Ergenekon'un Ortaya Çıkması
1971 Muhtırası
1971’de Türkiye'de ilk defa kontrgerilla adı duyuldu. 1971 muhtırasından sonra gözaltına alınan sol görüşlü kişiler sorgulamadan geçirildiler. Özellikle Ziverbey köşkünde işkence yapanların, "biz kontrgerillayız, burada kanun yoktur. Kimse bize müdahale edemez..." gibi sözler söyleyen asker şahıslar olduğunu ve sorgulamadan sonra da askeri hapishanelere götürüldüklerini kaydediyorlardı.[37]
Erol Mütercimler:
2. Ergenekon davası tutuksuz sanığı Mütercimler, 31 Ocak 2012’de Silivri’deki savunmasında, Ergenekon örgütünü ikisi de suikasta kurban giden askerler Memduh Ünlütürk ve Kemal Kayacan’dan duyduğunu anlattı. Mütercimler, 1991 yılında suikasta kurban giden Emekli Tümgeneral Ünlütürk’ün kendisine Ergenekon’dan ilk kez bahseden kişi olduğunu aktarıp “Ergenekon’un ilk olarak 1950’lerin ortasında Kıbrıs’ta yapılandığını söyledi. Ayrıca Ergenekon’un 1983’te kapatıldığını da anlattı” şeklinde konuştu. [38]
“Ayrıca Ünlütürk, Ergenekon’da iş adamları, subaylar, emniyetçiler, profesörler, gazeteciler olduğunu anlattı. Bana bazı isimler verdi. ‘Profesörler Aydın ve karısı ile Ayhan, Salih, doktorlar Asım, Sebahattin ve Köseoğlu’ dedi. Medyadan da ‘gazete sahipleri iki ayrı Kemal, Mithat ve Ergun da vardı’ diye ekledi. Daha sonra da emniyetçilerden ‘Şükrü’ diye söyledi. İş dünyasından ise ‘Kumaşçı Murat, Hacı Bey, İbrahim, Aydın, Kadir ve Bekir var’ dedi. Ayrıca Senato ve Meclis’te her partiden politikacılar olduğunu söyledi. Bu politikacılar için ‘biz seçtirdik’ ifadesini kullandı. Ayrıca ‘önemli valiler var. Bize hizmet ederlerdi. Bu valilerin içinden çok sayıda politikacı ve senatör çıktı.’ bilgisini verdi.” [39]
Bu savunma sırasında, 2. Ergenekon davası tutuklu sanığı Tuncay Özkan, Erol Mütercimler’e Memduh Bey’den başkasından ifadesinde belirttiği yapılanma ile alakalı bir şey duyup duymadığını sordu. Mütercimler de, Göztepe’de başka bir suikasta kurban giden eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Kemal Kayacan’dan da Ergenekon örgütünü duyduğunu belirtti. Kayacanların evinde büyüdüğünü, onların adeta çocuğu gibi olduğunu söyleyen Mütercimler, “‘12 Mart’ta neden deniz subaylarının tasfiyesini engellemediniz?’ diye sordum. O da ‘sen bizim güçlü olduğumuzu mu düşünüyorsun? Bizden yukarıda öyle bir örgüt var ki... Sen bizim rütbemizin ‘or’ olmasının bir önemi olduğunu mu sanıyorsun?’ karşılığını verdi. Ben de Ergenekon diye bir oluşum duyduğumu fakat ciddiye almadığımı söyledim. O da ‘O örgütü ciddiye alacaksın. Her şeyi tezgâhlayan örgütün adı odur.’ diye karşılık verdi.” ifadesini kullandı. Mütercimler ifadesinde ayrıca, Kayacan’ı öldürdüğü iddiası ile yargılananlar Dev-Sol örgütünden oldukları halde Dev-Sol üyesi Mahir Çayan’ın, Kayacan’ın fikirlerinin kendileriyle bir olduğu şeklinde açıklama yaptığını hatırlattı; bu örgütün, fikirlerinin uyuştuğu bir kişiyi öldürtmesinin mantıksız olduğunu ifade etti. [40]
Demirel
Hürriyet gazetesinin 26 Kasım 1990 tarihli sayısında Yeşim Ersoy imzasıyla yayınlanan röportajda, Kenan Evren'in Özel Harp Dairesi'yle ilgili verdiği bilgiler dikkat çekiyor:[45]
"Benim Genelkurmay Başkanlığım sırasında dönemin Başbakanı Süleyman Demirel bana geldi. Özel Harp Dairesi'nin anarşi ve terörle mücadelede kullanılmasını istedi. Ben 'olmaz' cevabını verdim. Demirel, 'ama 1971 yılındaki sıkıyönetim döneminde bu amaçla kullanılmıştı' dedi. Ben yine kullanamayacağımı söyledim." ifadelerini kullanıyor.
