top of page

Bir Turgut Özal Projesi 

Anti-Ergenekon’un Temelleri Atılıyor

Turgut Özal 1983 yılında iktidar olmuştur fakat muktedir olamadığının farkındadır. 1960 Darbesiyle çizilen, kilit taşı konumunda Cumhurbaşkanlığı makamının bulunduğu hukuki çerçeve, sivillerin sadece tiyatro oynamasına izin vermektedir. Bunu zorlayacak her tür çaba da karşısında askeri ve yargıyı bulmaktadır. Asıl yönetim askerdedir ki askeri vesayet denen şeyin özeti zaten budur.

Bu durum ilelebet böyle mi devam edecektir? Değişecekse nasıl değişecektir?

Bunun için sabırla çalışıp öncelikle polis ve yargıda, mümkün olduğunca da askeriye içinde muhafazakâr insanların sayısını artırmaktan başka çare görünmemektedir.

Bu aşamada F.Gülen devreye girer. Turgut Özal’ın F.Gülen ile ilişkisi 70’li yıllara dayanıyordu.  

Keçeciler: “Turgut Özal, Fethullah Gülen’in de aralarında bulunduğu kişilerle beraber Ankara’da benim evimde bir araya geldik. Bu toplantıda Fethullah Gülen’e askerlerin darbe yapacaklarının kesinleştiği, kendisinin saklanmasının iyi olacağını tavsiye etti. "

Öncelik emniyet teşkilatına verilir. Askeri vesayet son noktaya gelindiğinde silah üstünlüğünü kullanmaktadır. Asker yetkilerini aşıp silahla müdahale ettiğinde en azından ona karşı direnecek silahlı ve eğitimli bir başka güç gerekmektedir.

Bedreddin Dalan: “Türk Silahlı Kuvvetleri son 20-25 yıl içerisinde oldukça güzel bir yere geldi. Bir Türk ordusu haline dönüştü… Silahlı Kuvvetler, dışarıdan gelen isteklere Türklüğün penceresinden de bakmaya başladı. Tabii bu uluslararası dengeler açısından fevkalade kötü oldu. Özellikle Turgut Özal'ın kışkırtmasıyla, yavaş yavaş Amerika, Silahlı Kuvvetlerden ürkmeye başladı. Bir alternatif yapmaya kalktılar. Silahlı Kuvvetlerin karşısına polisi dikmeye kalkıştılar. Bu rahmetli Özal'ın projesiydi. Amerika ile beraber yaptıkları projeydi. Ben o zaman uyardım. Bakın sarımsağın karşısına soğanı dikiyorlar. Fethullah Hoca'yı da onun içine yerleştirdiler adamlarını da. 20-30 tane de Fethullahçı öğrenciyi Amerika'ya gönderip eğitim yaptırıp Polis Akademisi'nin içerisine hoca olarak sürdüler.”

Bedreddin Dalan’ın sözlerinden anlaşıldığı kadarıyla, bağımsız hareket etme emareleri gösteren Asker’den Amerika’da rahatsızdır ve projeye destek vermiş görünmektedir.

Özal Hükümetleri döneminde mümkün olduğunca F.Gülen’in Emniyet içinde teşkilatlanmasına siyaseten destek verilir ve gerekli hukuki düzenlemeler yapılır.

Cemaat, ANAP Hükümeti döneminde Başbakan, Bakan seviyesinde gördüğü destek sebebiyle emniyet teşkilatına girmekte hiç zorlanmadı Hatta büyük teşvikler de gördü. Yetkililere listeler verildi; bu listeler hiç itiraz edilmeden kabullenildi. Sağlık raporuyla ilgili engelleri aşmada zaten cemaati zorlayacak bir durum yoktu. Devlet hastanelerinde görev yapan cemaat mensubu doktorlar bu işi seve seve bir görev şuuru içinde hallediyorlardı.[1]

1984'de Polis Akademisi Yasası'nda yapılan bir değişiklikle lise ve üniversite mezunlarına doğrudan Polis Koleji'ne girme imkânı tanındı. Daha önce sadece Polis Koleji'nden mezun olanların devam edebildiği Polis Akademisi'nin ilk ve son sınıflarına dışarıdan da öğrenci alınmasına ilişkin yapılan bu düzenleme, Emniyet içindeki sistematik Fethullahçı örgütlenmenin genişlemesinin de miladıydı.[2]

F.Gülen de artık öğrencileri, eğitim fakültelerinin yanında yavaş yavaş polis okullarına, hukuk fakültelerine ve askeri okullara da yönlendirilmeye başlamıştır.

Devlet tarafından, diğer üniversitelerden mezun olanların da emniyete girmeleri onaylanınca, özellikle ilk dönemde Cemaat üyelerinden bütün üniversite mezunlarının ilk tercihi emniyete girmek olmuştur. [3]

Aynı yıllarda, siyasal fakültelerine yönlendirilen cemaat üyeleri yavaş yavaş kaymakam olmaya başlamışlar; daha sonra bunlardan pek çoğu valiliğe de yükselmiştir. Yargıya girişler de aynı dönemlerin eseridir. Hukuk fakültesi mezunlarının özellikle savcı ve hakim olmaları istenmiş ve bu konuda yoğun çalışmalar yapılmıştır.[4]

Aslında toplum da bu gayreti desteklemektedir.

Çocuklarının başarılı olmasını amaçlayan ve kötü alışkanlıklardan korumak isteyen aileler, uzunca bir dönem Cemaat okullarını tercih etmişlerdi. Bu okullardan mezun olan başarılı öğrenciler, askeri liselere, harp okullarına, Polis Koleji'ne ve Polis Akademisi'ne yönlendirilmişti. Böylece Cemaat ideolojisi etrafında toplanan bir kadro oluşturuldu. [5]

 

 

Dipnotlar

[1] Şeytanın Gülen Yüzü. Latif Erdoğan. Turkuaz:2016

[2] Paralel Yürüdük Biz Bu Yollarda. Ahmet Şık. Postacı:2014

[3] Şeytanın Gülen Yüzü. Latif Erdoğan. Turkuaz:2016

[4]Şeytanın Gülen Yüzü. Latif Erdoğan. Turkuaz:2016

[5]İn. Sabri Uzun. Kırmızı Kedi: 2014

Kültür Sayfası

bottom of page