top of page
Demokrat Parti Döneminde (1950-1960)
Din EÄŸitimi

Atiye EmiroÄŸlu'nun Türkiye'de Din EÄŸitimi BaÄŸlamında Ä°mam-Hatip Okulları (Selçuk Ünv.: 2016) adlı doktora tezinden kısaltılarak alınmıştır.

​

1950-1960 Arası Siyasi Gelişmelerin Din Eğitimine Etkisi

Din EÄŸitimi BoÅŸluÄŸu ve Cemaatler

Din eÄŸitiminin okul müfredatından çıkarılması ve Ä°mam-Hatip Okullarının kapatılması sonucu halkın istediÄŸi din eÄŸitimi ihtiyacı, karşılanamamıştır. Cemaatler, özellikle II. Dünya Savaşı’ndan sonra laiklik anlayışının din yönünden esnetilmesiyle birlikte kendilerini daha açık biçimde göstermeye baÅŸlamışlardır. …19. yüzyılın sonundan itibaren Anadolu’da ağırlık kazanan Süleyman Hilmi Tunahan’ın (1888-1959) kurduÄŸu, Süleymancılık; diÄŸeri ise Said-i Nursi’nin (1873¬1960) önderliÄŸinde kurulan Nurculuk cemaatleridir.

​

Komünizmle SavaÅŸ

1950-1960 arasında Türkiye’nin din eÄŸitimine yön veren olaylar arasında dünya siyaseti de gösterilebilir.

​

II. Dünya Savaşı’nın sona ermesinden sonra dünya düzenine ÅŸekil veren Amerika ve Rusya gibi iki devletin gücü yadsınamaz. SSCB’nin komünizm tehdidine karşı ABD’nin “yeÅŸil kuÅŸak” projesi ile dinselleÅŸtirilmiÅŸ bir Türkiye ve dünya yaratma hedefi, Türkiye’de dinin siyaset sahnesine taşınmasına neden olan etkenlerden biri olmuÅŸtur.

​

Emre Kongar’a göre DP’nin iktidara gelmesinden sonra, Türkçe okunan ezanın Arapçaya döndürülmesi, komünizm yanlısı görülen Köy Enstitülerinin resmen kapatılması, Ä°mam-Hatip Okullarının yaygınlaÅŸtırılması gibi siyasal ve eÄŸitimsel olaylar Amerika’nın ‘YeÅŸil KuÅŸak Projesi”nin bir sonucudur. 

​

1962’de kurulan “Komünizmle Mücadele DerneÄŸi” gibi yeni saÄŸcı örgütler kurulmuÅŸ ve Ä°slam’ı Komünizmin panzehiri olarak sunmuÅŸtur. 

​

“SoÄŸuk SavaÅŸ Dönemi” olarak da adlandırılabilecek bu süreç için KaçmazoÄŸlu ÅŸöyle demiÅŸtir:

“1950’li yıllarda din-devlet iliÅŸkileri ve laikliÄŸin bu kadar yoÄŸun bir ÅŸekilde gündemi iÅŸgal etmesinin nedeni, geleneksel kitlelerin ideolojisi olan dinin demokratik geliÅŸmelere baÄŸlı olarak gündeme taşınmasıyla ilgilidir. Dinsel içerikli tartışmaların gündeme geliÅŸ nedenlerinden biri de Amerikan hayranlığı ve Rus düÅŸmanlığının Amerika-Rusya çatışmasında iç politikaya yansıtılmasıdır. Bu dönemde, Amerika dine saygı gösteren, hoÅŸgörü besleyen; Sovyetler BirliÄŸi ise din ve namus düÅŸmanlığıdır. Amerika komünizmin en büyük düÅŸmanı ve Türkiye’nin en önemli müttefikidir. Üstelik dinine baÄŸlı bir toplum-devlettir, yemin Ä°ncil üzerine yapılmaktadır. Öyle ise, bizde de dine daha fazla önem verilmeli ve laiklik ilkesi altında komünizm düÅŸmanlığına izin verilmelidir. Bir baÅŸka anlatımla, 1950’lerde, soÄŸuk savaÅŸ dönemi Türkiye’sinde, Sovyet yanlılığı dinsizlik ve vatan düÅŸmanlığı iken, Amerikan hayranlığı ‘dindarlık’ ve ‘vatanseverlik’ olmaktadır.”

​

1956 yılı Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığı bütçe görüÅŸmeleri esnasında, DP Ankara Milletvekili Ömer Bilen, kızıl tehlikenin bugün her tarafı sardığını, bunu önlemek için mutlaka dine önem vermek gerektiÄŸini vurgulamıştır.

