Risale-i Nur Grupları
Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığı'nın Sosyal TeÅŸekküller, Geleneksel Dini-Kültürel OluÅŸumlar ve Yeni Dini YöneliÅŸler. (Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığı:2018) adlı raporundan kısaltılarak alınmıştır. Ara BaÅŸlıklar bize ait...
Said Nursi ve onun baÅŸlattığı Nurculuk, geçen asırdan günümüze dinî, sosyal ve siyasal deÄŸiÅŸik yansımaları olan bir hareket olduÄŸu için farklı tartışmalara muhatap olmuÅŸtur. Konuya çoÄŸunlukla ifrat ve tefritle yaklaşılmıştır. Nurculuk hareketine olumlu yaklaÅŸanlar, dini eÄŸitimin kesintiye uÄŸradığı, dini hayatın deÄŸiÅŸik müdahalelere maruz kaldığı, kültürel ortamın yabancı cereyanların etkisine girdiÄŸi geçen asırdan günümüze toplumun dinle olan iliÅŸkisini saÄŸlamlaÅŸtıran, belirli kitlelere baÅŸta iman hakikatleri olmak üzere Ä°slami deÄŸerleri veren ve bunlar hakkında oluÅŸan ÅŸüpheleri gideren, birlik beraberlik, vatan sevgisi, gençlerin eÄŸitimi, çalışma vb. konularda insanları bilinçlendirmek için önemli hizmetler veren bir hareket olarak onu görmüÅŸlerdir.
​
DiÄŸer taraftan dini açıdan incelendiÄŸinde müntesiplerinin iman ve dini hayatlarını güçlendirmeye yönelik sohbetler ve öÄŸrencilerine yazdıkları mektuplardan oluÅŸan Risalei Nurlar'ın bazı problemler içerdiÄŸi görülecektir. Bu baÄŸlamda Said Nursi'nin ÅŸahsıyla ve Nurculukla ilgili tartışmaya açık konular ÅŸunlardır:
-
Said Nursi
-
Manevi iÅŸaretle müjdelenmesi ve özel bir misyonla görevlendirilmesi
-
Müceddid olarak görülmesi,
-
MübalaÄŸalı ifadelerle yüceltilmesi, hatta bir peygambere gösterilecek muhabbet ve teslimiyetin ona gösterilmesi,
-
Kutsal ve olaÄŸanüstülüklerle dolu bir hayat hikâyesinin anlatılması (on beÅŸ senede öÄŸrenilecek ilimleri üç ayda öÄŸrenmesi ve ders vermeye baÅŸlaması gibi),
-
Asrı Saadet’ten sonra en büyük âlim olması,
-
Abdülkadiri Geylani'nin tasarrufuyla birçok bela ve musibetten korunması.
-
-
Risaleler
-
Bâtınilerde olduÄŸu gibi bazı ayetlerde Cifr hesabıyla Said Nursi’nin kendisine, Risalelere ve gelecekteki birtakım olaylara iÅŸaret edildiÄŸinin belirtilmesi,
-
Risalelerin ilahi bir ilhama dayandığı ve Said Nursi'nin ise bunların sadece tercümanı olduÄŸu iddiası,
-
Risalelerin isimlerini Hz. Ali ve Abdulkadir Geylani'nin haber vermesi,
-
Risalelere itiraz edilemeyeceÄŸi belirtilerek onların kutsal bir niteliÄŸe büründürülmesi,
-
Risalelerin Kur'an'ın manevi mucizesi olarak görülmesi,
-
Medresede beş on yılda okutulan bilginin Risaleler vasıtasıyla beş on haftada okutulabileceği iddiası,
-
Risalelerin insanların başına gelecek bela ve felaketleri önlemesi, bunlara dil uzatanların ise cezalandırılması,
-
-
Hareket
-
Nurculuk hareketinin Kıyamete kadar Ä°slam davasına yapılacak hizmeti temsil etmesi ve bu hareketin ahir zamanda gelmesi beklenen Mehdi'nin görevini üstlenmesi,
-
Anlatımlarda grup ve hizipçiliÄŸe götürecek bir dil ve üslubun kullanılması.
-
Said Nursi sonrasında Nurculuk içerisinde farklı gruplar neÅŸet etmiÅŸtir. Bunların ortaya çıkmasındaki temel gerekçeler ÅŸunlardır:
-
Risalelerin orijinal haliyle mi yoksa Latin harfleriyle mi basılacağı,
-
Söz konusu eserlerin sadeleÅŸtirilip sadeleÅŸtirilemeyeceÄŸi,
-
Said Nursi’ye intisap etmiÅŸ olanların siyasete dâhil olup olmaması,
-
Said Nursi'nin Kürt oluÅŸunun ön plana çıkarılıp çıkarılmaması.
