuz propagandalar, cemaat yanlısı sitelerde yer alan yayınlar,  el altından dağıtılan notlar deÄŸerlendirildiÄŸinde olayın arka planı daha iyi anlaşılmaktadır.[59]

Rahip Santoro Cinayeti – 5 Åžubat 2006

Trabzon’da Santa Maria Kilisesinde görev yapan papaz Andrea Santoro, 16 yaşındaki aşırı milliyetçi bir genç tarafından öldürüldü. Katil iki gün içinde silahıyla beraber yakalandı.[60]

Åžamil Tayyar:

O.A'nın yakalanmasından sonra, medyaya yansıyan ilk haberlerde, bu silahlı eylem "tarikat cinayeti" gibi sunuldu. Ä°lk açıklamalarda hep bu mesaj iÅŸlendi. Zanlının ilk ifadesi olarak, "Karikatür olaylarından etkilendim" sözü yansıdı basına. Güya, bu liseli genç, Danimarka'da Hz. Muhammed'e yönelik hakaret içeren karikatürlerle ilgili yayınlar Türk medyasında iÅŸlenmeye baÅŸlayınca çok etkilenmiÅŸ ve intikam duygusuyla gidip Rahip Santoro'yu öldürmüÅŸ! [61]

​

Bu genci gözaltındayken ziyaret eden Avukatın ilk açıklamaları da bu yöndeydi: "O.A. cinayeti bana anlattı.  Ä°smini vermediÄŸi aşırı dinci bir örgüt var. Bu örgütün Trabzon ÅŸubesi var. Bunların bir araya toplandıkları bir ev varmış. Bu çocuk da bu eve gidip geliyormuÅŸ.  Bu grup,  Danimarka'da patlak veren karikatür krizinden sonra Rahip Andrea Santoro'yu hedef göstermiÅŸ. 'Bu iÅŸi sen yap.  Yaşın küçük az ceza ile kurtulursun' demiÅŸler. O.A. da gidip rahibi öldürmüÅŸ."[62]

​

O.A'nın ifadesi ÅŸöyle:" Ä°nternet Kafe'de yaklaşık bir aydır bir kiÅŸiyle MSN'den yazıştım. GeçtiÄŸimiz hafta bana, Hüseyin adında birinin yanıma geleceÄŸini ve benimle tanışacağını söyledi.  Ben de  'internet kafede buluÅŸalım'  dedim.  Birkaç gün sonra adını Hüseyin olarak söyleyen bir kiÅŸi geldi.  Bir süre konuÅŸtuk.  Bana bir poÅŸet içinde bir silah verdi.  Rahibi öldürmemi söyledi.”[63]

​

Sauna Çete Operasyonu – 18 Åžubat 2006

Åžamil Tayyar:

BaÅŸbakanlığa emniyetten ürkütücü istihbarat raporları geliyordu. Organize suç ÅŸebekelerinin yurdun her bölgesinde hortlamaya baÅŸladığı ve bu cinayetin de o suç örgütlerinden birinin tezgâhı olabileceÄŸi konuÅŸuluyordu. DeÄŸiÅŸik bölgelerde yapılan küçük çaplı operasyonlar sürerken, ilk büyük darbe, 18 Åžubat 2006 günü Küre Operasyonu ile saunada vuruldu.[64]

​

Operasyon sırasında öyle isimler tutuklandı ki, herkesin dudakları uçukladı sanki. Emniyet eski Genel Müdür Yardımcısı ErtuÄŸrul Çakır, Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda görevli Arama Kurtarma Timi Komutanı Yüzbaşı Nuri Bozkır, eski baÅŸkomiser Tamer Topsakal tutuklanan 11 kiÅŸi arasındaydı. [65]

​

DGM eski savcısı Nuh Mete Yüksel'in de operasyonda gözaltına alınan isimlerin diyaloglarında geçmesi vahimdi.  Ama herhangi bir iÅŸlem yapılmadı. Ä°ÅŸin garip tarafı, çete reisi olarak tutuklanan isim,  "Emre KöroÄŸlu"  lakaplı 28 yaşında ve asker kaçağı Kasım Zengin adında birisi.  Organizasyonun merkez üssü ise Zeliha Tüfekçi'ye ait GeyÅŸam Sauna.[66]

​

Kamuoyu ÅŸu soruya kilitlendi: Bir üst düzey emniyetçi,  bir özel harekâtçı subay, bir emekli baÅŸkomiser, bir asker kaçağı ve sauna iÅŸleten bir kadın nasıl bir araya gelir?[67]

​

Operasyon üssü Zeliha Tüfekçi'ye ait GeyÅŸam Sauna'da çoÄŸunluÄŸu AK Partili milletvekilleri olmak üzere hatırı sayılır birçok VÄ°P konuk ağırlanır, görüntüleri videoya çekilir ve ÅŸantaj yapılırmış. Saunada yapılan gizli çekimlerle ilgili CD'ler vardı. Gerçekten bir grup milletvekilinin görüntüleri kayıt altındaydı. [68]