1974’de Ecevit
28 Kasım 1990'da Milliyet gazetesinde yayınlanan röportajda:
1974'teki başbakanlığım sırasında, zamanın Genelkurmay Başkanı rahmetli Orgeneral Semih Sancar başbakanlığın örtülü ödeneğinden acil bir ihtiyaç için birkaç milyon istedi. Benden istenen miktar örtülü ödenekteki paranın tümüne yakındı... Genelkurmay'dan bu paranın ne amaçla istendiğini sormak zorunda kaldım. 'Özel Harp Dairesi için istiyoruz' yanıtı geldi. Öyle bir resmi dairenin o zamana kadar adını bile duymamıştım... 'Şimdiye kadar bu dairenin giderleri nereden karşılanıyordu' diye sordum. O zamana kadar dairenin tüm giderlerini bir gizli ödenekle ABD'nin karşıladığı; ancak artık ABD'nin bu parasal katkıyı kestiği, o nedenle Başbakanlık'ın örtülü ödeneğinden para istemek zorunda kalındığı bana bildirildi... Özel Harp Dairesi'nin nerede bulunduğunu sordum. 'Amerikan Askeri Yardım Heyeti ile aynı binada' yanıtını aldım... Hayrete düşmem ve kaygılanmam herhalde doğaldı... Bu dairenin işlevleri ve kuruluş biçimi hakkında bilgi istedim... Benim için bir brifing düzenlendi. Bilgi vermek üzere de rahmetli Genelkurmay Başkanı Semih Sancar'la, o sırada Özel Harp Dairesi Başkanı olduğunu öğrendiğim General Kemal Yamak ve bir-iki subay katıldı."[41]
1979 Adana Emniyet Müdürü Cevat Yurdakul
1979 yılında, dönemin Adana Emniyet Müdürü Cevat Yurdakul un çalışmalarıyla varlığından haberdar olunan devlet içindeki bu yapılanmanın adının “Ergenekon” olduğu da yine Yurdakul tarafından ifade edildi. Zaten Yurdakul, bizzat Başbakan Bülent Ecevit tarafından, o dönemde çatışmaların ve cinayetlerin en çok yaşandığı merkezlerden biri olan Adana’ya bu nedenlerden ötürü atanmıştı. Adana’ya atanmasının ardından Yurdakul, altı ay içinde 17 cinayet dosyasını çözdü ve bu cinayetlerin faili olarak 50’yi aşkın kişi tutuklandı. Ancak asıl hedefi bireysel cinayetlerin failleri değil, bu cinayetlerin arkasındaki yapılanmaydı ve araştırmalarını bu yönde yoğunlaştırıldı. [42]
20 Eylül 1979 tarihinde Adana’ya gelen Başbakan Bülent Ecevit’le baş başa bir görüşme yapan Yurdakul, daha sonra görüşmeyle ilgili eşi Ülker Yurdakul’a şunları söyleyecekti: “Çok şükür bütün bildiklerimi anlattım, artık ölsem de gam yemem.” Yurdakul, Ecevit’le gizli görüşmesinden tam sekiz gün sonra, 28 Eylül sabahı görev yerine giderken, otomobiline düzenlenen silahlı saldırı sonucu yaşamını yitirdi.[43]
Yurdakul, çözdüğü dosyalardan hareketle Ecevit’e olayların arkasında bazı MİT görevlilerinin bulunduğunu aktarmıştı. Hem de isim isim... Üstelik sivil unsurların bulunduğu bu birimin “Ergenekon” kod adını kullandığını ve yine başındaki ismin de “Albay Ergenekon” kod adıyla anıldığını aktarmıştı...[44]
Ek
Kendi Halkını Yönlendirme Faaliyetleri
Hanefi Avcı:
Psikolojik harekât, hedef halk kitlelerinin istenilen istikamette düşünmesini sağlamak ve bu istikamette kanaat sahibi olması için yapılan, olayları ve haberleri (bilgileri) belli bir açıdan veren planlı bir faaliyettir. Daha açık bir dille ifade edilecek olursa, olayları bazen çarpıtarak, gerçeğin bazen bir kısmını vererek, gerekli görüldüğü durumlarda yalan haber ve bilgi üreterek veya gerçeği tümüyle saklayarak, halkın istenilen tarzda düşünce ve kanaat sahibi olmasını ve istenilen doğrultuda hareket etmesini sağlamaya yönelik planlı ve devlet kurumları eliyle yönetilen bir harekâttır…[46]
Halkın planlı bir şekilde yönlendirilmesi ancak komünist ve faşist yönetimlerde meşru olarak kabul edilmektedir. Ülkemizde ise yıllardan beri Genelkurmay, MGK, MİT içerisinde ve hatta Emniyet teşkilatı içerisinde farklı adlarla da olsa psikolojik harekât birimleri mevcuttur. Bu birimlerin aslı işlevi tüm devlet kurumlarının organizesi ile kodlanmış psikolojik harekât operasyonları yürütmektir. Günümüzde de hâlâ,
-
En son hali ile psikolojik harekât adı altında Emniyette,
-
Psikolojik harekât birimi olarak MİT'te
-
Önce psikolojik harekât, daha sonra toplumsal ilişkiler dairesinden başlayarak yıprandıkça isim değiştiren ve en son Bilgi Destek Komutanlığı adı ile Silahlı Kuvvetler içerisinde
yapılanmalar devam etmektedir. [47]
Ne yazık ki, güvenlik ve askeri birimler psikolojik harekât yöntemleri ile halkın yönlendirilmesini zihniyet olarak hâlâ yanlış görmemektedirler. Sadece gizli ve hissettirmeden yapılması gerektiğini düşünmektedirler. Onlar hala halkın güdülüp yönlendirilmesi gereken kalabalıklar olduğu, devlet memurlarının halkın hizmetkârı değil, halkın güdücüleri olduğu ve bu halk güdülmez ise yanlış şeyler yapar inancını taşmaktadırlar. Yıllar önce, bu yapının içinde bulunduğum dönemde, ben de aynı inancı taşımaktaydım. O dönemde kimse bu inancın yanlış olduğuna beni inandıramazdı; bu gün ben de bunun yanlışlığına onları kolay kolay inandırabileceğimi zannetmiyorum.[48]
Ergenekon yapılanmasının kurulduktan sonraki faaliyetlerini ilerleyen bölümlerde izlemeye çalışacağız.
Dipnotlar
[37]Milliyet, 28 Kasım 1990
[38] Kafası Karışıklar İçin Ergenekon. H.Büşra Erdal. Ufuk: 2013
[39] Kafası Karışıklar İçin Ergenekon. H.Büşra Erdal. Ufuk: 2013
[40] Kafası Karışıklar İçin Ergenekon. H.Büşra Erdal. Ufuk: 2013
[41]Cumhuriyet, 17 Kasım 1990
[42]Özel Harp Tarihçesi. Ecevit Kılıç. Timaş: 2010
[43]Özel Harp Tarihçesi. Ecevit Kılıç. Timaş: 2010
[44]Özel Harp Tarihçesi. Ecevit Kılıç. Timaş: 2010
[45]4 Aralık 1990 tarihli Cumhuriyet Gazetesi
[46]Haliçte Yaşayan Simonlar. Hanefi Avcı. Angora:2010
[47]Haliçte Yaşayan Simonlar. Hanefi Avcı. Angora:2010
[48]Haliçte Yaşayan Simonlar. Hanefi Avcı. Angora:2010