​

SoÄŸuk SavaÅŸ sürecinde Türkiye’ye yapılan Truman doktrini, Marshall Planı gibi Amerika yardımları siyasi ve ekonomik olmasıyla birlikte, komünizme karşı dünyada “din” olgusunu yerleÅŸtirmeye yönelik amaçlar taşımıştır.  

​

Esra OÄŸul'un Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığında Kur’an Kursları-Toplumsal Boyut adlı Y.Lisans tezinden (Osmangazi Ünv: 2017) kısaltılarak alınmıştır.

Kur’an Kursları

1950’de yapılan seçimlerle yeni bir dönem baÅŸlamıştır. 1950 yılında 18 yıllık Arapça ezan yasağı kaldırılmış, din dersleri, isteÄŸe baÄŸlı olmak ÅŸartı ile birlikte programın parçası durumuna getirilmiÅŸtir. Hızlandırılmış imam-hatip kurslarının din görevlisi yetiÅŸtirmede yetersiz olduÄŸu gerekçesiyle deÄŸiÅŸik illerde birer imam-hatip okulu açılmıştır.  

​

Kur’an-ı Kerim öÄŸretimi serbest bırakılmasıyla, 1950’de 144 olan Kur’an Kursu sayısı 1960 yılında 326’ya ulaÅŸmıştır. 

KuranKursu2.png

1951 yılından sonraki dönemde açılan Ä°mam-Hatip okulları, Ä°lahiyat Fakülteleri ve Yüksek Ä°slam Enstitülerinin öÄŸretim programlarında Kur’an dersleri yerini almıştır. Ancak din görevlisi yetiÅŸtirmek amacıyla kurulan bu kurumların sınırlı kitleye hitap edeceÄŸi muhakkaktır. Bu kitlenin dışında olanların, çocukların ve yetiÅŸkinlerin dinî bilgileri ve Kur’an okumaya ve öÄŸrenmeye olan istekleri ve ihtiyaçları devam etmiÅŸtir. 

​

1950’li yıllardan itibaren halkın ihtiyaçları doÄŸrultusunda resmî Kur’an kurslarının sayısında büyük oranda bir artış gözlemlenmektedir. Yine de ihtiyaç tam olarak karşılanamadığından, resmî Kur’an kurslarının yanında, geçerli ÅŸart ve hükümleri yerine getirmek kaydıyla müftülüklerin gözetiminde, genelde camilerde veya onların yakınında oluÅŸturulan ayrı bir yerde, öÄŸreticilik görevlerini ekseriyetle cami görevlilerinin fahrî olarak yürüttükleri geçici Kur’an kurslarının açılmasına izin verilmiÅŸtir. Bu kurslarının arsa, bina, lojman, eÄŸitim-öÄŸretim araç gereçleri gibi ihtiyaçlarının yanında, burada öÄŸrenim gören öÄŸrencilerin büyük çoÄŸunluÄŸunun yeme, içme ve yatacak giderlerinin de diÄŸer dinî kuruluÅŸlarda olduÄŸu gibi genelde “Kur’an Kursu Yaptırma ve YaÅŸatma Dernekleri” vasıtasıyla sosyal yardımlaÅŸma ÅŸeklinde veya varlıklı kiÅŸiler tarafından karşılanmıştır.

halisayhan.jpg

Prof. Halis Ayhan'ın Türkiye’de Din EÄŸitimi (Ensar: 2014) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır.

Din Bilgisi Dersleri

(1950) Ä°lkokullarda Din Derslerinin Program Ä°çine Alınması

14 Mayıs 1950 seçimleri sonucu Demokrat Parti'nin iktidara gelmesiyle Din eÄŸitim ve öÄŸretiminin bütün alanlarında bir takım olumlu geliÅŸmeler görülmeye baÅŸlamıştır. 4 Kasım 1950 tarihinden itibaren din derslerinin okutulmasında iki olumlu deÄŸiÅŸiklik yapılmış ve Bakanlığın 7 Kasım 1950 tarihli genelgesiyle valiliklere bildirilmiÅŸtir.

​

Dikkatimizi çeken hususlar ÅŸunlardır: Dersler programların içine alınmış, din dersi okutacak velilerden deÄŸil de okutmayacak olan velilerden dilekçe istenmesi gibi esaslar kabul edilerek öÄŸretimin genel uygulamasına uygun düÅŸen tedbirler alınmıştır.