​

Çete reisi olarak anılan Kasım Zengin'in asker kaçağı olduÄŸu anlaşıldı. Ä°ddialara göre; özel harekâtçı Yüzbaşı Bozkır, askerlik sorununu çözme karşılığında Zengin'i Türk Mukavemet TeÅŸkilatı adına istihbarat toplamakla görevlendirmiÅŸ, bu amaçla özel istihbarat toplama ve özel harp eÄŸitimi vermiÅŸ. AyaÅŸ Tüneli'nde eÄŸitim görmüÅŸler. [69]

​

Yüzbaşı Bozkır'ın evinde ele geçirilen devletin "gizli" nitelikli belgelerine kısaca deÄŸinmekte yarar var. Çünkü bunlar gayri nizami harp esaslarını anlatan çok önemli belgelerdi.[70]

​

Cumhuriyet Gazetesine Bombalı Saldırı – 5/11 Mayıs 2006

5-11 Mayıs 2006 Cumhuriyet gazetesi, mayıs ayı içinde üç kere bombalandı.[71]

​

O gün Cumhuriyet Gazetesi'nin ÅžiÅŸli'deki merkez binasına bombalı saldın düzenlendi. Henüz bu saldırının ÅŸoku atlatılmadan 10 Mayıs'ta aynı binaya ikinci kez bombayla saldırdılar. Ne olup bittiÄŸi anlaşılmadan, bir gün sonra 11 Mayıs'ta saldırganlar Cumhuriyet binasına üçüncü kez geldiler.[72]

​

Gazete baÅŸlangıçta saldırıları Türkiye’deki Ä°slami kesimlerin gazeteyi yıldırmak için yaptığını savunsa da, daha sonra Ergenekon davası kapsamında yapılan incelemelerle gazeteye atılan bombaların TSK malı olduÄŸu ve Ergenekon operasyonunun baÅŸlangıcına sebep olan Ümraniye bombaları ile aynı kafile numarasına sahip oldukları anlaşıldı. Gazete, bombalamaların ETÖ eylemi olduÄŸunu iki yıl sonra, 15 Temmuz 2008’de, kabul etti.[73]

​

Mehmet Altan'ın "Cumhuriyet gazetesinin görmediÄŸi haber" baÅŸlıklı yazısının ilk bölümü aynen ÅŸöyle:

"Çankaya seçimleri arifesinde Türkiye'yi müthiÅŸ bir kaosun ortasında bırakmak isteyen provokasyonlar zincirinin ilk halkasını Cumhuriyet gazetesine üst üste atılan bombalar oluÅŸturdu. Son bombalardan iki gün sonra da Danıştay'a kanlı bir saldırı gerçekleÅŸti. SoruÅŸturmalar, Danıştay saldırısını yapan Alparslan Arslan'ın Cumhuriyet'e bomba attığını da sergiledi. Sanık bunu itiraf etti. Cumhuriyet gazetesi, 'kendilerini bombalayan Danıştay sanığının elinde, askeri bombaların ne aradığını sormadı. [74]

​

Danıştay Saldırısı – 17 Mayıs 2006

Henüz Cumhuriyet saldırılarının sırrı çözülmemiÅŸti ki, 17 Mayıs 2006 günü kanlı Danıştay saldırısıyla irkildik.[75]

​

Danıştay 2. Dairesi'nin toplantı salonuna giren Alparslan Arslan, ortalığı kan gölüne çevirmiÅŸti.  Hakim Mustafa Yücel Özbilgin hayatını kaybederken,  Mustafa Birden,  Ayfer Özdemir,  Ayla Gönenç ve Ahmet ÇobanoÄŸlu yaralandı.  Arslan'ın  "Allah'ın askeriyiz,  elçiyiz. Türban davası yüzünden cezalandırılacaksınız" diyerek ateÅŸ ettiÄŸi iddiası ve Danıştay2. Dairesi üyelerinin, anaokulu öÄŸretmenin sokakta türban takamayacağı yönündeki kararı verenler arasında olduÄŸuna dikkat çekildi. [76]

​

Bu saldırı da, önceki olay gibi baÅŸlangıçta Ä°slamcı terör olarak adlandırıldı.[77]

​

Saldırının Arkasında Kim Var?

H.BüÅŸra Erdal:

Saldırıdan hemen sonra gündeme gelen en önemli isim emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin, Veli Küçük’ün çok yakınında olan bu ismin tetikçi Arslan ile telefon görüÅŸmeleri tespit ediliyor. Tekin hakkında gözaltına alma kararı çıkıyor. Tekin, teslim olmuyor. ÇavuÅŸbaşı’nda bir villada saklanıyor. Bu sırada, ilginç bir biçimde, kalbinin altından bıçaklanıyor. Kamuoyuna bu durum “intihar teÅŸebbüsü” olarak yansıtılsa da, hala karanlık boyutları var. Bu intihar teÅŸebbüsü sırasında yanında emekli Binbaşı Zekeriya Öztürk var. Öztürk, Tekin’i Acıbadem hastanesine götürüyor.[78]

