1980 Sonrası Din Eğitimi
Prof. Halis Ayhan'ın Türkiye’de Din EÄŸitimi (Ensar: 2014) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır.
Kur'an Kursları
1980-1997
12 Eylül 1980 sonrası din eÄŸitimi alanında yapılan deÄŸiÅŸiklikler ve geliÅŸmeler, Kur'an kurslarında olmamıştır.
​
1971 yılında yürürlüÄŸe konulan Kur'an Kursları YönetmeliÄŸi ile Kur'an kurslarının açılış, yönetim, denetim ve çalışma usulleri belirtilmiÅŸtir. Buna göre Kur'an kurslarında Kur'ân-ı Kerîm'i yüzünden okumak ve hıfzetme çalışmaları yapılmaktadır. Kur'an kurslarını bitirenlere ihtiyaç halinde Kur'an kursu öÄŸreticiliÄŸi ve müezzin-kayyımlık verilmektedir.
​
1971 yılında Kur'an Kursları YönetmeliÄŸi çıkıncaya kadar bu kursların denetimi yalnızca Milli EÄŸitim Bakanlığı'na aitti. Buna raÄŸmen 1971 yılına kadar Kur'an kurslarında eÄŸitim ve öÄŸretim amaçlan yönünden ciddi sapmalar görülmüÅŸtür. Milli EÄŸitim Bakanlığı müfettiÅŸleri konunun uzmanı olmadıklarından buralardaki dinî sapmaları tespit edememiÅŸlerdir. 1971 yılından bu yana resmî denetimler tesirini göstermiÅŸ; resmî Kur'an kurslarında hemen hemen problem kalmamıştır.
​
Esra OÄŸul'un Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığında Kur’an Kursları-Toplumsal Boyut adlı Y.Lisans Tezi.nden (Osmangazi Ünv:2017) kısaltılarak alınmıştır.
1980 yılından 1996 yılına kadar kurs ve öÄŸrenci sayısı sürekli artış göstermiÅŸtir. Kurs ve öÄŸrenci sayısının en fazla olduÄŸu 1995-1996 öÄŸretim yılında ise; 5949 öÄŸretime açık Kur’an Kursu ile, 158.588 yüzünden, 22.401 hafız olmak üzere toplam 180.989 öÄŸrenci bulunmaktadır.
​
1997 Sonrası
Din Eğitimi El Kitabı'ndan (Grafiker:2017) kısaltılarak alınmıştır.
Kur’an kurslarındaki sayısal artış ilköÄŸretimde 8 yıllık kesintisiz zorunlu eÄŸitim uygulamasına geçildiÄŸi 1997 yılına kadar belli bir ivme ile devam etti. 1997 ve 1999 yılındaki yasal düzenlemelerden sonra, Kur’an kurslarına kayıt yaptırabilmek için ilköÄŸretimi (kesintisiz 8 yıl) bitirmiÅŸ olmak ve yaz kurslarına kayıt yaptırabilmek için de ilköÄŸretim 5. sınıfı bitirmiÅŸ olmak ön ÅŸartları getirildi. Bu düzenlemeler kısa sürede Kur’an kurslarını etkiledi.
​
Yıl Kurs Sayısı
1980 2610
1990 4998
2000 3119
2010 10.914 (9.486)
2003 yılına gelindiÄŸinde ise Kur’an kurslarının sayısında yeniden yükseliÅŸ çizgisi gözlenmeye baÅŸladı. 2011-2012 yılında gerçekleÅŸtirilen yasal düzenlemelerle Kurslara baÅŸlama yaşına iliÅŸkin sınırlamalar kaldırıldı.
​
Kur’an kurslarının tarihindeki ilk ve önemli niteliksel geliÅŸmeler 2004-2005 öÄŸretim yılından itibaren yaÅŸanmaya baÅŸlamıştır. Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığı, yaygın din eÄŸitimi faaliyeti yürüttüÄŸü Kur’an kurslarıyla ilgili olarak 2005 yılından itibaren yeniden yapılanma çalışmaları baÅŸlatmıştır. Halen bu çalışmalar devam etmektedir. 2010 yılı istatistiklerine göre ülkemizde toplam 10.914 Kur’an kursu bulunmaktadır. Bunların 9.486’sı eÄŸitim-öÄŸretime açıktır.
