Ä°mam-Hatip Okulları Dönemi

Prof. Dr.Mustafa Öcal'ın Osmanlı’dan Günümüze Türkiye’de Din EÄŸitimi (Dergâh: 2017) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır.
Ä°mam-Hatip Okullarının Açılması
14 Mayıs 1950 günü siyasi genel seçimler yapılmış ve siyasi iktidar Demokrat Parti’ye geçmiÅŸtir. Demokrat Parti’nin din namına ilk icraatı, seçimlerden bir ay sonra Ezanı Türkçeden Arapça aslına çevirmek olmuÅŸtur.
​
Sonra sıra Ä°mam-Hatip Okulları açmaya gelmiÅŸtir. Konu parti mensupları arasında uzun süre tartışıldıktan sonra, Millî EÄŸitim Bakanı Tevfik Ä°leri, Millî EÄŸitimle ilgili müzakerelerin yapıldığı bir sırada ÅŸu açıklamayı yapmıştır:
“Ä°mam-Hatip Okullarının açılması zaruretine kaniiz. Çünkü Türk Milletine hitap edecek olgun, kültürlü hatip ve imamların yetiÅŸmesini arzu ediyoruz.”
​
Ä°ÅŸte bu iki cümlelik açıklama, Ä°mam-Hatip Okullarının açılış müjdesi olmuÅŸtur. Bu açıklamanın ardından, Ä°mam-Hatip Okullarının açılışı ile ilgili hazırlıkları yapmak ve bu konuda resmi kararı almak üzere Bakanlıkça Müdürler Komisyonu’na görev verilmiÅŸtir. Komisyonda yapılan görüÅŸmeler sonunda dinî eÄŸitim ve öÄŸretim yaptıracak bir okulun açılması kararı benimsenmiÅŸtir.
​
13 Ekim 1951 tarihli Komisyonu kararma göre açılacak okulun adı “Ä°mam-Hatip Okulu” olarak belirlenmiÅŸtir. O zaman henüz Din EÄŸitimi Genel MüdürlüÄŸü kurulmadığı için, okulların Özel Okullar MüdürlüÄŸü’ne baÄŸlı olarak açılması kararlaÅŸtırılmıştır. Söz konusu karar, 17 Ekim 1951 günü Millî EÄŸitim Bakanı Tevfik Ä°leri tarafından onaylanmış ve yürürlüÄŸe girmiÅŸtir.
​
Kararname gereÄŸi Adana, Ankara, Isparta, Ä°stanbul, Kayseri, Konya ve MaraÅŸ olmak üzere 7 ilimizde birer Ä°HO açılmıştır. Ä°lk açılışta 7 okulda toplam 876 öÄŸrenci ve 27 öÄŸretmenle öÄŸretime baÅŸlanmıştır.
​
Kararnamedeki ifadede açılacak olan Ä°mam-Hatip Okullarının öÄŸretim süresi belirtilmemiÅŸtir. Bir tespite göre baÅŸlangıçta bu okulun öÄŸretim süresi 3 yıl olarak tasarlanmış fakat sonradan bir yıl eklenerek 4 yıla çıkarılmıştır. Genel ortaokul müfredat programı hafifletilip oldukça ağır sayılan meslekî (dinî) dersler ilave edilmiÅŸtir.
​
Ä°mam-Hatip Okulları 1954-1955 öÄŸretim yılı sonunda ilk mezunlarım verdikten sonra, 3 yıllık lise kısmı da açılmıştır. Böylelikle 4+3=7 yıllık bir ortaöÄŸretim kurumu hâline gelmiÅŸtir.
​
Açılan ilk 7 Ä°HO, daha 1920’li yılların sonundan itibaren kökü tamamen kurutulmak istenilen din eÄŸitimi ve öÄŸretiminin yeniden canlandırılması bakımından çok önemli bir adım idi. Bundan dolayı bu okulların eÄŸitim-öÄŸretim faaliyetlerine baÅŸlaması, büyük bir umut ve heyecanla açılmasını bekleyenleri sevince boÄŸmuÅŸtur. Bir baÅŸka ifade ile 17 Ekim 1951 tarihi, bu okulları sevmeyen bir azınlığa karşılık, halkın büyük çoÄŸunluÄŸunun adeta bayram günü olmuÅŸtur. Aynı zamanda bu tarih, bir türlü bitmek tükenmek bilmeyen tartışmanın da baÅŸlangıcını oluÅŸturmuÅŸtur.
