top of page

Gladio ve Ergenekon

Gladio Nedir?

Örgütün Kuruluş Amacı ve Şekli

İkinci dünya savaşı Almanla için kötü gitmeye başlayınca Naziler bir karar alırlar.  Almanya düşman işgali altında kalsa bile pes etmeyecek, mücadeleye devam edecekler. Bunun için Gehlen adlı bir Nazi generali çalışmaya başlar ama örgütü tamamlamaya imkânları olmaz.

Almanya yenilince Amerikan istihbarat birimleri, Gehlen ve ekibini Amerika’ya götürür ve çalışmalarından yararlanarak Gladio yapısını oluştururlar. 1950’li yıllardan itibaren de tüm NATO ülkelerinde örgütlenmesini sağlanır.

Örgütün amacı, bir NATO ülkesi Rus işgali altında kalırsa, geri alınıncaya kadar gayri nizami kuvvetlerle mücadeleyi sürdürmek olarak özetlenebilir. Bahsedilen işgal, ille de askeri bir işgal olmayabilir. Solun iktidarı ele geçirmesi de bu anlamda bir işgaldir.

CIA ve gizli ordular fikri aslında bir Nazi istihbaratçı generale aitti. Nazi istihbaratında Sovyetler Birliği Birim Başkanlığı yapan Reinhard Gehlen, Hitler’in beyin adamlarından biriydi. Doğu Yabancılar Orduları Komutanı olarak Sovyetler Birliği’ne karşı savaşırken yenileceklerini anlayan Gehlen’e göre Hitler’den sonra Komünizmle ancak Amerika mücadele edebilirdi. Bu yüzden 1945’te Amerika’ya teslim oldu.[1]

Gehlen hemen Amerika’ya götürüldü. Burada iki yıl sonra kurulacak olan CIA’nın başına geçen Ailen Dulles ile görüştürüldü. Dulles ile Gehlen ortak tehlike olarak gördükleri Komünizmle savaşmak üzere el sıkıştılar. Gehlen artık Amerika için çalışacaktı. Kuracağı gizli ordu Almanya’da yeni hükümet kuruluncaya kadar ABD için çalışacak ve ABD tarafından finanse edilecekti.[2]

9 Temmuz 1946’da ülkesine dönen Gehlen, hemen eski Nazi subaylarını toplamaya başladı. İlk olarak 350 üst düzey Nazi subayını bir araya getiren Gehlen, bunlardan çekirdek kadro oluşturdu ve bu çekirdek kadronun eğitimiyle bizzat kendisi ilgilendi.[3]

Hikâye Almanya'da başlıyordu. Nazi İstihbaratı'nın efsane ismi ve Gestapo'nun Sovyetler Birliği Birimi Başkanı olan General Gehlen, savaşın Almanya'nın aleyhine geliştiğini görerek Werwolf (Kurt Adam) projesini başlatıyor. Amaç, "alman halkına çektirilenlerin bedelini düşmana kanla ödetmek, işgale cephe gerisinde hertürlü zararı vermek." Fakat bu programın işlerlik kazanamayacağını gören Gehlen, Sovyetler Birliği'nin yok edilmesinde gelecekte ABD'nin öncülük edeceği inancıyla ABD istihbaratıyla temasa geçiyor. Sovyetler Birliği'ne ilişkin tüm bilgi ve belgeleri ABD gizli servisine sunuyor. [4]

Örgütün temelde iki ayağı planlanmıştı:

  • Birinci ayağını sivil kuvvetler oluşturur. Hakimler, savcılar, gazeteciler, imamlar, işadamları, öğretmenler,… kısaca topluma liderlik edebilecek ve mücadeleyi yönlendirebilecek insanlardan görevi kabul edenler bu örgütün sivil bölümünü alınır.  

  • İkinci kısmını ise seçkin askeri birlikler oluşturur. Ama asker derken, tandart kara-hava-deniz kuvvetleri askerlerinden değil, özel eğitimli; suikast, adam kaçırma, bombalama gibi konularda uzman askerlerden bahsediyoruz...