​​

Yazıcılar Grubu (Hüsrev AltınbaÅŸak)
Grubun lideri kabul edilen Hüsrev AltınbaÅŸak, 1899 yılında Isparta'nın Senirce köyünde dünyaya gelmiÅŸtir. Saîd Nursî'nin Barla'ya sürgün olarak geldiÄŸi 1931 senesinde AltınbaÅŸak, onunla tanışır. Risalei Nurdan çok etkilenir ve el ile yazılarak çoÄŸaltılmasına yardım eder. AltınbaÅŸak, 1971 yılında EskiÅŸehir'de üç yıl hapis yatar, çıkınca Kur’an'ın basılması için Hayrat Vakfi'nı kurar. Said Nursî'nin kendisini varisi olarak bıraktığı, onunla ilgili birçok övgü dolu sözler söylediÄŸi ve Nur talebelerinin lideri olduÄŸu yönünde iddialar bulunmaktadır. AltınbaÅŸak, Said Nursi'den sonra ikinci üstad sayılmış ve kendisine "üstadı sani" lakabı verilmiÅŸtir. Hareket içinde ilk ayrılık gerçekleÅŸtikten sonra tabanın önemli bir kısmı onu takip etmiÅŸtir. 1977'de Ä°stanbul'da vefat etmiÅŸtir.
​
Hüsrev AltınbaÅŸak ve takipçileri Ehli Sünnet ve'l Cemaate mensup olduklarını her vesileyle ifade etmekte ve hayatlarını Risaleleri yazmaya adamaktadırlar. DiÄŸer Nurcu gruplardan farklı olarak, risalelerin Osmanlıca harfleriyle yazılması gerektiÄŸini savunurlar. Çünkü onlara göre "Kur'an'a küfür yazısı ile hizmet yapılmaz."
​
AltınbaÅŸak, birçok defa gözaltına alınması ve hapis cezasına çarptırılmasına raÄŸmen herhangi bir taÅŸkınlık yapmamıştır. Aynı ÅŸekilde talebelerine de bunu tavsiye etmiÅŸ ve yanlarında silah vb. ÅŸeyleri taşımalarına izin vermemiÅŸtir.
​
AltınbaÅŸak ve takipçileri Said Nursi'nin siyasetten uzak kalmayı telkin ettiÄŸini öne sürerek siyasete karşı mesafeli duruÅŸlarını bu çerçevede devam ettirmiÅŸlerdir. Devlete karşı bir duruÅŸları olmadığı gibi devletle iç içe bir politika da izlememiÅŸlerdir. Ancak son dönemde özellikle FETÖ olayından sonra devlete yakınlıklarını göstermiÅŸlerdir.
​
Faaliyetleri
Hüsrev AltınbaÅŸak, Said Nursi'nin teÅŸviki üzere kendi ifadeleriyle Tevafuklu Kur'an'ı yazmış ve bunu basmak üzere de Hayrat Vakfı'nı kurmuÅŸtur. Çok sayıda baskı yapan bu Kur'an grup için önemli bir gelir kaynağı oluÅŸturmuÅŸtur. Ayrıca Nur Medreseleri adını verdikleri yerler açmışlar ve buralarda Risalelerin öÄŸretilmesiyle ilgili çalışmalar yapmışlardır. Onun takipçileri kendisinin vefatından sonra Osmanlıca yazı konusunda hassasiyetlerini devam ettirmiÅŸlerdir.
​
2008-2013 yılları arasında 6 tane “Risalei Nur ve Ittihadı Ä°slam" sempozyumu düzenlemiÅŸlerdir.
OluÅŸumun faaliyetleri incelendiÄŸinde ciddi bir tabanı olduÄŸu anlaşılmaktadır. Zira ülkemizin deÄŸiÅŸik bölgelerinde ve yurtdışında birçok farklı alanda çalışma yaptıkları görülmektedir. Özellikle son dönemde yoÄŸun bir ÅŸekilde Osmanlıca kursları düzenlemektedirler.