​
Ä°HO’nun kuruluÅŸ amacı Tevhid-i Tedrisat Kanununun 4. maddesinin ikinci kısmında belirlenmiÅŸtir. Tekrar olmaması için aynen nakletmeyi uygun bulmadığımız sözkonusu maddeye göre amaç; imamlık ve hatiplik gibi din hizmetlerini ifa edecek elemanlar yetiÅŸtirmektir.
​
Millî EÄŸitim Bakanı Tevfik Ä°leri’nin yukarıda naklettiÄŸimiz “Türk Milletine hitap edecek olgun, kültürlü hatip ve imamların yetiÅŸmesi” ÅŸeklindeki açıklaması da Ä°mam-Hatip Okullarının açılış gerekçesini ifade ettiÄŸi gibi aynı zamanda amacını ifade etmiÅŸtir.
​
Aradan 20 yıl geçtikten sonra; 1972’de yürürlüÄŸe konulan “Ä°mam-Hatip Okulları Ä°dare YönetmeliÄŸi”nin “BaÅŸlangÄ±ç” kısmında ise, okulların amacı ÅŸu ÅŸekilde belirlenmiÅŸtir:
... Ä°mam-Hatip Okullarının amaçları, 22.6.1965 tarih ve 633 sayılı Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığı KuruluÅŸ ve Görevleri Hakkındaki Kanunun 22. maddesi hükümlerine göre; özellikle imamlık ve hatiplik, Kuran Kursu ÖÄŸreticiliÄŸi, gerektiÄŸinde müftülük, vaizlik ve benzeri görevleri yapmak üzere öÄŸrenim görmüÅŸ din görevlilerini yetiÅŸtirmektir.
​
Kur’an’ın Latin Harfleriyle Okutulması Åžartıyla Açılan
Ä°mam-Hatip Okullarının Ä°lk Dönem Ders Programı
Ortaokul Kısmı
Ä°HO orta kısmında yıllarca toplanı 38-39 ayrı dersten oluÅŸan bir program uygulanmıştır. Ä°lk açıldıkları yıldan itibaren derslerin haftalık saat/kredi olarak yaklaşık %60’ı kültür ve fen, %40’ı ise meslekî (dinî) derslerden oluÅŸacak ÅŸekilde hazırlanmıştır. Kültür ve fen dersleri Liselerin Edebiyat Kolu programına yaklaşık olarak eÅŸit iken meslek dersleri onun üzerine ilavedir. Genel/ devlet ortokullarının ders programlarıyla karşılaÅŸtırıldığında Ä°mam-Hatip Okulunun orta kısmının bir hayli yoÄŸun ve ağır bir program olduÄŸu aÅŸikârdır.
​
Burada, programda dikkat çeken bir hususta açıklama yapmak istiyoruz: 4 yıl olarak açılan ilk Ä°HO ders programı hazırlanırken dönemin bürokratları (Talim ve Terbiye Kurulu) tarafından Kur’an-ı Kerim dersinin Latin harfleriyle okutulması ÅŸartı konulmuÅŸtur. Bu husus pek bilinmiyor veya program sonradan düzeltildiÄŸi için böyle bir uygulama unutulmuÅŸ yahut yok sayılıyor.
​
Lise Kısmı
Ä°mam-Hatip Okullarının lise kısmının ders programı da orta kısmında olduÄŸu gibi yaklaşık %60 kültür ve fen dersleri, %40 oranında meslekî (dinî) derslerden oluÅŸmaktaydı. Bu program ciddi bir deÄŸiÅŸikliÄŸe uÄŸratılmadan hem orta hem de lise kısmında 20 yıl boyunca uygulanmıştır.