 

Bir de sivil olup da özel askeri eğitim verilenleri unutmamak gerekiyor. Özellikle 80 öncesinde ülkücü kadrolar içinde bu şekilde eğitilen insanlar oldu. Çatlı, Yeşil gibi birçok kişi resmi olarak müdahale edilemeyecek alanlara müdahale edilmek için özel olarak yetiştirildi.

Gladio tipi örgütlenmenin iki ayağı vardı: Yer üstünde özel komondo birlikleri, yer altında da "vatanseverler"den oluşan ve kural olarak hiçbir yasaya bağlı olmayan, köylere kadar inen gizli örgütlenme.[5]

Yine, bir işgal durumunda kullanılmak üzere kırsal alanlarda özel cephanelikler oluşturulmuştu.

Muhtemel bir Sovyet işgalinde, hükümetler ülke dışına çıkarak mücadeleyi burada sürdürecek, oluşturulacak çekirdek gruplar ise yerlerinde kalarak sabotajlar ve gerilla eylemleri gerçekleştirecek, aynı zamanda da dışarıdaki hükümete bilgi göndereceklerdi. Bu gruplar için silahlar da saklanmalıydı.[6]

Bu kadar geniş bir örgütlenmenin kontrol altında tutulması ve yönetilmesi gerekir. Bunu kim yapacaktı?

NATO özünde bir askeri örgütlenmeydi. Tüm NATO ülkeleri demokrasi ile yönetilse de demokrasinin riskleri vardı. O yıllarda sol yükselişteydi, dolayısıyla sivillere güvenilemezdi. Her Gladio yapılanması, o ülkenin Silahlı kuvvetlerinin yönetimine bağlandı.

Özel Savaş Konsepti

Kore, Vietnam, Kamboçya gibi ülkelerdeki gelişmeler yeni bir dönemin habercisiydi. Kenedy 1962'de şöyle diyordu: "Bu savaş, gerillaların, yıkıcı unsurların, ayaklanmaların yaptığı bir savaştır. Çarpışma yerine pusu kurma, düşmanla yüz yüze çarpışma yerine yıpratma ve takatten düşürme yolu ile zafere ulaşmak istenen bir savaştır.... dolayısıyla yeni ve bambaşka bir eğitime ihtiyaç vardır.[7]

"Askeri harekat için ele alınacak hedeflerden birisi de bölge halkıdır. Halk kitlesi üzerine yapılacak baskının, gayri nizami harp kuvvetlerine dönük endirekt durdurucu tesiri bahis konusudur. Bu maksat için propaganda ile desteklenen yüksek derecelerde şiddet harekatı ele alınır. II. Dünya harbinde, Yugoslav direniş harekatına karşı Almanlar, hedef olarak dağlık ve ormanlık arazide yakalanmaları pek zor gerilla birliklerini değil, bunların geride bıraktıkları ailelerini ve mallarını ele alarak en ağır darbeyi bu hedef üzerine indirmişlerdir. (Tümgeneral C.Akyol, Gayri Nizami Kuvvetlere Karşı Harekat)[8]

İşte özel savaş bu mücadele şekline karşı geliştirilen savaşın ismi oldu. Gayri Nizami Harp, Kontr-Gerilla Savaşı, Düşük Yoğunluklu Savaş gibi isimlerle de isimlendirildi.[9]

NATO ülkelerinde Örgütün Fark Edilmesi

3 Mayıs 1988: İtalya'da Jandarmalar, kuşkulandıkları bir aracı durdurdular ve bagajı açtılar. Meydana gelen patlamada 3 jandarma öldü. Başlayan operasyonlarda, kırsal alana gömülmüş silah-patlayıcı deposu ortaya çıktı. Depo, İtalyan gizli servisinin denetimindeydi. Soruşturma sırasında bir generel ve bir albayın soruşturmayı saptırmaya çalıştığı fark edildi. Savcı, uzun uğraşlardan sonra İstihbarat servisinin arşivlerine girmeyi başardı. Varşova paktından gelecek saldırılara karşı, Amerikan ve İtalyan gizli servisleri Gladio adlı bir örgüt kurmuşlardı.[10]