​

Arslan’la telefon görüÅŸmeleri tespit edilen ve “Örgüte yardım etmek” ile suçlanan Tekin savcının tutuklama talep etmesine raÄŸmen Hâkim tarafından serbest bırakılıyor. Aynı zamanda Alparslan Arslan ile çok sayıda telefon görüÅŸmesi olan emekli Binbaşı Zekeriya Öztürk de gözaltına alınıp, serbest bırakılanlar arasında.[79]

​

Danıştay saldırısı toplumu ÅŸoke etti ÅŸüphesiz. Bir avukat, gözünü kırpmadan Danıştay’ı basıp bir hâkimi öldürmüÅŸtü. Medyanın büyük bir bölümü, bu olayın arkasını araÅŸtırmadan, göründüÄŸü ÅŸekliyle yayın yaptı. [80]

​

Ä°ddianamedeki örgüt kurgusu tam bir teatral gösteri mahiyetineydi. Buna göre, ÅŸeyh Kurter'in evi örgütevi olarak kullanılmış, evde dini sohbet adı altında sıkça baÅŸörtüsü konusu konuÅŸulmuÅŸ ve Arslan,  ÅŸeyhten etkilenerek, içine kapanıp, din kitapları okumaya, beÅŸ vakit namaz kılmaya baÅŸlamıştı. [81]

​

Åžamil Tayyar:

Arslan, yakalandıktan sonra ek ifade verip talimatı ÅŸeyh Salih Kurter’den aldığını söylüyor. 84 yaşındaki TEK emeklisi Kurter, her ne kadar talimat vermediÄŸini, Arslan’ın sadece vaaz dinlemeye geldiÄŸini ve ‘delinin teki’ olduÄŸunu söylese de Arslan’ın tek sözüyle cezaevine girmekten kurtulamıyor.[82]

​

H.BüÅŸra Erdal:

Dava bu iddialarla baÅŸlarken Alparslan Aslan da yargılama sırasında cinayetin “türban” gerekçesiyle iÅŸlediÄŸine mahkemeyi ikna etmek için çok çaba sarf etti. DiÄŸer sanıkların olayla ilgisi olmadığı yönünde açıklamalar yapan, yani bir nevi vicdan azabı çektiÄŸini belli eden Arslan, durmadan baÅŸörtüsü nedeniyle cinayet iÅŸlediÄŸini vurguladı durdu. Ta ki, Ä°stanbul Cumhuriyet BaÅŸsavcılığımın Danıştay saldırısını Ergenekon örgütünün bir eylemi saymasıyla bu oyunu bozana kadar...[83]

​

Ergenekon Ä°le Ä°liÅŸki

H.BüÅŸra Erdal:

Ankara’da yargılama sürerken “Ümraniye’de bulunan 27 el bombası” ile ilgili soruÅŸturmada tanık ve sanık ifadeleri doÄŸrultusunda Danıştay saldırısının Veli Küçük’ün başında olduÄŸu hücrenin iÅŸlediÄŸi yönünde derinleÅŸti. Muzaffer Tekin, Mehmet Zekeriya Öztürk gibi daha önce Danıştay saldırısından gözaltına alınıp daha sonra serbest bırakılan ÅŸüpheliler gözaltına alındı.[84]

​

Bu süre zarfında, “Ümraniye soruÅŸturması” kapsamında Muzaffer Tekin ve Zekeriya Öztürk’ün gözaltına alınması Ankara’daki davada Alparslan Arslan’ın farklı çıkışlar yapmasına neden olmuÅŸ görünüyor. Arslan, o güne kadar hiç bahsetmemiÅŸken birden CumhurbaÅŸkanı Ahmet Necdet Sezer’i öldürmek istediÄŸini söylemeye baÅŸlıyor. 26 Temmuz 2007 tarihli duruÅŸmada Arslan, “Danıştay saldırısı Allah’ın dinine, Müslümanlara, peygamberlere yapılan alçakça saldırılar nedeniyle yapılan bir operasyondur” diye konuÅŸuyor ve “Yakalanmasaydım CumhurbaÅŸkanı Ahmet Necdet Sezer’i de bu gerekçelerle öldürecektim. Ne Ümraniye soruÅŸturmasının, ne Vatansever Kuvvetler BirliÄŸi Hareketi’nin, ne de derin devletin Danıştay saldırısıyla iliÅŸkisi yok” diyerek tabiri caizse bir yardım çığlığı atıyor. Dışarıdaki azmettiricileri tutuklanırsa, Arslan’ın da artık dışarı çıkmasının mümkün olamayacağını biliyor elbette. Zaten saldırıdan sonra Arslan’ın yanındaki diÄŸer sanıklara “darbe olacak ve çıkacağız” dediÄŸi bizzat onlar tarafından teyit edildi.[85]

​

El-Kaide Avukatı Birden Danıştay Davasında Boy Gösterdi

H.BüÅŸra Erdal:

Danıştay davasında ilginç sahnelerden biri de 30 Ocak 2008 tarihli duruÅŸmada yaÅŸanır. Emekli TuÄŸgeneral Veli Küçük’ün Ergenekon soruÅŸturmasında tutuklanmasından 3 gün sonra yapılan duruÅŸmada, 15-20 Kasım canlı bomba eylemleriyle ilgili El-Kaide davasında ortaya Çıkan avukat Abdurrahman SarıoÄŸlu, Arslan’ın müdafii olduÄŸunu açıklar...Karara giden davada “Arslan saldırıyı Ä°slami duygularla, tek başına yaptığını söyleyen SarıoÄŸlu, El-Kaide davasında sanık Cemile AktaÅŸ’ın avukatı olarak duruÅŸmalarda “Laik TC’nin mahkemesinde ayaÄŸa kalkmam” diyerek ayaÄŸa kalkmamak için hiç oturmaz. Elindeki siyah eldivenlerini yaz-kış çıkarmamaktadır. Türkiye Cumhuriyeti laiklerinin tam da korktuÄŸu-korkutulduÄŸu “irticaa” tipinde olan SarıoÄŸlu, sanıkların El- Kaide üyesi olduÄŸu imajını pekiÅŸtirir. Mahkemede kamuoyunun ilgisini “irtica ve siyasal Ä°slam’a çevirmeyi baÅŸarmıştır. Åžimdi sırada Danıştay vardır. Arslan’ın avukatı olduÄŸunu iddia eden ve duruÅŸma sonrasında açıklama yapan SarıoÄŸlu, Arslan'ın “Ergenekon” çetesiyle baÄŸlantısı olmadığını, türban meselesi nedeniyle saldırıyı tek başına ve “Ä°slami duygularla” gerçekleÅŸtirdiÄŸini ileri sürer.[86]

​

Danıştay Sanıkları Ergenekon’da Önce Tanık, Sonra Sanık

H.BüÅŸra Erdal:

Ergenekon dosyasına giren deliller içinde ilk göze çarpan, Alparslan Arslan’ın, 13 Mart 2008 tarihli Ergenekon savcısına verdiÄŸi ifadedir. Arslan, bu ifadesinde, Muzaffer Tekin’in ofisine 4-5 kez gittiÄŸini ve buraya emekli askerlerin geldiÄŸini ancak Veli Küçük’le tanışmadığını savunuyor.[87]

​

Buna karşın Osman Yıldırım, 12 Mart 2009’daki ifadesinde, Veli Küçük’ü 1993 yılından beri tanıdığını anlatacaktır. Küçük ile Arslan’ın buluÅŸtuklarını bildiÄŸini, zaman zaman kendisinin de yanlarında bulunduÄŸunu söylüyor. Cumhuriyet’e bomba atılması eylemleri de yine ifadede yer alıyor. Yıldırım, 29.04.2006’da Ümraniye’de buluÅŸtuÄŸu Alparslan Arslan’ın kendisine “Harekete geçeceÄŸiz. Yarın buluÅŸalım” dediÄŸini aktarıyor. Arslan’ın bekar arkadaÅŸlarının kaldığı evde bombaların kendilerine Muzaffer Tekin tarafından verildiÄŸini, Tekin’in, burada 3 adet el bombasını yan odadan getirterek kendisine “Bunlar Cumhuriyet gazetesine atılacak. Rahat ol, kimse ölmeyecek. O ÅŸekilde olsun. Ä°ÅŸ bitince sana 500.000 dolar para vereceÄŸiz. Senin, attırdığın kiÅŸilere vereceÄŸin paraya karışmayız.” dediÄŸini, kendisinin iki adet el bombasını alıp cebine koyduÄŸunu, bir tanesini de Alparslan Arslan’ın alıp çantasına koyduÄŸunu anlatıyor. Yıldırım’ın ifadesine göre, daha sonra ilk bombayı Tekin IrÅŸi, Ä°kinciyi IrÅŸi’nin yer göstermesiyle Ä°smail Sağır, üçüncü bombayı ise Arslan’ın kendisi atıyor. Yıldırım, Danıştay saldırısından ise haberdar olmadığını vurguluyor.[88]

Atabeyler Çete Operasyonu – 31 Mayıs 2006

Åžamil Tayyar:

Danıştay saldırısından sonraki ilk büyük operasyon 31 Mayıs 2006 günü Ankara Eryaman'da Atabeyler Grubu'na karşı yapıldı.  Bu grup da Sauna gibi ayrı bir hücreydi.[89]

Baskın yapılan ev, sanki cephanelik gibiydi.  C-4 patlayıcılar, el bombaları,  silahlar,  BaÅŸbakan Tayyip ErdoÄŸan'ın evinin krokisi,  BÄ°M maÄŸazalarının krokileri,  Atabeyler Grubu'na ait flama ele geçirildi.[90]

​

Olayla ilgili olarak Özel Kuvvetler Komutanlığında görevli Yüzbaşı Murat Eren, Astsubaylar Erkut TaÅŸ, Yasin Yaman,  Ä°smail Binici ve Mehmet Karatepe tutuklandı.[91]