​
Ä°HO ikinci devre/lise kısmında da emsali olan lise ve meslek okullarının programlarına göre bir hayli yoÄŸun ve ağır bir program uygulanmıştır. Program bütünlüÄŸü içerisinde bakılıp deÄŸerlendirildiÄŸinde; 3 yıllık (genel) ortaokul + 3 yıllık (genel) lise olmak üzere toplam 6 yılda 21 çeÅŸit ders okutulurken, 4 yıllık orta + 3 yıllık lise kısmı olmak üzere 7 yıllık Ä°HO’da 37 çeÅŸit ders okutulduÄŸu ortaya çıkmaktadır.
​
Bu kadar yüklü programın altından öÄŸrencilerin önemli bir kısmı kalkamadı ve okulu terk etmek zorunda kaldı. Ama azmedip programı baÅŸarıyla tamamlayanlar ise genel ve meslek liselerinin mezunlarına göre daha bilgili ve kültürlü olarak mezun oldular.
Celaleddin Ökten’in Hizmetleri
ÖÄŸrencileri ve kamuoyunda kısaca “Celal Hoca olarak bilinen ve 1948’de Ä°stanbul’da açılan Ä°mam ve Hatip YetiÅŸtirme Kursu yöneticisi, 1951 ’de ise Ä°stanbul Ä°mam-Hatip Okulunun ilk müdürü olarak görev ifa eden Mahmut Celaleddin Ökten’in bu okullara yaptığı hizmetlerin ayrı bir yeri vardır. Onun hizmetlerini iki baÅŸlık altında izah etmeye çalışacağız:
​
Latin Harfleriyle Kur’an ÖÄŸretimi Åžartına Karşı Tavrı
Celaleddin Ökten’in bir talebesinin anlatmasına göre, bu okulların ilk açılışında Kur’an-ı Kerim’in yalnızca Latin harfleriyle okutulmasına karar verilmiÅŸ ve ilk yıl öyle okutulmuÅŸtur. Ancak, Celal Hoca’nın Maarif Vekili Tevfik Ä°leri ve söz konusu kararı alan MEB Talim ve Terbiye Kurulu üyeleriyle yaptığı görüÅŸme sonunda Kurul üyelerini hem Arap harfli aslından hem de Latin harfli olarak okutulmasına ikna edebilmiÅŸtir. Birkaç yıl sonra yalnızca aslından okutulmaya baÅŸlanmıştır.
​
Peki, ilk yıllarda açılan bütün Ä°HO’larda Kuran böyle mi okutulmuÅŸtur? Kayseri, Yozgat, Konya, MaraÅŸ gibi diÄŸer bazı illerimizdeki Ä°HO’ların ilk dönem mezunlarından edindiÄŸimiz bilgilere göre; bu illerimizdeki okullarda hocaların -Latin harfleriyle okutulma emrine raÄŸmen-insiyatif kullanarak Kur’an’ı yalnızca Arapça aslından okuttukları anlaşılmaktadır.
​
Burada akla gelen soru ÅŸudur; Ä°mam-Hatip Okullarında Kur’an-ı Kerim’i aslından okutup öÄŸretmek var iken neden Latin harfleriyle okutulması ÅŸartı konulmuÅŸtur? Bu soruya iki ayrı cevap vermek mümkündür;
Birincisi; Cumhuriyet tarihi boyunca Kur’an-ı Kerim dâhil Arap harfli her tür kitaba ve yayına olumsuz gözle bakıldığı ve toplatılıp yakılarak yok edildiÄŸinden bahsedilmiÅŸ ve örnekler de verilmiÅŸti. Ä°mam-Hatip Okullarının açılmasına imza koyan Müdürler Komisyonu üyeleriyle ders programını hazırlatıp onaylayan Maarif Vekâleti Talim ve Terbiye Dairesi üyelerinin bilinç altlarında da aynı düÅŸünce ve zihniyet devam ediyor olduÄŸu için böyle bir ÅŸart konulmuÅŸ olabilir.