Gladio'nun varlığı kabul edilmek zorunda kalındı ve tüm Avrupa'da bir skandal patlak verdi. Hemen her Avrupa ülkesinde benzer bir yapı kurulmuştu. İtlaya'da Gladio(Roma Kılıcı), Yunanistan'da Shapskin (Koyun Postu), Almanya'da Sword, Hollanda'da Nato Command, Avusturya'da Schwert, Fransa'da Rüzgar Gülü, İngiltere'de Secret British Network, Belçika'da Barış ve Özgürlük,... Birçok ülkede uluslararası anlaşmaların meclisler tarafından onaylanması gerekiyordu fakat bu anlaşmalar meclisler tarafından onaylanmamıştı.[11]

Sovyetler Birliği’nin dağılması ise gizli ordular için dönüm noktası oldu. Batı ülkelerindeki gizli orduların tamamı açığa çıkartıldı. Meclislerde komisyonlar oluşturuldu. Bazı ülkelerde sorumlular yargılandı. Bu örgütlerin hepsi dağıtıldı. Türkiye hariç... [12]

Dağıtılmak yerine yeniden yapılandırılan bu gizli ordu, 1994 yılından itibaren yeniden yapılandırılarak özel Kuvvetler adını aldı. Yeni görevlerinden biri PKK kâfi mücadeleydi. Bu vesileyle giderek güçlendirildi. Özel Kuvvetler şimdi kolordu düzeyinde, sivil unsurların sayısı ise 10 binlerle ifade ediliyor[13]

Türkiye’de Gladio Örgütlenmesi: Ergenekon

İlk Kontrgerilla Ekibi

Amerika’nın amacı, olası Sovyetler Birliği işgaline karşı Türkiye’yi tampon bölge yapmaktı. Komünistler, Batı ülkelerine ulaşmadan, Türkiye’de durdurulmalıydı. [14]

Türkiye’yi ekonomik anlamda güçlendirmeye başlayan Amerika’nın asıl hedefi aynı amaçla askeri güçlendirmekti. 5 Ekim 1947’de Genelkurmay Başkanı Orgeneral Salih Omurtak başkanlığındaki heyet Amerika’ya gitti. Bu bir ilkti. Bu ziyaretten sonra çok önemli bir uygulamaya başlandı: Türk subaylarının Amerika’ya gönderilip Komünistlere karşı gerilla eğitimi alması...[15]

Türkiye’de Yunanistan’daki uygulamanın tersi bir yöntem izlendi. Amerika, Yunanistan’daki ciddi Komünizm tehlikesinden dolayı bu ülkeye danışman sıfatıyla askerlerini, istihbaratçılarını göndermiş, bu danışmanların verdiği eğitim sonunda hareket kanlı bir şekilde bastırılmıştı. Türkiye’de ise ciddi bir Komünist hareket söz konusu değildi. Bu nedenle Amerika, öncelikli olarak Türkiye’ye eğitimli danışmanlarını gönderip Türk subaylarını eğitmek yerine, Türk subaylarını kendi kamplarına götürdü. [16]

Özel harp eğitimi alacak ilk ekip 16 kişiden oluşuyordu. 1948’de Amerika ya giden bu ekip içinde Turancılık davasında kamuoyunda adı duyulmuş ve İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazilerin Türkiye’deki bağlantılı ismi olmuş Yüzbaşı Alparslan Türkeş de vardı. Teğmen ile albay arası rütbedeki subayların yer aldığı listede Alparslan Türkeş’in yanı sıra önemli bir isim daha vardı: Turgut Sunalp.[17]

Özel Harp Dairesi'nin Temeli Kore'de Atılıyor

Türk Silahlı Kuvvetleri’nde ciddi değişikliklerin yaşandığı ve Amerikan askerî sisteminin uygulanmaya başlandığı bu dönemde genel seçimlerin de zamanı gelmişti. 14 Mayıs 1950’de yapılan seçimleri Demokrat Parti kazandı. CHP artık muhalefetteydi.[18]