Ancak, o tarihlerden itibaren, ders öÄŸretmeni yetiÅŸtirme konusunda beklenilen geliÅŸmeler olmamıştır. ÖÄŸretmen okullarına bu dersler konulmuÅŸtur. Fakat din dersleri özel öÄŸretim yöntemlerini de içine alacak bir ÅŸekilde ilkokular için din dersi öÄŸretmeni yetiÅŸtirme konusu sınıf öÄŸretmenliÄŸinden bağımsız olarak 1997 yıllarına kadar ele alınmamıştır. BeÅŸ yıllık ilkokulların 4. ve 5. sınıflarındaki dersler, 1982’den sonraki uygulamalarda da hep sınıf öÄŸretmenlerince okutulmuÅŸtur. Ä°lahiyat Fakültesi mezunlarına bu dersler verilmemiÅŸtir. 

mustafa-ocal.jpg

Prof. Dr.Mustafa Öcal'ın Osmanlı’dan Günümüze Türkiye’de Din EÄŸitimi (Dergâh: 2017) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır.

(1951) Köy Enstitüleri ve ÖÄŸretmen Okullarına Din Bilgisi Dersi Konulması

Ä°lkokullara Din Bilgisi derslerinin konulmasından sonra bu okullarda bu dersleri de okutmak durumunda kalan öÄŸretmenlerin dinî konularda bilgilendirilmeleri gereÄŸi ortaya çıkmıştır. Bu maksatla, ilk olarak 1951 yılında köylere öÄŸretmen yetiÅŸtiren Köy Enstitülerine Din Bilgisi dersi konulmuÅŸtur.

​

Cumhuriyet tarihi boyunca ilkokullara, ortaöÄŸretim seviyesinde olan öÄŸretmen okullarından öÄŸretmen yetiÅŸtirilmekte iken, söz konusu kanun gereÄŸi 1973 yılından sonra ilkokul öÄŸretmeni de olsa en az 2 yıllık yüksek tahsil (ön lisans) mecburiyeti getirilmiÅŸtir. Bu maksatla, 1974 yılından itibaren Millî EÄŸitim Bakanlığına baÄŸlı olarak 2 yıllık EÄŸitim Enstitüleri açılmıştır. Artık, 5 yıllık ilkokul sınıf öÄŸretmenleri bu EÄŸitim Enstitülerinden yetiÅŸmeye baÅŸlamıştır. 

​

Sınıf öÄŸretmenleri ise, kendi sınıflarındaki bütün dersleri okutmak mecburiyetinde oldukları için her dersle ilgili yeterli bilgi edinerek mesleÄŸe hazırlanmaları gerekmektedir. ÖÄŸretmenlerin sınıflarında okutacakları derslerden biri de Din Bilgisi olduÄŸuna göre, öÄŸretmen adayları öÄŸrenimleri esnasında bu konuda da yeterli bilgi edinerek mesleÄŸe hazırlanmak durumundadırlar. Ä°ÅŸte bunun için sınıf öÄŸretmeni yetiÅŸtirmek amacıyla kurulan 2 yıllık EÄŸitim Enstitülerinin programları arasına —biraz gecikerek de olsa— 1979 yılından itibaren “Din Bilgisi ÖÄŸretimi” adlı bir metot dersi eklenmiÅŸtir. 2 saat olarak uygulanan bu dersin bir de müfredat programı belirlenerek yayımlanmıştır.

​

halisayhan.jpg

Prof. Halis Ayhan'ın Türkiye’de Din EÄŸitimi (Ensar: 2014) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır.

(1953) ÖÄŸretmen Okullarında Din Dersleri

Ä°lkokullarda Din Bilgisi derslerinin sınıf öÄŸretmenlerince okutulması sonucunda, ilk öÄŸretmen okullarına da din derslerinin konulması ihtiyacı doÄŸdu ve 1953 yılından itibaren haftada birer saat zorunlu Din Bilgisi dersleri konuldu. Ä°lkokullardan sonra orta dereceli bir öÄŸretim kurumu olan öÄŸretmen okullarına ilk defa din bilgisi dersleri konulmuÅŸ oluyordu. 

​

ÖÄŸretmen okullarına konulan Din Bilgisi derslerini o yıl mezun vermeye baÅŸlayan Ä°lahiyat Fakültesi mezunları okutmaya baÅŸlamışlardır. Derslerin müfredatı en son 1953 yılında tespit edildiÄŸi üzere iman, ibadet, ahlâk esaslarından baÅŸka din kültürü ve öÄŸretim metodu verilecek tarzda tanzim edilmiÅŸtir. Kitap olarak öÄŸretmenlere önce Ahmet Hamdi Akseki'nin Ä°slâm Dini adlı eseri tavsiye edilmiÅŸ ve esas ders kitabı yazılıncaya kadar yardımcı ders kitabı olarak okutulmuÅŸtur. 