​
Ä°kincisi ise; Üçüncü bölümde anlatılacağı gibi, 1949'da Ankara Üniversitesi Ä°lahiyat Fakültesi’nin açıldığında ders programı arasında dört yıl boyunca Kur’an-ı Kerim dersi yer alamamıştır. 1953’te ilk mezunlarım verdikten sonra Kuran dersi fakülte programına konabilmiÅŸtir. Ä°mam-Hatip Okulları 1951 ’de açıldığına ve bu okullarda Kur’an-ı Kerim dersi dâhil meslek dersleri öÄŸretmenliÄŸini de öncelikle Ä°lahiyat Fakültesi mezunları okutmak durumunda kalacakları için böyle düÅŸünülmüÅŸ olabilir. Zira Kuranın aslından okumasını bilemeyen bir öÄŸretmen nasıl onun öÄŸretmenliÄŸini yapabilirdi ki...
​
PatriÄŸin VerdiÄŸi Ders
1952 yılında Rum PatriÄŸi Atlıenagoras, bir grup Metropolid, Papaz ve bir Rum Milletvekili ile “Ramazanı tebrik etmek üzere” Ankara’ya gelirler. CumhurbaÅŸkanı dâhil diÄŸer devlet adamlarını ziyaretten sonra, Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanı Eyüp Sabri (HayırlıoÄŸlu) Efendi’yi de ziyaret ederler. Sonra Patrik, henüz bir yıl önce açılmış olan Ankara’daki Ä°mam-Hatip Okulu hakkında bilgi ister. Bu istek üzerine Reis çok sıkılır, kızarır.
​
“Memleketimizde bozuk bir zihniyetin tesiriyle bir çeyrek asır büyük ihmale uÄŸrayan Ä°slâm din müesseselerinin yeni açılmaya baÅŸladığım, bu sene ancak beÅŸ-altı kadar okul açılabildiÄŸini, fakat gelecek sene bütün memlekete ÅŸamil teÅŸkilat yapılacağını” söyler.
​
Patrik Ankara’daki Ä°mam-Hatip Okulunun nerede olduÄŸunu sorunca, Diyanet Reisi yerlerin dibine geçer gibi ter döküp sakalını sıvazlayarak:
“Evet Efendim, der. Acele karar verildi. Millî EÄŸitim Bakanlığı henüz bir yer tedarik edemedi. Muvakkaten bizim dairenin alt katma aldık. "
Sonra Patrik Okulu görmek ister. Reis büsbütün ÅŸaşırır, söyleyecek söz bulamaz. Yutkunarak; “Buyurunuz efendim!” der. Fakat Reis kendisi onlarla çıkmaz, görevli bazı memurlar Patrik’le birlikte Ä°mam-Hatip Okulunun olduÄŸu bodrum kata inerler. Patrik ve maiyyeti hayret ve dehÅŸet içerisinde kalırlar. Çünkü yerler çamurludur. Geceleri Reis’in otomobiline garaj vazifesi görmekte, gündüzleri ise Ä°mam-Hatip Okulu olmaktadır. Duvarları delik-deÅŸik ve her tarafından sefalet akmaktadır. Sıralar kırık-döküktür. Rutubet ve yemek kokusu her tarafa sinmiÅŸtir. Çocukların üzerleri lime limedir. Yarım pabuçlar, yırtık ve yaÄŸlı kasketler, yamalı poturlar, topukları soyulmuÅŸ çoraplar... Mektep Müdürü yerlerin dibine geçer. Nefesi tutulmuÅŸ, ne diyeceÄŸini bilememektedir.
Patrik:
“Efendiler Kuran okuyorlar mı, Ezan okuyorlar mı?”
“Okuyorlar efendim. Arzu ederseniz bir parça okutalım.”
“Hacet yok efendim. Hangi harflerle okutuyorsunuz?”
“Arap harfleri ile efendim”
“Güzel, doÄŸrusu da budur. BaÅŸka türlü Kur’an okunmaz.”
Patrik, çocukların arkasını sığar:
“Evlatlar, der. Siz din adamı olacaksınız. Ahlaklı, imanlı ve ÅŸuurlu olunuz. Bilhassa maneviyata ehemmiyet veriniz, derslerinize güzel çalışınız...”