​

DüÅŸünün ki; bir eve silah ve mühimmat yığınağı yapılacak, bomba düzeneÄŸi kurulacak, BaÅŸbakan ErdoÄŸan'ın Keçiören'deki evinin krokilerini çizip üzerinde ince ince çalışılacak, Genelkurmay'da "Ayaklanma"  üzerine basılmış  "gizli"  nitelikli kitaplardan ders çalışılacak, yetinmeyip Ä°çiÅŸleri Bakanı  Abdülkadir Aksu'nun oÄŸlu Murat Aksu, BaÅŸbakanın Danışmanı Cüneyd Zapsu, Mehmet Ali Birand, Mehmet Ali Erbil gibi  alanlarında  ünlü  ve etkin isimleri belirleyip öldürme  hesapları  yapılacak,  bomba  atmak  için  Ankara'daki BÄ°M  maÄŸazalarında  keÅŸif yapılacak...[92]

​

Ä°brahim Çiftçi’nin Bombalı Suikast ile Öldürülmesi – 19 Aralık 2006

Åžamil Tayyar:

Bombalı saldırılardan biri,  19 Aralık 2006 günü Ä°zmir'de yaÅŸandı. Ä°kinci Kordon'daki Alsancak Kafe'ye el bombasıyla düzenlenen saldırıda, yer altı dünyasına yakınlığıyla bilinen iÅŸadamı Ä°brahim Çiftçi hayatını kaybetti.  Cinayetin faili kısa süre sonra evinde yakalandı. PKK'lı deÄŸildi. Herhangi bir örgüte mensup deÄŸildi. Ekonomik zorluklar içinde yaÅŸayan birisiydi.[93]

​

Bir alacak verecek iliÅŸkisine dayandırılan bu saldırıda bir el bombasının kullanılması dikkat çekiciydi. Ä°zmir'deki bir iÅŸsiz, görünürde adi bir cinayette el bombası kullanıyordu![94]

​

Bombalı saldırıda hayatını yitiren Ä°brahim Çiftçi, 2001 yılında Ankara'da evinin önünde uÄŸradığı silahlı saldırı sonucu ölen Doç. Dr. Necip HablemitoÄŸlu'nu öldürmek için ilk teklifin kendisine yapıldığını iddia etmiÅŸti. Ä°brahim Çiftçi ÅŸöyle diyordu: "Necip HablemitoÄŸlu'nu öldürmek için S.H. bana 2 milyon dolar sözü verdi."[95]

​

OÄŸlu Fevzi Çiftçi ise babasının ölümünden sonra ÅŸu açıklamayı yaptı:  "Babamı öldüren bombayla Ümraniye'de ele geçerilen bombalar aynı seriden. SoruÅŸturmayı yürüten savcı kimseyle konuÅŸmamak için beni uyardı."[96]

​

Åžamil Tayyar:

Ergenekon soruÅŸturması, HablemitoÄŸlu cinayetine farklı bir boyut kazandırdı. 19 Aralık 2006 günü Ä°zmir’de bombayla öldürülen ve çevresinde “Çerkez” lakabıyla tanınan Ä°brahim Çiftçi’nin “Necip HablemitoÄŸlu’nu öldürmek için S.H bana 2 milyon dolar sözü verdi” ÅŸeklindeki açıklamaları ciddiye alınmaya baÅŸlandı. OÄŸlu Fevzi Çiftçi, babasının öldürülmesinden sonra “Babamı öldüren bombayla Ümraniye’de ele geçirilen bombalar aynı seriden” diyerek Ergenekon’u iÅŸaret etti. [97]

​

Danıştay davası sanıklarından Osman Yıldırım da Ergenekon soruÅŸturmasını yürüten savcılara verdiÄŸi ifadede, ÅŸunları söyledi:“2002 yılında Veli Küçük, Muzaffer Tekin ve Osman Gürbüz ile toplantı yaptık. Osman Gürbüz bana 1 milyon dolar karşılığı Necip HablemitoÄŸlu’nu öldürmeyi teklif etti. Ben kabul etmeyince Veli Küçük, ‘Osman bu iÅŸ yine sana kaldı’ dedi. 6-7 ay sonra Osman Gürbüz’ü gördüÄŸümde ‘HablemitoÄŸlu’nun parasını masalarda bitirdik’ dedi.”[98]

​

Hrant Dink’in Öldürülmesi Olayı – 19 Ocak 2007

18 Ocak 2007 Ermeni gazeteci Hrant Dink, Agos gazetesinin önünde öldürüldü.[99]

Hrant Dink, 17 yaşındaki Ogün Samast tarafından vurularak öldürüldü. Cinayeti iÅŸleyen Ogün Samast, aynı gün yakalandı. Hrant Dink’in 301. Maddeden yargılanmasını saÄŸlayan isimlerin hemen hepsi, bugün ETÖ kapsamında tutuklu bulunuyor. Öte yandan Hrant Dink’in ETÖ davasının kilit sanıklarından Veli Küçük’ün hayatına kastedeceÄŸinden endiÅŸe duyduÄŸu, ailesi tarafından açıklanmıştı.[100]

​

Hrant Dink Cinayeti ile Cemaatin Ä°liÅŸkisi

Hanefi Avcı:

Hrant Dink olayını Cemaat bir fırsat olarak deÄŸerlendirmiÅŸti. Ä°stanbul’a birtakım görevlileri göndermek istediÄŸinde, Ä°stanbul Emniyeti her seferinde karşı çıkıyordu. Ä°stanbul Emniyet Müdürünün Ä°stanbul’daki diÄŸer irtibatları, görev nedeniyle BaÅŸbakanla yakınlıkları, Ä°stanbul ValiliÄŸini vs. etkilemesi dolayısıyla buraya gelecek görevliler konusunda mutlak söz sahibi olmak istiyordu. Özellikle Emniyet Müdürünün disiplinli tavırları, buraya Cemaat’in müdahale etmesini engelliyordu. Cemaat bu olayı inanılmaz bir fırsat olarak deÄŸerlendirdi.[101]

​

Ä°stanbul Ä°stihbarat Åžube Müdürü, Hrant Dink olayından bir müddet önce Ankara’ya çaÄŸrılmış, “Sen bu görevden ayrıl. Ä°stiyorsan seni Ä°zmir’e verebiliriz, baÅŸka ile de verebiliriz. Biz buraya baÅŸkasını göndermek istiyoruz” denilmiÅŸti. Bu da çok açıktı. Ä°stanbul’a en azından kendilerine yakın olan, Cemaat’ten birini göndermek için fırsat kolluyorlardı. ÖrneÄŸin, Danıştay olayı onlar için bir fırsattı, bunu kullanarak Emniyet Müdürünü, Ä°stihbarat Åžube Müdürünü, Ä°stihbarat amirlerini deÄŸiÅŸtirmek istemiÅŸlerdi. Ä°ÅŸte Ä°stanbul Emniyeti’nde istenilen tayinler olmayınca, her fırsatta gönderilen müfettiÅŸler seçildi. Ve o müfettiÅŸler hazırladıkları raporlarda sadece Ä°stanbul’un kusurunu anlatıp olayların diÄŸer taraflarım anlatmadı, böylelikle de yeterli, tarafsız, objektif bir soruÅŸturma önlenmiÅŸ oldu.[102]

​

Malatya, Zirve Olayı – 18 Nisan 2007

Türkiye, 18 Nisan 2007 sabahı büyük bir vahÅŸetle uyandı. Hıristiyanlıkla ilgili kitaplar yayınlayan Zirve Yayıncılık'ı sabah erken saatlerde basan bir grup, biri Alman üç kiÅŸiyi sandalyeye baÄŸlayıp boÄŸazlarını kesti.  [103]

​

16 Nisan'da baÅŸlayan ve 10 gün sürecek olan CumhurbaÅŸkanlığı adaylık sürecinin tam ortasında meydana gelen bu vahÅŸet, vicdan sahibi herkesin tüylerini diken diken etmiÅŸti. [104]

​

Hrant Dink’in öldürülmesinden üç ay sonra, bu sefer Malatya’da bir yayınevi basıldı ve biri Alman vatandaşı olan üç Hrıstiyan öldürüldü. Saldırganlar, Hrant Dink suikastında olduÄŸu gibi aşırı milliyetçi gençlerdi ve bugünkü Ergenekon sanıkları ile baÄŸlantı içindeydiler. Bu dava da, 21 Kasım 2008’de Ergenekon davası ile birleÅŸtirildi.[105]

​

Zirve Cinayeti ile Cemaatin Ä°liÅŸkisi

Cemaat’in ikinci istismar ettiÄŸi konu Malatya Zirve olayıydı. Aslında olayın failleri, olayın yapılışı her yönüyle çok açıktı. Ama Cemaat bunu bir fırsata dönüÅŸtürmek, bu olayı bir yerlere bulaÅŸtırmak, birçok kiÅŸiyi bu olayın içine çekmek ve hedefindeki insanlarla baÄŸlantılandırmak istiyordu.[106]

​

Malatya olayı dolayısıyla bulunan Gizli Tanık Deniz Uygar kod isimli Ä°lker Çınar ifadesinde “Genelkurmay’da TUSHAD isimli, hiç kimsenin bilmediÄŸi, duymadığı bir birim olduÄŸunu ve bu birimin talimatıyla cinayetin iÅŸlendiÄŸini, kendisinin de burada görevli olduÄŸunu, emekli olsa bile TUSHAD’ı HurÅŸit Tolon PaÅŸanın kurup yönettiÄŸini, birkaç kilisede devlet adına görev aldığını” belirtiyor, makul olmayan ÅŸeyler söylüyordu.[107]

 

​

 