​
Grup ayrıca ÅŸu faaliyetleri yapmaktadır: Günlük Risale yazımı (özel tertibatlı elle yazım), yaz Kur’an kursları, panel ve konferanslar (Kutlu doÄŸum, helal gıda, Bediüzzaman vs.), hafızlık yarışmaları, gençlik forumları, muhtelif programlar (iftar davetleri, hadis ezberleme yarışmaları), Çanakkale zaferi kutlamaları, yardım faaliyetleri. Ayrıca kreÅŸ, anaokulu, ilköÄŸretim okulu olmak üzere farklı eÄŸitim kademelerinde de faaliyetler yürütmektedirler.

Okuyucu Grubu (Zübeyir Gündüzalp)
Grubun lideri Zübeyir Gündüzalp, Said Nursi'nin talebelerinden ve Nur Cemaatinin önde gelen isimlerindendir. 1946 yılında ilk defa Said Nursi'yi Afyon EmirdaÄŸ'da ziyaret etmiÅŸtir. 1953 senesinde memuriyetten istifa ederek ayrılan Gündüzalp, ölümüne kadar Risalei Nur'a baÄŸlı çizgisini sürdürmüÅŸtür. 1971 yılında vefat etmiÅŸtir.
​
Risalelerin Arap harfleri ve elle yazılmasını savunan Yazıcılar grubundan farklı olarak Okuyucular, Risalelerin Latin harfleriyle yazılmasını, matbaalarda basılmasını ve çoÄŸaltılmasını benimsemiÅŸlerdir.
​
Faaliyetleri
Grubun yaptığı faaliyetler arasında ÅŸunları zikretmek mümkündür: Risalelerin basımı, dağıtımı ve farklı dillere tercüme edilmesi, Risalelerin okunacağı "dershane" denen evlerin açılması, son zamanlarda özellikle tv, radyo, internet vb. kitle iletiÅŸim araçlarının kullanılması, öÄŸrencilerin barınacakları yurt ve evlerin açılması, ulusal ve uluslararası sempozyum ve panellerin düzenlenmesi.

Yeni Asya Grubu (Mehmet Kutlular)
Yeni Asya Grubu'nun lideri Mehmet Kutlular, 1957 yılında askere gitmiÅŸ ve Risale-i Nurlarla ilk tanışması da askerlik döneminde olmuÅŸtur. Askerlik sonrası 11 yıl Zübeyir Gündüzalp'la beraber olmuÅŸ ve onun derslerine devam etmiÅŸtir. 1970 yılında çıkarılmaya baÅŸlanan Yeni Asya Gazetesi sayesinde gazetenin ismi cemaatle bütünleÅŸmeye baÅŸlamış ve bu grup Yeni Asya cemaati olarak anılır olmuÅŸtur.
​
Bu grup, siyasi hayatımızdaki önemli deÄŸiÅŸikliklere raÄŸmen Demokrat Parti misyonunun temsilcisi olarak gördüÄŸü ve siyasi yelpazede neredeyse kaybolmaya yüz tutmuÅŸ partilere destek veren siyasi kimlikleriyle diÄŸer nurcu gruplardan ayrılmaktadır.
​
Yeni Asya Grubuna göre AK Parti ve yöneticileri, "dini siyasete alet eden" bir zihniyetin ve "Milli GörüÅŸ" çizgisinin temsilcileri olup Türkiye'yi bu görüÅŸe çekme niyetini bugün için gizlemektedirler.
Politikayla yoÄŸun iliÅŸkisi sebebiyle diÄŸer Nurcu gruplardan ayrılan ve siyasal anlamda ülkemizin yaÅŸadığı onca deÄŸiÅŸikliklere raÄŸmen "demokrat” hareketin efsaneleÅŸtirip kendisini bir siyasi partiye (DP) angaje eden Yeni Asya Grubu, geldiÄŸi konum itibariyle misyonunu önemli ölçüde yitirmiÅŸ ve farklı bir alana kaymış, görünmektedir.
​
15 Temmuz darbe giriÅŸiminin ardından hükümete yönelik aşırı muhalif tutumları ile paralel olarak FETÖ’yü destekler mahiyette yayınlar yaptıkları bilinmektedir.
​
Faaliyetleri
Yayıncılık bu grubun en önemli faaliyet alanının oluÅŸturmaktadır. BaÅŸlıca yayınları ise ÅŸunlardır: 'Yeni Asya Gazetesi', 'Yeni Asya Yayınları', 'Köprü', 'Bizim Aile; 'Genç Yaklaşım; 'Genç Yorum' ve 'Can KardeÅŸ’ dergileri.