​
Lise Kısmının Açılmasına Öncülük Etmesi
Celaleddin Ökten Hoca’nın ikinci önemli hizmeti ise daha bu okulların öÄŸretime baÅŸladığı 1951-1952 öÄŸretim yılında Millî EÄŸitim Bakanlığından onay alarak müdürü olduÄŸu Ä°stanbul Ä°mam-Hatip Okulu çatısı altında ihzari/hazırlık sınıfı açmasıdır. Hazırlık sınıfına 3 yıllık (düz) ortaokul mezunları kaydedilip onlara Ä°mam-Hatip Okulunun orta kısmının programında yer alan yalnızca meslekî (dinî) dersler okutulmaya baÅŸlanmıştır. Muhtemeldir ki bu uygulama ile hedeflenen; 4 yıllık ortaokul halinde açılmış olan bu okulların tıpkı 1924’teki Ä°mam ve Hatip Mektepleri gibi lise kısmı açılmadan dolaylı yollarla kapanması ihtimaline karşılık bir emr-i vaki ile lise sınıflarını da oluÅŸturmaktı. DiÄŸer illerde açılanlarda olmamasına raÄŸmen yalnızca Ä°stanbul Ä°HO’da böyle bir oluÅŸumun gerçekleÅŸtirilmesi Celaleddin Hoca’nın ileri görüÅŸlülüÄŸünün neticesi olarak yorumlanabilir.
​
Ä°lk yıl hazırlık sınıfına 28 öÄŸrenci kayıt yaptırmıştır. Ancak zamanla çoÄŸunluÄŸu ayrılmış bir yılın sonunda 12 kiÅŸi hazırlık sınıfını baÅŸarı ile tamamlamıştır. Aslında hazırlık sınıfı, bir yıllık süre ile açılmış olmasına raÄŸmen Celaleddin Hoca öÄŸrencileri toplayarak onlar için; “özel bir lise sınıfı açacağım, ancak edindikleri bilgi seviyelerinin, okulun lise kısmındaki mesleki dersleri takip edebilmeleri için yeterli olmadığını” söyleyerek; “hazırlık sınıfının tekrar edilmesi gerektiÄŸini” ifade etmiÅŸtir. Bunun üzerine, hepsi de baÅŸarılı olmalarına raÄŸmen bütün öÄŸrenciler, tekrarı kabul etmiÅŸler ve hazırlık sınıfında bir yıl daha okumuÅŸlar. ÖÄŸrencilerin hepsi zaten ortaokul mezunu idiler, hazırlık sınıfının ikinci yılından sonra bu sefer 4 yıllık Ä°HO orta kısım mezunu olarak kabul edilmiÅŸler.
​
1951-1952 öÄŸretim yılında 5 yıllık ilkokul mezunu olarak Ä°HO orta kısmına kayıt yaptıran ve normal öÄŸrenim gören öÄŸrenciler üçüncü sınıfa baÅŸladıkları 1953- 1954 öÄŸretim yılında, hazırlık sınıfını tamamlayan 12 kiÅŸi için 3 yıllık lise kısmının birinci sınıfı açılmıştır. Böylelikle onlar, normal öÄŸrenim gören öÄŸrencilerden iki yıl öne geçmiÅŸ oldular. Lise kısmını bu sefer normal öÄŸrenciler olarak okumaya baÅŸlamışlardır.
​
1953 Yılından Sonraki Gelişmeler
1953-1954 öÄŸretim yılında; Antalya, Erzurum, Ä°zmir, Tokat, Trabzon. Çorum, Elazığ ve Yozgat’ta olmak üzere 8 Ä°mam-Hatip Okulu daha açılmış ve okul sayısı 15 olmuÅŸtur.
​
1954-1955 öÄŸretim yılında Diyarbakır Ä°mam-Hatip Okulu açılmış ve okul sayısı 16’ya ulaÅŸmıştır.
​
1956-1957 öÄŸretim yılında Adapazarı Ä°HO açılmış ve sayı 17 olmuÅŸtur.