Dipnotlar

[1] Kıt'a Dur. Şamil Tayyar. Timaş: 2012

[2] Kıt'a Dur. Şamil Tayyar. Timaş: 2012

[3] Kafası Karışıklar Ä°çin Ergenekon. H.BüÅŸra Erdal. Ufuk: 2013

[4] Kafası Karışıklar Ä°çin Ergenekon. H.BüÅŸra Erdal. Ufuk: 2013

[5] Kafası Karışıklar Ä°çin Ergenekon. H.BüÅŸra Erdal. Ufuk: 2013

[6] Kafası Karışıklar Ä°çin Ergenekon. H.BüÅŸra Erdal. Ufuk: 2013

[7]Asker Bize İktidarı Verir mi? İsmet Berkan. Everest: 2011

[8]Asker Bize İktidarı Verir mi? İsmet Berkan. Everest: 2011

[9]Asker Bize İktidarı Verir mi? İsmet Berkan. Everest: 2011

[10]Asker Bize İktidarı Verir mi? İsmet Berkan. Everest: 2011

[11] Kafası Karışıklar Ä°çin Ergenekon. H.BüÅŸra Erdal. Ufuk: 2013

[12] Kafası Karışıklar Ä°çin Ergenekon. H.BüÅŸra Erdal. Ufuk: 2013

[13] Kafası Karışıklar Ä°çin Ergenekon. H.BüÅŸra Erdal. Ufuk: 2013

[14] Kafası Karışıklar Ä°çin Ergenekon. H.BüÅŸra Erdal. Ufuk: 2013

[15] Kafası Karışıklar Ä°çin Ergenekon. H.BüÅŸra Erdal. Ufuk: 2013

[16] Kıt'a Dur. Şamil Tayyar. Timaş: 2012

[17] Kıt'a Dur. Şamil Tayyar. Timaş: 2012

[18] Kıt'a Dur. Şamil Tayyar. Timaş: 2012

[19] Kıt'a Dur. Şamil Tayyar. Timaş: 2012

[20] Kıt'a Dur. Şamil Tayyar. Timaş: 2012

[21] Kıt'a Dur. Şamil Tayyar. Timaş: 2012

[22] Çelik Çekirdek. Åžamil Tayyar. TimaÅŸ: 2013

[23] BeÅŸinci Darbe. Åžamil Tayyar. TimaÅŸ: 2014

[24] Operasyon Ergenekon. Åžamil Tayyar. TimaÅŸ:2008

[25] Kafası Karışıklar Ä°çin Ergenekon. H.BüÅŸra Erdal. Ufuk: 2013

[26] Kafası Karışıklar Ä°çin Ergenekon. H.BüÅŸra Erdal. Ufuk: 2013

[27] Kafası Karışıklar Ä°çin Ergenekon. H.BüÅŸra Erdal. Ufuk: 2013

[28]Asker Bize İktidarı Verir mi? İsmet Berkan. Everest: 2011

[29]Asker Bize İktidarı Verir mi? İsmet Berkan. Everest: 2011

[30]Asker Bize İktidarı Verir mi? İsmet Berkan. Everest: 2011

[31]Asker Bize İktidarı Verir mi? İsmet Berkan. Everest: 2011

[32]Asker Bize İktidarı Verir mi? İsmet Berkan. Everest: 2011

[33] Operasyon Ergenekon. Åžamil Tayyar. TimaÅŸ:2008

[34] BeÅŸinci Darbe. Åžamil Tayyar. TimaÅŸ: 2014

[35] Operasyon Ergenekon. Åžamil Tayyar. TimaÅŸ:2008

[36] Çelik Çekirdek. Åžamil Tayyar. TimaÅŸ: 2013

[37] Kıt'a Dur. Şamil Tayyar. Timaş: 2012

[38] Kıt'a Dur. Şamil Tayyar. Timaş: 2012

[39] Çelik Çekirdek. Åžamil Tayyar. TimaÅŸ: 2013

[40] Çelik Çekirdek. Åžamil Tayyar. TimaÅŸ: 2013

[41] Kıt'a Dur. Şamil Tayyar. Timaş: 2012

[42] Kıt'a Dur. Şamil Tayyar. Timaş: 2012

[43] Kıt'a Dur. Şamil Tayyar. Timaş: 2012

[44] Kıt'a Dur. Şamil Tayyar. Timaş: 2012

[45] Kıt'a Dur. Şamil Tayyar. Timaş: 2012

[46] Kıt'a Dur. Şamil Tayyar. Timaş: 2012

[47] Kıt'a Dur. Şamil Tayyar. Timaş: 2012

[48] Kıt'a Dur. Şamil Tayyar. Timaş: 2012

[49] Kıt'a Dur. Şamil Tayyar. Timaş: 2012

[50] Kıt'a Dur. Şamil Tayyar. Timaş: 2012

[51] Kıt'a Dur. Şamil Tayyar. Timaş: 2012

[52] Kıt'a Dur. Şamil Tayyar. Timaş: 2012

[53]http://www.siyasethane.com/derin-konular/9417-ergenekon-davasi-kronolojisi-1996-2009-a.html

[54]http://www.siyasethane.com/derin-konular/9417-ergenekon-davasi-kronolojisi-1996-2009-a.html

[55]http://www.siyasethane.com/derin-konular/9417-ergenekon-davasi-kronolojisi-1996-2009-a.html

[56]http://www.siyasethane.com/derin-konular/9417-ergenekon-davasi-kronolojisi-1996-2009-a.html

[57]http://www.siyasethane.com/derin-konular/9417-ergenekon-davasi-kronolojisi-1996-2009-a.html

[58]Haliçte YaÅŸayan Simonlar. Hanefi Avcı.  Angora:2010

[59]Haliçte YaÅŸayan Simonlar. Hanefi Avcı.  Angora:2010

[60]http://www.siyasethane.com/derin-konular/9417-ergenekon-davasi-kronolojisi-1996-2009-a.html