“Komünizme karşı önlem” adı altında solculara yönelik baskılar şiddetini artırarak devam etti.[19]

Üstelik bu kez bir de dernek kurulmuştu: Komünizmle Mücadele Derneği.  Bu dernek, ABD’nin diğer ülkelerdeki Komünist hareketlere karşı kurulan kuruluşları ve örgütleri koordine etmek amacıyla kurduğu Komünizmle Mücadele Birlikleri’yle (World Anti-Communist League) bağlantılıydı.[20]

Seferberlik Tetkik Kurulu

Üye olan her ülkenin yaptığı gibi NATO Ek Protokolü ne imza atan Türkiye de olası Sovyetler Birliği işgalinde ve ülke içinde Komünistlerle mücadelede görev alacak gizli bir ordunun veya örgütün kurulmasını kabul etmiş oluyordu.[21]

Türkiye’de bahsi geçen gizli ordunun kurulum çalışmalarına 4 Nisan 1952’de, NATO’ya katılımın hemen ardından, Kore Savaşı devam ederken başlandı.[22]

NATO şemsiyesi altında oluşturulan Özel Harp Dairesi, 27 Eylül 1952’de, bugünkü Milli Güvenlik Kurulu işlevini gören Milli Savunma Yüksek Kurulunun kararıyla kuruldu.[23]

Genel Kurmay Başkanlığı’na bağlı tüm daireler ihtiyaca göre Genelkurmay Başkanlığı'nın emriyle kuruluyordu. Oysa Özel Harp Dairesi, Milli Siyaset Kurulu’nun kararı doğrultusunda Milli Savunma Bakanlığı’nın kararnamesiyle oluşturuldu. Dolayısıyla bu dairenin kurulması kararının altında, sadece askerlerin değil; dönemin cumhurbaşkanı, başbakanı, milli savunma bakanı, içişleri bakanı ve adalet bakanının imzası da bulunuyor.[24]

Zira İtalya, Fransa, Belçika, Norveç gibi ülkelerde çözülen gizli ordu ve örgütlerin yapılarına baktığımızda da özellikle cumhurbaşkanı ve genelkurmay başkanlarına yeri geldiğinde de güvenirlik derecesine göre başbakan, milli savunma bakanı ve içişleri bakanına özel görevler verildiği açık bir şekilde görülüyor. Buradan hareketle bu imzayı atan siyasilerin, bu örgütün kuruluş işlevinden haberdar olmadıklarını söylemek mümkün değil.[25]

Kamuoyunun kuruluşlarından ve uzun süre varlıklarından bile haberdar olmadığı bu örgütler özellikle parlamentolardan gizlendi. Tıpkı Türkiye’de olduğu gibi...[26]

Özel Harp Dairesi’nin Seferberlik Tetkik Kurulu olarak kâğıt üzerindeki kuruluş amacı sivil savunma olarak gözüküyor. Dairesinin faaliyet yürüttüğü evin kapısında da “MSB Seferberlik Tetkik Kurulu” tabelası vardı.[27]

Daire, kâğıt üzerinde Milli Savunma Bakanlığı’na bağlı gözüküyordu. Kâğıt üzerinde geçen sivil savunma amacı da Sovyetler Birliği’nin Boğazlar üzerindeki emelleri düşünülerek olası bir işgal durumunda halkı cephe gerisinde seferber edebilmek olarak açıklanıyordu.[28]

Beyaz Kuvvetler

Büyük gizlilik içinde çalışan Özel Harp Dairesi’nde Sovyetler Birliği işgaline karşı cephe gerisinde direnecek olan profesyonel askerlerin yanı sıra sivillere de görev verildi. Çünkü örgütün amaçlarından biri de Türkiye’nin sivil güçlerinin harekete geçirilmesiydi.[29]