​
Türkiye'de Din EÄŸitimi ve Sorunları-Sempozyum Bildirileri (Dem:2014) adlı kitaptan kısaltılarak alınmıştır.
2012/13 eÄŸitim öÄŸretim yılına gelindiÄŸinde bu sayı 13000'lere ulaÅŸmıştır. Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığının resmi internet sitesinde yer alan son istatistiklere göre, 31.12.2017 tarihi itibariyle, eÄŸitime açık olan Kur'an kursu sayısı 15.796'dır.
2000 Yılından Sonra Yapılan Yeni Düzenlemeler
Esra OÄŸul'un Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığında Kur’an Kursları-Toplumsal Boyut adlı Y.Lisans Tezi.nden (Osmangazi Ünv:2017) kısaltılarak alınmıştır.
Yeni bir Kur’an Kursu YönetmeliÄŸi hazırlanmış ve bu yönetmelik “Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığı Kur’an Kursları ile ÖÄŸrenci Yurt ve Pansiyonları YönetmeliÄŸi” baÅŸlığı ile 3 Mart 2000 tarihinde yürürlüÄŸe girmiÅŸtir. YönetmeliÄŸin 9. Maddesi’ne göre, Kur’an kurslarına kayıt için; “ilköÄŸretimi bitirdiÄŸini gösteren belgenin aslı veya onaylanmış örneÄŸi, yaz Kur’an Kursları içinse, ilköÄŸretimin 5. sınıfını geçtiÄŸini gösteren karnenin okul yönetimince onaylanmış örneÄŸi” istenir. Böylelikle 1997 yılı itibarı ile Kur’an Kurslarına devam edebilmek için “8 yıllık ilköÄŸretim mezunu olmak” koÅŸulu getirilmiÅŸ, 2000 yılından sonra da bir çocuÄŸun yaz kurslarına devam edebilmesi için, kiÅŸiden 5. sınıftan 6. sınıfa geçtiÄŸini karne ile belgelemesi istenmiÅŸtir. Bu dönemden sonra kurslara devam eden öÄŸrenci sayısında düÅŸüÅŸ olmasının yanında, öÄŸrencilerin yaÅŸ ortalamaları da yükselmiÅŸ, Kur’an Kurslarında daha ziyade yetiÅŸkinlere eÄŸitim verilen bir durum ortaya çıkmıştır.
​
Kur’an eÄŸitim ve öÄŸretimini olumsuz etkileyen bu durum, 653 sayılı Kanun Hükmünde Karamame’nin 17 Eylül 2011 günü Resmî Gazetede yayımlanmasıyla ortadan kalkmıştır. Yaklaşık on dört yıl süren ve Kur’an öÄŸrenmek ve dini bilgiler almak isteyen kiÅŸileri temel haklarından mahrum bırakan bu anlamsız uygulama nihayet sona erdirilmiÅŸ, söz konusu kararnamede Yaz Kur’an Kurslarının eÄŸitime engel olmadığını bildiren gerekli açıklamalar yapılmıştır:
“633 sayılı Kanunun Ek 3. Maddesinin kaldırılması ile Kur’an-ı Kerim ve mealini öÄŸrenmek, hafızlık yapmak, dinî bilgiler almak isteyenlerin, zorunlu temel eÄŸitime devam ederken, dershane, sanat ve spor etkinliklerine iliÅŸkin çeÅŸitli kurslara devam edebildikleri gibi bu kurslara da katılabilmelerine imkân saÄŸlanmıştır. Söz konusu yaÅŸ sınırlamasının kaldırılmasına dair düzenleme, öÄŸrencilerin kesintisiz zorunlu temel eÄŸitimi ihmal edeceÄŸi sonucunu doÄŸurmamaktadır.”