​
"Risalei Nur Külliyatı ve müellifi Bediüzzaman Said Nursi'nin daha iyi anlaşılması ve tanıtılması için ilmi faaliyetlerde bulunmak ve bu tür faaliyetlere destek olmak" amacıyla "Risalei Nur Enstitüsü" kurmuÅŸlardır.

Kırkıncılar Grubu (Mehmet Kırkıncı)
Mehmet Kırkıncı, 1928 yılında Erzurum'da doÄŸdu. Uzun süre medrese usulü ilim tahsilinde bulundu. Said Nursî ile 1955 yılında Isparta'da tanıştı. Erzurum'daki evinde, ölümüne kadar Risalei Nur derslerinin yanında Arapça ve Ä°slami ilimlerle ilgili dersleri vermeye devam etti. 24 Åžubat 2016 tarihinde vefat etti.
​
Kırkıncılar grubu amaçlarının Risalei Nurlar çerçevesinde iman ve Kur’an hizmeti olduÄŸunu ifade etmektedir.
​
Bu grubun mensuplarına göre Said Nursi, geçmiÅŸteki mürÅŸitlerin ve mücedditlerin hakiki bir vârisidir.
​
Faaliyetleri
Grup, çalışmalarını "Erzurum EÄŸitim ve Kültür Vakfı", "Suffa Vakfı" ve "Feyyaz Bilim ve GeliÅŸim DerneÄŸi" bünyesinde yürütmektedir. EÄŸitim faaliyetlerine ağırlık veren grup, özellikle "Feyyaz Bilim ve GeliÅŸim DerneÄŸi" aracılığıyla internet alanında on üç farklı dilde çalışmalar yürütmektedir.
Mehmet Kırkıncının hayatı, çeÅŸitli konularda kaleme aldığı tüm eserleri ve makaleleri http://www.mehmedkirkinci.com adlı sitede yer almaktadır.

TahÅŸiyeciler Grubu (Muhammed DoÄŸan)
Grubun kurucusu olarak kabul edilen Muhammed DoÄŸan (Molla Muhammed el-Kersî) 1944 yılında MuÅŸ’un Varto ilçesinin Kers köyünde dünyaya gelmiÅŸtir. Ä°lmi tahsiline babasının yanında baÅŸlamış ve yaklaşık on beÅŸ yıl çeÅŸitli hocalardan medrese eÄŸitimi görmüÅŸtür. 1973-1998 yılları arası MuÅŸ Merkez Ä°stasyon Camii'nde resmi olarak Ä°mam-Hatiplik görevinde bulunmuÅŸ ve bu görevden emekliye ayrılmıştır. Henüz talebeliÄŸe devam ettiÄŸi 1960’lı yılların başında Risale-i Nur ile tanışan Muhammed DoÄŸanla o yıllarda kendisinde büyük bir merak uyandıran bu külliyatı okuyup büyük bir bölümünü de ezberlediÄŸi belirtilmektedir.
​
TahÅŸiyeciler, Risalei Nur'u önemli bir referans olarak benimsemekle birlikte, "Nûrcu” olmadıklarını özellikle ifade etmektedirler. Öte yandan çoÄŸalmak, insanları kendi meÅŸreplerine davet etmek ve ÅŸahıs merkezli bir grup oluÅŸturmak gibi bir niyet ve teÅŸebbüslerinin olmadığı iddiasındadırlar.
Hiçbir cemiyet ve siyasî cereyanla alakalarının olmadığı bizzat kendileri tarafından deklare edilmektedir.
​
DiÄŸer taraftan FETÖ ile öteden beri derin bir görüÅŸ ayrılığı içerisinde oldukları ve bu ayrılığın ilerleyen süreçte tahÅŸiye davaları gibi hukuki bir boyut kazandığı görülmektedir. Grubun FETÖ’ye yönelttikleri eleÅŸtirilerin baÅŸlıcaları ÅŸunlardır:
-
Kelime-i tevhitten "Muhammedün Resûlüllâh"ı çıkarmaları,
-
Hristiyan ve Yahudilerin cennetlik olduklarını söylemeleri,
-
Fakir fukaranın hakkı olan zekât, kurban ve sadakaları örgüte bir gelir kaynağı olarak görmeleri,
-
Bir emri Ä°lâhî olan tesettürü ”füruat" diye küçümsemeleri,
-
Müslüman bir kızla bir Hristiyan'ı evlendirerek bir hükmi Ä°lâhîye alenen karşı gelmeleri,
-
Banka kurarak Müslümanların fâize karşı direncini kırmaları,
-
SadeleÅŸtirme adı altında Kur'an'ın bu zamanda mühim bir tefsiri olan Risâlei Nurları taÄŸyir ve tahrif etmeleri.