​

(1956) Orta Okullarda Din Dersleri

MEB 17 Eylül 1956 tarihli genelgesiyle orta okullarla dengi diÄŸer okulların 1. ve 2. sınıflarına (6. ve 7. sınıflara) Din Bilgisi dersleri konuldu. Bu derslere velisinden dilekçe getiren öÄŸrenciler girmeyebiliyorlardı.

i.kara.jpg

Prof. Dr.Ä°smail Kara'nın Cumhuriyet Türkiyesi'nde Bir Mesele Olarak Ä°slam (Dergâh: 2016) adlı kitabından kısaltılarak alınmıştır.

Yorum

Din Derslerinin Türk eÄŸitim sistemine tekrar giriÅŸinin ikinci aÅŸaması DP döneminde, 1956 yılında askeri ve mesleki okullarla kolejler/özel okullar dahil ortaokul statüsünde olan bütün okulların 1 ve 2. sınıflarına haftada bir saatlik seçmeli Din Derslerinin konmasıdır. Bundan yaklaşık 10 yıl sonra bütün lise ve dengi okulların 1 ve 2. sınıflarına yine birer saatlik ve seçmeli Din Dersinin konması ise AP iktidarı döneminde Talim ve Terbiye Kurulu’nun 21 Eylül 1967 tarihli kararı ile gerçekleÅŸecektir. 23 Eylül 1976 tarihli Talim ve Terbiye Kurulu kararı ise orta ve liselerin 3. sınıflarına da bu dersi teÅŸmil edecektir. 

​

Bu geliÅŸmelerin 12 Eylül darbesinden önceki son halkası 1974-75 ders yılından itibaren mecburi olarak okutulmaya baÅŸlanan Ahlâk dersleridir. Din Derslerinin mecburi hale getirilemediÄŸi bir ortamda siyaseten uygun bir ara çözüm olarak devreye sokulan bu ders CHP-MSP koalisyonunun bir ürünü olarak düÅŸünülebilir. 

​

Ortaokullara ve ardından liselere Din Derslerinin konması gündeme geldiÄŸinde ilkokullar sürecindekine benzer tartışma ve itirazların daha sert ve tahrik edici olanlarına ÅŸahit olacağız. Tahrik edici sorular ve hükümler çokça ÅŸahit olunduÄŸu üzere laiklik elden gider mi, geri mi dönüyoruz, medrese zihniyeti mi canlandırılacak, irtica hortlayacak mı, Atatürk ilke ve inkılapları yara alır mı istikametinde akmaktadır. Din Derslerini müdafaa eden muhafazakâr çevreler ise büyük ölçüde savunma hattındadır ve karşı tarafın tereddütlerinin yersiz olduÄŸunu ispat etmek, o türden mahzurların ortaya çıkmayacağını göstermek için çaba sarf etmektedir. Büyük ölçüde hâlâ devam eden bu durum Din Derslerini savunan tarafı daha üst ve doÄŸru sorular sormaktan alıkoyan, yeni ve haklı tartışmalar açmasına mani olan bir konumda kalmaya mahkum edecektir. 

​

Milli EÄŸitim bakanlığı da yapmış tecrübeli bir kiÅŸi olarak Hikmet Bayur’un, 1956 yılında ortaokullara Din Dersi konurken Meclise verdiÄŸi önergede dile getirdiÄŸi hususlar bahsettiÄŸimiz problemlere bir örnek olabilir. Bayur çocukların “Ä°slâmın ÅŸartlarını, namaz, oruç, hac ve zekâtın rükünlerini yani dinimizin iman ve ibadete ait esaslarım öÄŸrenmek için” 5-6 yıl (ilkokulda 2, ortaokulda 3 veya 4 sene) din dersi görmelerine ihtiyaç olmadığı kanaatındadır. Fakat onun esas endiÅŸesi “ortaokulların din dersleri programına Kur’an-ı Kerim’in fıkha ve ÅŸer’î kanunlara esas teÅŸkil eden dünya iÅŸlerine ait hükümleri ile Kelam, Ä°srailiyat denilen efsanevî tarih gibi yönler birer baÅŸlangıç olarak da olsa” girerse bunun Cumhuriyet inkılabının gerçekleÅŸtirdiÄŸi (ÅŸeriat ve hilafetin kaldırılması, cariyeliÄŸin iptali, kadın erkek eÅŸitliÄŸi... gibi) dinle alakalı bütün düzenlemelerin hükmünü yitireceÄŸi veya yara alacağı istikametindedir. Önergenin son cümlesi de o gün bugün tekrarlanan tahrik edici ve ÅŸüpheler doÄŸurucu bir cümledir. “Herhalde girilmek istenilen bu yol Atatürk’ün çizdiÄŸi kurtarıcı ve yükseltici ışıklı yoldan açıktan açığa ayrılmayı gerektirir”.

Kültür Sayfası

bottom of page