​
1958-1959 öÄŸretim yılında Balıkesir ve Burdur Ä°HO açılmış ve Ä°HO sayısı 19’a ulaÅŸmıştır.
​
27 Mayıs 1960 ihtilalinin gerçekleÅŸtirildiÄŸi dönemde, 19 Ä°mam-Hatip Okulunun orta kısmında; 191 öÄŸretmen ile 2922 öÄŸrenci mevcut idi. Toplam 2.463 mezun verilmiÅŸti. Lise kısmında 95 öÄŸretmen ile 1144 öÄŸrenci mevcuttu. Henüz üç dönem mezun vermiÅŸti. Mezunlar toplamı 749 idi.
​
1961 yılında Millî EÄŸitim Bakanlığınca “Din ile Ä°lgili EÄŸitim ve ÖÄŸretim Komitesi” kurulmuÅŸtur. Komiteden din eÄŸitimi ve öÄŸretimi konusunda bir rapor hazırlaması istenmiÅŸtir. Komite raporunda, velilerin çocuklarını Ä°HO’ya göndermeleri ÅŸu ifadelerle deÄŸerlendirilmiÅŸtir:
Bazı çevreler, pek çok Ä°mam-Hatip Okulunun açıldığını görünce, Türkiye’de lise seviyesinde dinî tedrisatın baÅŸladığı kanaatine sahip olmuÅŸlardır. Birçok veli, çocuklarım bu okullara gitmeye sırf dinî tedrisat görsünler diye zorlamışlardır. Bu durumda okulların çoÄŸu bir meslek okulu mahiyetini kaybetmiÅŸ, ilk ve ortaokullardaki dinî tedrisatı kâfi görmeyen bazı velilerin, masrafsız bir ÅŸekilde çocuklarının dinî tedrisat görmelerine vasıta haline gelmiÅŸtir.
​
Evet, söz konusu Komite raporunda belirtilen hususlar vb. sebeplerle Ä°HO’ya öÄŸrenci akışı baÅŸlamıştır.
​

Prof. Dr.Ä°smail Kara'nın Cumhuriyet Türkiyesi'nde Bir Mesele Olarak Ä°slam (Dergâh: 2016) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır.
DeÄŸerlendirme
Bu yetersiz kursların tekrar 1924’te olduÄŸu gibi Ä°mam Hatip Okullarına dönüÅŸmesi fikri Demokrat Parti iktidara geldikten sonra gündeme geldi. Fakat bunun hem karar aÅŸamaları hem de eÄŸitim süresinin ve programının belli bir düzeye gelmesi uzun çalışmalardan ve ısrarlı mücadelelerden sonra mümkün olabildi. Çünkü çoÄŸu CHP’den gelme DP’nin içinde direnç noktaları ve muhalif görüÅŸler, Ankara’da ise daha yaygın olarak önü alınamayacak yanlışlıklar yapma korkusu vardı. Dışarıdan Celal Hoca’nın (Celalettin Ökten), içerden Tevfik Ä°leri’nin hususi ve ısrarlı gayretleri olmasaydı muhtemelen imam Hatip Okulu olarak, program ve derslerin yoÄŸunlukları baÅŸta olmak üzere her bakımdan zayıf bir eÄŸitim kurumu ve daha yetersiz, sadece zavahiri kurtaran bir din eÄŸitimi seviyesi ortaya çıkacaktı.
​
Yorucu çabalar neticesinde de olsa Ä°mam Hatip Okullarının bu programla iÅŸe baÅŸlamış olması Türkiye’nin o günkü ÅŸartlarında büyük bir baÅŸarı olarak mütalaa edilebilir. Fakat özellikle taÅŸrada okul binalarının, dersliklerin, yurtların iyileÅŸtirilip tamamlanması, öÄŸretmen kadrolarının doldurulması, ders kitaplarının yazılması uzun zaman alacaktır. Ayrıca bu okullara tayin edilecek olan idarecilerin, kültür ve fen dersleri hocalarının Ä°mam Hatip Okullarının ÅŸartlarına ve ruhuna uygunluÄŸu da uzun yıllar bir problem kaynağı olarak varlığını sürdürmüÅŸtür.