​
Kanun Hükmünde Kararname, yaz aylarında henüz 5. sınıfa geçmediÄŸi için çocuklarını yaz Kur’an Kurslarına gönderemeyen velileri rahatlattığı gibi kurs öÄŸreticilerini de rahatlatmıştır. Çünkü velilerin önemli bir kısmı, yasak olduÄŸunu bilerek veya bilmeden, 5. sınıfa gelmemiÅŸ çocuklarım Kur’an ve dini bilgiler öÄŸrenmesi için kursa veya camiye gönderme de ısrar etmekteydi. Bu durum gerek öÄŸreticileri ve öÄŸrencileri gerek de denetleme yapan müfettiÅŸleri zor durumda bırakıyordu. Bu kanun hükmünde kararname, çoÄŸunluÄŸu Müslüman bir toplumda, bütün tarafları zor durumda kalmaktan kurtarmış, bu süreçten sonra yaz Kur’an kursuna giden öÄŸrenci sayısında önemli artışlar meydana gelmiÅŸtir.
​
2004 yılında, BaÅŸkanlık tarafından, Kur’an kurslarında yürütülen din eÄŸitimi ve öÄŸretimi faaliyetlerinin daha etkin ve verimli hale getirilmesi için bu kurslarda takip edilen programların; çaÄŸdaÅŸ, bilimsel, program geliÅŸtirme anlayışına uygun olması adına bir çalışma baÅŸlatılmış, Kur’an Kurslarında (yüzünden okuyanlar için) uygulanmakta olan öÄŸretim programını geliÅŸtirme komisyonu kurulmuÅŸ ve Kur’an Kursları Programı hazırlanmıştır.
​
2005 yılında ise Yaz Kur’an Kurslarının düzenlenme zaman ve yerleri; kurslara devam etmekte olan öÄŸrencilerin bilgi düzeylerindeki farklılıkları ve kurslardan beklentileri; öÄŸreticilerin yetiÅŸtirilmesi ve denetimi; öÄŸrenenlerin devam takibi; öÄŸretim programının mahallî ÅŸartlara göre esnek bir öÄŸretim programı olmasının gerekliliÄŸi gibi hususlar sebebi ile yaz kursları bütün yönleriyle yeniden ele alınmış ve Yaz Kur’an Kursları ÖÄŸretim Programı hazırlanmıştır. Yaz kurslarında “Kur Sistemi”ne geçilmiÅŸtir. Kur sistemine göre yapılandırılan Program 3 kur halinde düzenlenmiÅŸ ve her kur 3 haftalık bir eÄŸitimden oluÅŸmuÅŸtur.
​
2010 yılında, yıllarca kiÅŸisel tecrübelere dayalı metotlarla yapılan hafızlık eÄŸitimine bir standart getirmek ve büyük bir çaba ile elde edilmiÅŸ hafızlığın unutulup zayi olmasının önüne geçmek adına ilk defa bir Hafızlık EÄŸitim Programı hazırlanmıştır. Hafızlık eÄŸitimi adına atılan bir diÄŸer adım da 2015 yılında olmuÅŸ, hafızlık eÄŸitimini tamamlayıp da hafızlıkları yeterli düzeyde saÄŸlam olmayanların, hafızlığını pekiÅŸtirme, talim ve tecvit becerisi kazanma, sûre ve sayfaların anlamları ve temel mesajları hakkında yeterli bilgi sahibi olma, böylece Kur’an-ı Kerim’i ezberlemenin yanı sıra onun anlam dünyasıyla bir baÄŸ kurabilme, dinî bilgiler ve hitabet bilgisine sahip olma gibi becerileri kazandırmak, böylece nitelikli bir hafızlığa katkıda bulunmak amacıyla, BaÅŸkanlık tarafından “Hafızlık Tekrar ve Talim Programı” hazırlanmıştır.