Örgütün ikinci ve en tehlikeli unsurunu oluşturan sivillerin kaydı Özel Harp Dairesi’nde kod isimlerle yapılıyor, kesinlikle gerçek isimler kullanılmıyordu. Müthiş bir gizlilik uygulanıyordu ve özel harpçi olan siviller kesinlikle birbirlerini tanımıyorlardı. Sadece aynı birimdeki isimler birbirlerini tanıyabilirlerdi, o da yalnızca kod adlarıyla... Bu siviller her türlü meslek grubundan seçiliyordu: doktor, avukat, öğretmen, hemşire, akademisyen, polis...[30]

Sivil unsurlar da yine Özel Harp Dairesi’nde görevli askerler tarafından kamplarda gayrinizami harp eğitiminden geçirildi. Subaylar Amerika’da aldıkları eğitim tekniklerini sivillere de aktardı.[31]

En önemlisi, Sovyetler Birliği işgaline karşı ülkenin belli yerlerinde gizli silah ve patlayıcı depoları oluşturuldu. Bunlar çoğunlukla tenha yerlerde yeraltına gömüldü. Bu silah zulalarının yerini o bölgeyle ilgili görevi bulunan, dairedeki önemli askerler ve bir de o bölgede bulunan ve kamplarda eğitimden geçirilen sivil unsurlar biliyordu. Olası bir Sovyet işgali veya Komünist tehlikede, Özel Harp Dairesi’nde görevli siviller, bu silahları çıkartacaktı.[32]

Büyük bir gizlilikle yeraltına gömülen bu silahların numara kayıtları devlette kesinlikle bulunmuyor, kaybolmaları halinde hiçbir yasal işlem de yapılamıyordu.1970’li yıllarda ülke içinde gerçekleştirilen katliamlarda kullanılan silahlar, sivillerin kullanması için gömülenlerdendi. Yine bu katliam, cinayet ve suikastları gerçekleştirenler, dairenin sivil unsurunu oluşturan “vatanseverler”di.[33]

Özel Harp Dairesi için gerçekleştirilecek operasyon ve eylemlerde askerler kadar önemli olan bu siviller, askerlerin "Bordo Bereliler” adını almasıyla birlikte “Beyaz Kuvvetler” diye anılmaya başlandı.[34]

Amerika’nın verdiği silahlar, paralar ve eğitimlerle Özel Harp Dairesi gittikçe büyüdü. Hükümetten de her türlü desteği alan dairede 1955 yılının ağustos ayı itibarıyla görevli subayların sayısı 100’ü buldu.[35]

Titiz araştırmalar sonunda askerlik görevlerini yedek subay olarak yapmış eğitimli kişiler de daireye alınmaya başlandı. Yedek subaylar askerliklerini tamamladıktan sonra da dairenin yeraltı örgütünü oluşturan sivil unsurlar olarak görevlerine devam ediyorlardı.[36]

Buraya Kadar Anlatılan Kısmın Özeti

Gladio ya da Türkiye ayağı olan Ergenekon gayri resmi bir örgüt değildir. Uluslararası anlaşmalarla kurulan sadece bu anlaşmaların herkes tarafından bilinmediği bir örgüttür.

Gladio, NATO üyesi olmanın bir gereğiydi ve her ülkede zorunluydu. Dolayısıyla “bizde var mıydı, yok muydu” diye düşünmenin bir anlamı yoktur.

Herkes tarafından bilinmemesinin sebebi, hem amacından hem de öngörülen çalışma yöntemlerinden kaynaklanmaktadır. Resmi talimnamelerle belirlenen çerçeve (ki İngilizceleri birebir Türkçeye çevrilerek Türk Ordusu’nda kullanılmıştır) kolay kolay hiçbir sivil yönetimin ve halkın kabul etmesi mümkün olmayan bir içeriğe sahiptir. Halkın midesi kaldırmayacağı için “Siyaset ve Sosis halkın gözü önünde yapılmaz” diye ünlü bir söz var. Belki Gladio çalışmalarını da bu kapsama almak gerekiyor.  