[61] Operasyon Ergenekon. Åžamil Tayyar. TimaÅŸ:2008

[62] Operasyon Ergenekon. Åžamil Tayyar. TimaÅŸ:2008

[63] Operasyon Ergenekon. Åžamil Tayyar. TimaÅŸ:2008

[64] Operasyon Ergenekon. Åžamil Tayyar. TimaÅŸ:2008

[65] Operasyon Ergenekon. Åžamil Tayyar. TimaÅŸ:2008

[66] Operasyon Ergenekon. Åžamil Tayyar. TimaÅŸ:2008

[67] Operasyon Ergenekon. Åžamil Tayyar. TimaÅŸ:2008

[68] Operasyon Ergenekon. Åžamil Tayyar. TimaÅŸ:2008

[69] Operasyon Ergenekon. Åžamil Tayyar. TimaÅŸ:2008

[70] Operasyon Ergenekon. Åžamil Tayyar. TimaÅŸ:2008

[71]http://www.siyasethane.com/derin-konular/9417-ergenekon-davasi-kronolojisi-1996-2009-a.html

[72] Operasyon Ergenekon. Åžamil Tayyar. TimaÅŸ:2008

[73]http://www.siyasethane.com/derin-konular/9417-ergenekon-davasi-kronolojisi-1996-2009-a.html

[74] Operasyon Ergenekon. Åžamil Tayyar. TimaÅŸ:2008

[75] Operasyon Ergenekon. Åžamil Tayyar. TimaÅŸ:2008

[76] Operasyon Ergenekon. Åžamil Tayyar. TimaÅŸ:2008

[77]http://www.siyasethane.com/derin-konular/9417-ergenekon-davasi-kronolojisi-1996-2009-a.html

[78] Kafası Karışıklar Ä°çin Ergenekon. H.BüÅŸra Erdal. Ufuk: 2013

[79] Kafası Karışıklar Ä°çin Ergenekon. H.BüÅŸra Erdal. Ufuk: 2013

[80] Kafası Karışıklar Ä°çin Ergenekon. H.BüÅŸra Erdal. Ufuk: 2013

[81] Kafası Karışıklar Ä°çin Ergenekon. H.BüÅŸra Erdal. Ufuk: 2013

[82] Kafası Karışıklar Ä°çin Ergenekon. H.BüÅŸra Erdal. Ufuk: 2013

[83] Kafası Karışıklar Ä°çin Ergenekon. H.BüÅŸra Erdal. Ufuk: 2013

[84] Kafası Karışıklar Ä°çin Ergenekon. H.BüÅŸra Erdal. Ufuk: 2013

[85] Kafası Karışıklar Ä°çin Ergenekon. H.BüÅŸra Erdal. Ufuk: 2013

[86] Kafası Karışıklar Ä°çin Ergenekon. H.BüÅŸra Erdal. Ufuk: 2013

[87] Kafası Karışıklar Ä°çin Ergenekon. H.BüÅŸra Erdal. Ufuk: 2013

[88] Kafası Karışıklar Ä°çin Ergenekon. H.BüÅŸra Erdal. Ufuk: 2013

[89] Operasyon Ergenekon. Åžamil Tayyar. TimaÅŸ:2008

[90] Operasyon Ergenekon. Åžamil Tayyar. TimaÅŸ:2008

[91] Operasyon Ergenekon. Åžamil Tayyar. TimaÅŸ:2008

[92] Operasyon Ergenekon. Åžamil Tayyar. TimaÅŸ:2008

[93] Operasyon Ergenekon. Åžamil Tayyar. TimaÅŸ:2008

[94] Operasyon Ergenekon. Åžamil Tayyar. TimaÅŸ:2008

[95] Operasyon Ergenekon. Åžamil Tayyar. TimaÅŸ:2008

[96] Operasyon Ergenekon. Åžamil Tayyar. TimaÅŸ:2008

[97] Kıt'a Dur. Şamil Tayyar. Timaş: 2012

[98] Kıt'a Dur. Şamil Tayyar. Timaş: 2012

[99]http://www.siyasethane.com/derin-konular/9417-ergenekon-davasi-kronolojisi-1996-2009-a.html

[100]http://www.siyasethane.com/derin-konular/9417-ergenekon-davasi-kronolojisi-1996-2009-a.html

[101]Cemaat'in İflası. Hanefi Avcı. Tekin: 2015

[102]Cemaat'in İflası. Hanefi Avcı. Tekin: 2015

[103] Operasyon Ergenekon. Åžamil Tayyar. TimaÅŸ:2008

[104] Operasyon Ergenekon. Åžamil Tayyar. TimaÅŸ:2008

[105]http://www.siyasethane.com/derin-konular/9417-ergenekon-davasi-kronolojisi-1996-2009-a.html

[106]Cemaat'in İflası. Hanefi Avcı. Tekin: 2015

[107]Cemaat'in İflası. Hanefi Avcı. Tekin: 2015

Kültür Sayfası

bottom of page