​
Ä°mam Hatip Okullarının ilk meslek dersleri hocaları ve ilk talebeleri üzerinde de bir miktar durmak gerekir. Çünkü zayıflayarak, deÄŸiÅŸerek de olsa günümüze kadar intikal edecek olan Ä°mam Hatip Okulları fikriyatı ve hissiyatının oluÅŸmasında bu hocaların ve talebelerin hususi bir yeri vardır. Ä°lk meslek dersleri hocalarının önemli bir kısmı Tevhid-i Tedrisat Kanunu gereÄŸi 1924’te emekliye sevk edilmiÅŸ müderrisler ve dersiamlardı. Bazıları 1924-33 yılları arasında eÄŸitim veren Ä°mam Hatip Mekteplerinde de çalışmıştı. Mektep mezunu olmakla beraber medrese derslerine, Ä°slâmî ilimlere vukufu olduÄŸu için hocalık yapan zevatın sayısı da az deÄŸildi. Bu hocalar II. MeÅŸrutiyet, Milli Mücadele ve tekparti yıllarında birçok tecrübe yaÅŸamış, ağır siyasî ÅŸartlardan geçmiÅŸ, kenara itilmiÅŸ, statü kayıplarına uÄŸratılmış, sorgulanmış kiÅŸilerdi. Ä°htiyatkâr ve tedbirli, yer yer suskun olmakla beraber ümitsiz ve yılgın deÄŸillerdi, mütehammil oldukları ÅŸüphe götürmezdi. Ä°mam Hatip Okullarına canla baÅŸla sarıldılar, birçoÄŸu talebelerine ders saatleri dışında fahri dersler verdi, onların maddî problemleriyle ilgilendi. 1924 sonrası ÅŸartlarda hayatlarını büyük projelere göre ayarlamamış olmakla beraber kader onların önüne yeni bir mücadele ve canlanma imkânı çıkarmıştı. Bu imkânı sonuna kadar deÄŸerlendirdiler.
​
Ä°mam Hatip Okullarının ilk nesil talebelerinin geldikleri yere, vasıflarına, müktesebatına, beklentilerine ve sosyal tabakalarına bakıldığında 1970’lerin ortalarına kadar köyden ÅŸehre gelmiÅŸ, hafızlığını tamamlamış veya Kuranla hukukunu ilerletmiÅŸ, nispeten yaÅŸlı talebelerin sayısının hayli fazla olduÄŸu görülecektir. Medrese dersleri okumuÅŸ, Arapça bilgisi belli bir seviyede olan talebeler de -ilk birkaç nesilde daha fazla olmak üzere— vardı. Dönemsel öÄŸelerle, lise mezunu sayılmamakla ve siyasî hareketlenmelerle de birleÅŸen/bilenen idealizm Ä°mam Hatip talebelerini belki ilk iki unsurdan daha fazla önce kendilerini yetiÅŸtirmeye, peÅŸinden hizmete âmâde olmaya, baÅŸarılar elde etmeye ve davanın peÅŸinde koÅŸmaya ÅŸevketmiÅŸ olmalıdır. Geldikleri sosyal tabaka olarak fakir Anadolu ailelerin çocukları birinci sıradadır. Orta ve alt memur ve iÅŸçi ailelerinin çocukları ikinci grubu oluÅŸturur. ÅžehirleÅŸme, göç ve sosyal hareketliliÄŸe paralel olarak 1980’den sonra ÅŸehirli ve sonradan zenginleÅŸmiÅŸ aile çocuklarının sayısı artacaktır.
​
Bu tablo bugüne de ışık tutacak ÅŸekilde Ä°mam Hatip Okullarından yetiÅŸen kiÅŸilerin ufukları, baÄŸlılıkları, sınırları ve ne ile yetinip ne kadar talepkâr olacakları, entelektüel kapasitelerinin ufku ve derinliÄŸi, ısrarları ve idealistlikleri konusunda da fikirler verecek unsurlara sahiptir. Zaman ve Türkiye’nin yöneliÅŸleri bu unsurlara da bir sarahat kazandıracaktır.