​
2010 yılında Yaygın Din EÄŸitimi ile ilgili olarak toplumun ihtiyaçlarına cevap verecek çalışmalar yapmayı hedefleyen BaÅŸkanlık, Kur’an öÄŸretiminin Kur’an Kursları yanında gerektiÄŸinde camilerde de uygulanabilir bir ÅŸekilde yapılabilmesi adına yeni bir proje hayata geçirmiÅŸtir. Uzun zamandır mevzuatta bulunmasına raÄŸmen; açılış kriterlerinin, programlarının ve uygulama esaslarının tam olarak belli olmaması, görevlendirilenlere ücret ödenmemesi gibi sebeplerden dolayı hayata geçirilemeyen bu kursların yeni proje ile uygulanır hale getirilmesi düÅŸünülmüÅŸtür. Bu doÄŸrultuda Bakanlar Kurulunun 24 Temmuz 2009 tarihli Gazetede yayımlanarak yürürlüÄŸe giren “Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığı’nca Düzenlenen EÄŸitim Faaliyetlerinde Uygulanacak Ders ve Ek Ders Saatlerine Ä°liÅŸkin Karar”ı ile Kur’an kursu bulunmayan veya bulunup da ihtiyaçlara cevap veremeyen yerlerde Camilerde Kur’an ÖÄŸretimi Kursları’nın açılmasına, öÄŸreticilere de ek ders ücreti ödenmesine olanak saÄŸlanmıştır. Hayata geçirilen bu proje, çalışan ya da eÄŸitim- öÄŸretime devam eden yetiÅŸkin bireylere yönelik bir çalışma olup, öÄŸreticiler de camideki görevli Ä°mam-Hatipler olduÄŸu için bu kursları talep edenler genellikle erkek öÄŸrenciler olmuÅŸtur.
​
28.08.2012 tarihli onay ile BaÅŸkanlık, Kur’an Kurslarından toplumun tüm kesimlerinin etkin ve verimli bir ÅŸekilde yararlanabilmesi adına, büyük bir deÄŸiÅŸime kapı aralayan Ä°htiyaç Odaklı Kur’an Kursları ÖÄŸretim Programı’nı hazırlamıştır. 2011 yılında pilot uygulama olarak belirli il ve kurslarda uygulanan bu program, 2012 yılında tüm Türkiye’de uygulanmaya baÅŸlamış, Kur’an kurslarında büyük bir deÄŸiÅŸimin kapısı aralanmıştır. Ä°htiyaç Odaklı Kur’an Kursları konusu çalışmanın ilerleyen kısımlarında ayrıntılı olarak ele alınacaktır.
​
2013 yılında yurtdışından BaÅŸkanlığa, Kur’an Kurslarında eÄŸitim görmek için gelen misafir öÄŸrencilerin dinî, millî ve kültürel deÄŸerlerini koruma, saÄŸlıklı din eÄŸitimi alıp, içinde yaÅŸadıkları topluma hizmet etmeleri adına 13.09.2013 tarih 1070 sayılı onay ile Kuran Kursları Yurtdışı Misafir ÖÄŸrenci ÖÄŸretim Programı hazırlanmıştır. Dört dönem halinde uygulanan program Türkçe, Kur’an-ı Kerim, Dinî Bilgiler, Sosyal Etkinlik ve Rehberlik derslerinden oluÅŸmaktadır.
​
BaÅŸkanlığın son dönemlerde kurslarda yapmış olduÄŸu büyük yeniliklerden birisi de 4-6 yaÅŸ grubu çocuklara Kur’an Kursu açılmasıdır. YaÅŸ sınırlandırılması bulunmayan yaygın din eÄŸitiminde, 4-6 yaÅŸ grubu çocuk sahibi vatandaÅŸlardan gelen talep üzerine BaÅŸkanlık, 26 Ocak 2012 tarihinde “04-06 YaÅŸ Grubuna Yönelik Olarak Din EÄŸitimi Projesi” baÅŸlatmıştır. Bu baÄŸlamda büyük bir titizlikle “Kur’an-ı Kerim Kursları ÖÄŸretim Programı (4-6 YaÅŸ Grubu)” geliÅŸtirme komisyonu oluÅŸturulmuÅŸ, 05.09.2014 tarih 936 sayılı onay ile program 2014-2015 eÄŸitim-öÄŸretim yılında uygulamaya geçilmiÅŸtir.
​
Ayrıca Türkiye dışında Türklerin yoÄŸun olduÄŸu ülkelerde de Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığı ile çeÅŸitli sivil toplum kuruluÅŸlarınca Kur'an öÄŸretimi yapılmaktadır. 2000-2001 öÄŸretim yılında Almanya, Hollanda, Fransa, Belçika, Avusturya, Ä°sviçre, Danimarka, Avustralya ve ABD'nde BaÅŸkanlığın görevlileri tarafından yürütülen Kur’an-ı Kerim ve dinî bilgiler kurslarında toplam 51.955 öÄŸrenci öÄŸrenim görmüÅŸtür.