Örgütün yarı resmi yapısı, kolaylıkla kontrolden çıkmasına ve kirlenmesine zemin hazırlar niteliktedir. Zaman içinde üyelerinin kirli ilişkiler içine girmesi, zalimleşmesi, kaçakçılık gibi kara para kaynaklarına yönelmesi, askeri makamlar da dahil kimseyi dinelemeyen başıbozukluğun yaygınlaşması sıkça görülecek durumlar olacaktır.

Gladio, gizli emelleri olan, mason teşkilatları ile falan karşılaştırılacak bir örgüt değildir.

Güçlü bir yapılanmadır ama bu söz konusu yapılanmanın, cevabını bulamadığımız her sorunun cevabı olarak kabul edeceğimiz ya da aklımıza gelen alakalı-alakasız her şeyi içine dolduracağımız bir çuval haline getirebileceğimiz anlamına da gelmemelidir.

 

Ergenekon yapılanmasının kurulduktan sonraki faaliyetlerini ilerleyen bölümlerde izlemeye çalışacağız.

  

 

Dipnotlar

[1]Özel Harp Tarihçesi. Ecevit Kılıç. Timaş: 2010

[2]Özel Harp Tarihçesi. Ecevit Kılıç. Timaş: 2010

[3]Özel Harp Tarihçesi. Ecevit Kılıç. Timaş: 2010

[4] Alıntı ama kaynak tespit edilemedi

[5] Alıntı ama kaynak tespit edilemedi

[6] Alıntı ama kaynak tespit edilemedi

[7] Alıntı ama kaynak tespit edilemedi

[8] Alıntı ama kaynak tespit edilemedi

[9] Alıntı ama kaynak tespit edilemedi

[10] Alıntı ama kaynak tespit edilemedi

[11] Alıntı ama kaynak tespit edilemedi

[12]Özel Harp Tarihçesi. Ecevit Kılıç. Timaş: 2010

[13]Özel Harp Tarihçesi. Ecevit Kılıç. Timaş: 2010

[14]Özel Harp Tarihçesi. Ecevit Kılıç. Timaş: 2010

[15]Özel Harp Tarihçesi. Ecevit Kılıç. Timaş: 2010

[16]Özel Harp Tarihçesi. Ecevit Kılıç. Timaş: 2010

[17]Özel Harp Tarihçesi. Ecevit Kılıç. Timaş: 2010

[18]Özel Harp Tarihçesi. Ecevit Kılıç. Timaş: 2010

[19]Özel Harp Tarihçesi. Ecevit Kılıç. Timaş: 2010

[20]Özel Harp Tarihçesi. Ecevit Kılıç. Timaş: 2010

[21]Özel Harp Tarihçesi. Ecevit Kılıç. Timaş: 2010

[22]Özel Harp Tarihçesi. Ecevit Kılıç. Timaş: 2010

[23]Özel Harp Tarihçesi. Ecevit Kılıç. Timaş: 2010

[24]Özel Harp Tarihçesi. Ecevit Kılıç. Timaş: 2010

[25]Özel Harp Tarihçesi. Ecevit Kılıç. Timaş: 2010

[26]Özel Harp Tarihçesi. Ecevit Kılıç. Timaş: 2010

[27]Özel Harp Tarihçesi. Ecevit Kılıç. Timaş: 2010

[28]Özel Harp Tarihçesi. Ecevit Kılıç. Timaş: 2010

[29]Özel Harp Tarihçesi. Ecevit Kılıç. Timaş: 2010

[30]Özel Harp Tarihçesi. Ecevit Kılıç. Timaş: 2010

[31]Özel Harp Tarihçesi. Ecevit Kılıç. Timaş: 2010

[32]Özel Harp Tarihçesi. Ecevit Kılıç. Timaş: 2010

[33]Özel Harp Tarihçesi. Ecevit Kılıç. Timaş: 2010

[34]Özel Harp Tarihçesi. Ecevit Kılıç. Timaş: 2010

[35]Özel Harp Tarihçesi. Ecevit Kılıç. Timaş: 2010

[36]Özel Harp Tarihçesi. Ecevit Kılıç. Timaş: 2010

Kültür Sayfası

bottom of page