TahÅŸiyeciler üzerinde yapılan incelemede, genel olarak Risalelerden beslenen gruplarda rastlanan birtakım problemlerden söz edilebilse de Ä°slam'ın temel referansları ve felsefesi ile açıkça çeliÅŸki arz eden herhangi bir bulguya rastlanmamıştır. Öte yandan grup, diÄŸerlerinden farklı olarak Ä°slam'ı anlama ve yorumlamada Risalei Nurları ilk sıraya koyma yerine Kur’an, Sünnet, Ä°cma ve Kıyas gibi dinin temel referanslarını vurgulamasıyla da dikkat çekmektedir.
​
Faaliyetleri
Grup tarafından hazırlanan eserler Semendel Yayınları tarafından neÅŸredilmektedir. ÇoÄŸunluÄŸu Risalei Nur Külliyatındaki eserlerin ÅŸerhinden ibaret olan hâlihazırda kırka yakın basılı yayın mevcuttur.
​
Grubun ayrıca vvww.nurmend.com adlı bir web sitesi vardır.

Med-Zehra Grubu
M. Sıddık Åžeyhanzade (ö. 2017) ve Ä°zzeddin Yıldırım'ın başını çektiÄŸi bir grup Nurcu, Yeni Asya Grubunun Risale-i Nurlarda "tahrifat" yaptığını, Said Nursi'nin Kürt kimliÄŸi ve Kürtlerle ilgili söylediklerinin sansürlendiÄŸini iddia ederek ana akım Nurculuktan ayrılmışlardır (1971). Bu grubun amaçlarından biri, Said Nursi'nin vasiyeti olan Van'da el-Ezher’e denk bir üniversitenin kurulmasını gerçekleÅŸtirmektir. OluÅŸum, Said Nursi'nin "Medresetü'z Zehra" adını verdiÄŸi bu üniversitenin kurulması için çalışmalarını Med-Zehra Vakfının bünyesinde yürütmektedir.
​
Med-Zehra Grubunun din anlayışı Risale-i Nur merkezlidir. Kendilerini Ehli Sünnet ve'l Cemaat kabul ederler.
​
Åžeyhanzade'nin beÅŸeri bütün sistemlere karşı olduÄŸu ve bunları küfürle nitelendirdiÄŸi görülmektedir. Ana hedefleri Kürt sorununun çözümünde Ä°slâmî kanadı temsil eden bir taraf olmaya dönük gerekli çalışmalar yapmaktır. “Kürdistan'ın kurulması zorunluluktur ve Ä°slami olması ideal olandır" ÅŸeklinde bir düÅŸünceye sahiptirler.
​
Hareketin mensuplarına göre, bu üniversite Kürdistan'da kurulduÄŸu takdirde, Kürt sosyal yapısında var olan parçalanma ve eÄŸitimsizlik hali ortadan kalkacak, böylece Kürt unsurların arasında yeni bir diriliÅŸ saÄŸlanacaktır.
​
Med-Zehra grubunun Kürt meselesi yüzünden gerek devletle gerek diÄŸer Nurcu gruplarla iliÅŸkileri genellikle mesafeli olmuÅŸtur. Ancak Ak Parti iktidarı döneminde Kürt sorununun çözümü konusunda desteklerini açıkça ilan etmiÅŸlerdir. Ayrıca FETÖ meselesinde yine hükümetin tarafını tutmuÅŸlardır.
​
Said Nursi'nin Kürt kimliÄŸini ön planda tutmaları sebebiyle DoÄŸu ve GüneydoÄŸu bölgelerinde kendilerine taban bulabilmiÅŸlerdir. Ancak bu düÅŸünceleri diÄŸer Nurcu gruplarla aralarındaki irtibatı koparmıştır. Bu sebeple Batıda çok fazla taban bulamamışlardır.
​
Faaliyetleri
Ä°nternet siteleri ve sosyal medya hesaplarını aktif kullanmaktadırlar. Ayrıca grubun "Dava" isimli bir dergisi bulunmaktadır. Yapının, Risale-i Nurları ve oluÅŸuma ait kitapları ve dergiyi basan Tenvir NeÅŸriyat isimli bir müessesesi bulunmaktadır.