Prof. Dr.Mustafa Öcal'ın Osmanlı’dan Günümüze Türkiye’de Din EÄŸitimi (Dergâh: 2017) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır.
Din Bilgisi Dersleri
(1982) “Din ve Ahlak Bilgisi” Dersinin Zorunlu Hale Getirilmesi
1982 Anayasası’nın 24. maddesi ile ilginç bir geliÅŸme ortaya konuldu. Türkiye’de -belki de dünyada-ilk defa bir ders anayasada ismen yer almış oldu. 24. maddenin ilgili paragrafı ÅŸöyledir:
Din ve ahlâk eÄŸitim ve öÄŸretimi devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Din Kültürü ve Ahlâk ÖÄŸretimi ilk ve orta öÄŸretim kuramlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dışındaki din eÄŸitimi ve öÄŸretimi ancak kiÅŸilerin kendi isteÄŸine, küçüklerin de kanuni temsilcisinin talebine baÄŸlıdır.
​
Din ve Ahlâk Bilgisi derslerinin zorunlu hâle getirilmesinden sonra, o dönemde tamamı Ankara Üniversitesi Ä°lahiyat Fakültesi’nde görev yapan öÄŸretim elemanlarına ders kitapları yazdırılmıştır. Kitaplar, Millî EÄŸitim Bakanlığı tarafından yayımlanarak okullarda tek tip (alternatifsiz) ders kitapları olarak okutulmaya baÅŸlanmıştır.
​
Din Bilgisi dersi ile Ahlâk dersinin, “Din ve Ahlâk Bilgisi” adıyla birleÅŸtirilip okullarda zorunlu ortak derslerden biri olarak okutulma kararı o dönemde çok tartışılmıştır. Basında, gazete köÅŸe yazarları ve yorumcuları bu konuda ikiye ayrılmıştır. Kimileri, kararın çok isabetli olduÄŸunu, hatta geç kalmış bir karar olduÄŸunu ifade ve iddia ederken kimileri de tam tersini savunmuÅŸlardır. Bu ikinci gruptakiler, —dinî herhangi bir konuda bir geliÅŸme olduÄŸu zaman hep yaptıkları gibi— Din ve Ahlâk Bilgisi derslerinin zorunlu olarak okutulmasının “AtatürkçülüÄŸe aykırı” (!) olduÄŸunu ve lâikliÄŸin elden gideceÄŸini(l) iddia etmiÅŸlerdir.
​
“Din ve Ahlâk Bilgisi” adıyla zorunlu dersler arasında okutulmaya baÅŸlanmasının üzerinden 4 yıl geçtikten sonra, 1986 da dersin adına kültür kelimesi ilavesiyle. “Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi” yapılmıştır.
Prof. Dr.Ä°smail Kara'nın Cumhuriyet Türkiyesi'nde Bir Mesele Olarak Ä°slam (Dergâh: 2016) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır.
Yorum
1982 yılının sonlarında kabul edilen 12 Eylül anayasasının hiç umulmadık bir zamanda ilk ve orta eÄŸitimdeki seçmeli olan Din Dersleri ile mecburi olan Ahlâk Derslerini birleÅŸtirerek “Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi” adıyla mecburi hale getirmesi beklenmedik bir ÅŸeydi ve geniÅŸ bir memnuniyet doÄŸurmuÅŸtu. Danışma Meclisi anayasanın 24. maddesindeki bu dikkat çekici düzenlemesine gerekçe olarak “istismar ve suiistimali önlemek amacıyla, din ve ahlâk eÄŸitim ve öÄŸretimi devlet denetimi ve gözetimi altına alınmıştır” demekte idi.
​
Darbenin birinci ismi Kenan Evren çerçeveyi tamamlıyor:
“Türkiye’de Ä°mam Hatip Okulları neden çoÄŸalmıştır? (...) Sebebi: Ana baba çocuÄŸunun din dersi almasını da istiyor. ‘Nasıl olsa lise seviyesinde diÄŸer okullarda bu hiç yoktur, o halde Ä°mam Hatip Okuluna göndereyim’ diyor. Hem lise diploması alır hem de din bilgisi alır diye düÅŸünüyordu."
​
Kimin istismarı ve suistimali önlenecekti acaba? Aslında bütün Cumhuriyet tarihi boyunca dinî alanda en büyük istismar ve suistimaller çok çeÅŸitli yollarla devletten, devletin din iÅŸleriyle bir ÅŸekilde ilgili kurulularından, asker ve sivil bürokrasiden gelmiÅŸti. Devletin kendini suçlamadığını varsayarsak burada töhmet altında bırakılan, zaman zaman istismar denebilecek alanlara da bilerek veya bilmeyerek giren mütedeyyin halk ve onlara yakın siyasî kuruluÅŸlar, bürokratlar, cemaat ve tarikat yapıları ve din eÄŸitimi verdiÄŸi varsayılan bazı kurumlar, din görevlileri, dinî gruplar, “mürteci”ler olmalıydı. Nitekim Danışma Meclisi’nde bu madde görüÅŸülürken söz alan biri (Ä°brahim Göktepe) müzakerelerde çokça dillendirilen bir açıklamaya baÅŸvurmuÅŸ ve “okullarımızda din dersi ehil kimseler tarafından verilmediÄŸinden çocuklarımız ya hiç din terbiyesi alamamış veya cahillerin elinde kalmıştır. Bunun içindir ki okullarımıza din dersi koyacağız; ama müsaadesiz Kuran kursları ile de amansız mücadele edeceÄŸiz” demiÅŸtir. Aslında bu sözler ihtilalin lideri gözüken Kenan Evrenin konuÅŸmalarından alınmadır.
​
Bu gerekçeler ve benzeri açıklamalar elbette olanı, yapılmak isteneni açıklamakta çok yetersiz kalacaktır. 1980 darbesinin 1960 darbesi gibi dinî alan için siyasî merkez refleksiyle uzun vadeli çalışmalar yapmış olduÄŸunu, mecburi Din Derslerinin de bunun bir parçası olarak tezahür ettiÄŸini, 12 Eylülün paralel bir uzantısı olan ANAP iktidarlarıyla da bu politikalara hayli mesafe katettirdiÄŸini hatırlamak gerekecektir. Cemaat ve tarikatların, Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığının o günün ÅŸartlarında yeniden organizasyonu, mütedeyyin-radikal-Ä°slâmcı çevrelerin çok yönlü olarak sistemin içine çekilmesi, Rabıta kurumu ve finans kurumlan dahil Ä°slâm ülkeleri örgütleriyle münasebetlerin artırılması, “yeÅŸil sermaye” düzenlemeleri, mütedeyyin çevrelerin basın-yayın piyasasına dahil olmaları/ edilmeleri, haddini aÅŸan MSP çizgisinin alanının daraltılması ve rejim tenkitlerinde kullandığı “silahların” elinden alınması... bunlar arasındadır. Bu proje ve uygulamaların yerli ve yabancı araÅŸtırmacılar tarafından Atatürkçü darbeci askerlerin Türk-Ä°slâm Sentezi projelerine eklemlenmesi olarak adlandırılması bilgi yetersizliÄŸinden kaynaklanmıyorsa elbette açık bir saptırma ve planlı bir yönlendirmedir.
​
SoÄŸuk SavaÅŸ sonrası dönemin ÅŸartları, hususen kimlik siyasetleri ve ardından Ak Parti iktidarıyla yeni bir safhaya giren Avrupa BirliÄŸi politikaları Din Derslerinin mecburiliÄŸini yeniden ve daha yüksek sesle gündeme taşımıştır. Bu yeni tartışmanın iki önemli ayağı var; biri bu derslerin mecbur oluÅŸunun laikliÄŸe aykırı almak zorunda oluÅŸları. Bu iki mesele de zaten fevkalâde yetersiz ve güdük olan Din Derslerinin hem programlarını hem de ders kitaplarının muhtevalarım daha zayıflatıcı bir fonksiyon icra etmiÅŸtir, etmektedir.