Zehra Grubu (İzzettin Yıldırım)
OluÅŸum "Zehra" adıyla anılmaktadır. Ä°sim köken olarak, Said Nursi'nin Van'da yaptırmak istediÄŸi "Medresetü’z Zehra'ya dayanmaktadır. Grubun lideri Ä°zzettin Yıldırım, baÅŸlangıçta Nurcuların genel hareketinin içinde yer almıştır. Nurculara katıldığı 1961'den 1981 yılına kadar aÄŸabeylerin emriyle sırasıyla Urfa, Antep, Çorum ve EskiÅŸehir’de vakıf insan olarak hizmet etmiÅŸtir. 1981 yılında ihtilalciler tarafından arandığı için çevresindekilerin zoruyla yurtdışına gitmiÅŸtir. Yıldırım'ın 2000 yılında öldürülmesi üzerine oluÅŸumun başına Zekeriya Özbek getirilmiÅŸtir. Zekeriya Özbek halen grubun liderliÄŸini sürdürmektedir.
​
Özellikle Kürt meselesine yaklaşımları ve Said Nursi’nin Kürt kimliÄŸini ön planda tutmaları sebebiyle DoÄŸu ve GüneydoÄŸuda kabul görmüÅŸlerdir. GüneydoÄŸuda etkili olmak isteyen baÅŸka bir dini grup olan Hizbullah'la karşı karşıya gelmiÅŸlerdir.
​
Zehra Grubu, diÄŸer Nurcular gibi Risale-i Nur'u merkeze alan bir din anlayışına sahiptir. Ancak Ä°slam dininin evrensel mesajlarını 20. asırda yeniden tecdid ederek zamanın ve mekânın ruhuna uygun bir metodoloji ve üslupla insanlığın nazarına sunmayı hedeflediÄŸini ileri sürmektedir.
​
Yıldırım'a göre, Said Nursi'nin amacı bir Ä°slam devletinin kurulmasıdır. Ancak öncelikle bunun içinin doldurulması için çalışmak gerekir. Kendilerinin, bu amacın gerçekleÅŸmesi için çalıştıklarını ifade etmiÅŸtir.
​
Yıldırım, geleneksel doÄŸu medreselerinin Arapça açısından yeterli; ancak fıkıh, hadis, tefsir ve dini bilgiler konusunda yetersiz olduÄŸunu, mollaların lafızlara takılıp kaldığını ve bunun deÄŸiÅŸmesi gerektiÄŸini söylemiÅŸtir.
​
Devlet ve Diyanet'le ilişkileri hep mesafeli olmuştur. Devletin, Diyanet aracılığıyla dini kontrol altında tuttuğunu savunmuşlardır.
​
Risale-i Nurlarda özellikle Kürt ve Kürdistan kelimelerinin tahrif edildiÄŸi ve Risalelerin eksik basıldığını iddia ederler. Nur cemaatindeki diÄŸer grupların Said Nursi’nin Kürt kimliÄŸini görmezden geldikleri ve Said Nursi’ye zorla "seyyidlik" nispet ettiklerini söylerler.
​
Kürt sorununun barışçıl yollarla çözülmesi gerektiÄŸini ve Kürtlere dil ve benzeri konularda daha fazla hakların verilmesi gerektiÄŸini savunurlar.
​
Kürtçülük davasını öncelemesi ve Said Nursi'nin Ä°slam devletini kurmayı hedeflediÄŸini belirtmesi yönleriyle Med-Zehra grubuyla benzer görüÅŸleri paylaÅŸan Zehra grubu, Risale-i Nurları esas almakla beraber Ä°slam düÅŸüncesinde çağın gereklerini dikkate alarak yeni bir tecdid hareketine ihtiyaç duyulduÄŸunu ve doÄŸu medreselerinde yapılan tedrisin bu anlamda yetersiz olduÄŸunu belirtmesiyle dikkat çeker. Ayrıca grup, PKK ve devlet yanlısı gözükmemeye dikkat etmektedir. Ancak siyasi tercih olarak HDP'ye daha yakın durdukları söylenebilir.
​
Faaliyetleri
Ä°zzettin Yıldırım döneminde çıkartılmaya baÅŸlanan Nûbihar Dergisi yayınlanmaya devam etmektedir.
​
Risalei Nurların basımı (Türkçe, Kürtçe, Zazaca ve Arapça) yapılmaktadır.
​
Panel, sempozyum ve konferanslar düzenlemekte ve öÄŸrenci yurtları açmaktadırlar.
​
Zehra Yayıncılık (Ä°stanbul/Fatih), Hürriyet Kolejleri (Van, Bingöl) ve Zehra Okulları (Ankara) gibi eÄŸitim faaliyetleri vardır.